Her Zaman, Her Şekilde, Her Türlü, Hep

944 121 96
                                    



•••
İzuku

"Benimle dalga geçiyor olmalısın heralde, Midoriya." Dedi Aizawa tıslar gibi, sert bir sesle. "Bir kahraman adayı olarak başka bir öğrenciye saldırırken ne düşünüyordun? Okulun buna sessiz kalacağını mı sandın? Yada seni koruyacağımı falan mı.. Umarım sanmamışsındır. Çünkü yönetim beni çağırıp seni hizaya sokmam gerektiğini söyledi. Aksi halde ise sana kınama cezası vereceklermiş. Ki bu da kahramanlık kariyerini sonsuza kadar mühürler."

"..."

Aizawa iç çekti. Ardından boğazımdaki ipleri sıkılaştırdı ve eğdiğim başımı kaldırarak kendisine bakmamı sağladı. "Yönetime seni yaptığın hatayı düşünmen üzerine tembihleyeceğime dair söz verdim. Yani şimdi, kendini toplaman gerekiyor. Ve bir daha böyle bir şeye kalkışmamalısın. Anladın mı?"

"..."

"Hey! Sabrımın sınırlarındayım zaten çocuk! O yüzden şu ağzını aç ve bana anladığını, bir daha yapmayacağını söyle."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Tıpkı konuşmamak üzerine direniyormuş gibi ısrarla sessiz kalırken Aizawa'ya meydan okurca bakmaya devam ediyordum.

Aizawa kaşlarını biraz daha çattı. İçimden bir ses bu sefer beni cidden boğacak diyordu fakat o ise.. karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Huff.. cidden. Öğretmen değil de ukala veletlere bebek bakıcılığı yapıyormuşum gibi hissediyorum. Neyse. Dinle beni, Midoriya. Kavga etmek için sebeplerin olduğunu biliyorum. Bana kalırsa haklısın da.."

Aniden gözlerim aralandı. Şaşkınlıkla Aizawa'ya bakmaya başlamışken o ise kaşlarını hafifçe çattı.

"Ama sebeplerinin olması yine de sana herhangi birine zarar verme hakkını vermez. O çocuk kahramanlık bölümünden değildi bile. Kendini koruyabilecek bir donanımı yoktu. Ciddi bir hasar alabilirdi, veya senden şikayetçi olabilirdi. E haliyle de sabıka kaydın oluşur ve otomatikman kahraman olma hayalin tehlikeye girerdi. Yani söyle bana, Midoriya. Tüm bunlara değer miydi?"

Omuzlarımın çöktüğünü hissettim.

Doğrusu o çocuğa gerçekten zarar vermeyi düşünmemiştim. Ama söylediği şeyler.. Kacchan'ın duyduğunu bile bile onu herkesin önünde kötülemesi, yaptığı hataları yüzüne vurması, onu kasten üzmeye çalışması.. Bunlar yüzünden kanın beynime sıçradığını hissetmiştim zaten fakat Kacchan'ın bakışlarının bulutlandığını ve kafasını utançla yere eğdiğini gördüğüm an..

İşte o an tüm kontrolü kaybedip çocuğu yumruklamaya başlamıştım. Tabi bunun özür olmadığını biliyorum ama eklemeliyim ki kesinlikle özgünlüğümü kullanmadım. Eğer kullansaydım zaten çocuk birkaç sıyrıkla kurtulamazdı.

"..Hayır."

Aizawa uzun bir süre sonra cevap verdiğimi fark ettikten sonra bir kez daha iç çekti. "Midoriya.. yalan söylemekte berbatsın."

"Özür dilerim."

"Dileme. Sadece böyle bir şeyi bir daha yapmayacağını söyle yeter. Çünkü bir daha yaparsan hem okuldan atılırsın, hem benden dayak yersin.. hem de korumayı düşünerek uğruna böyle tehlikeli şeyler yaptığın kişiden uzak kalır, onunla birlikte mezun olamazsın."

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. "S-siz biliyor musunuz?!"

Aizawa boş boş suratıma bakarken bariz bir şey söylermiş gibi tek kaşını kaldırdı. "E heralde. Bakugou, seni revire girdiğini gördüğünden beridir kapıda bekliyor. Ve ayrıca senin ondan nefret ettiğini sanırken, onu savunmak için kahramanlığını tehlikeye atıp kavga etmeni tuhaf bulmuştum zaten. Çıkarım yapmak kolaydı."

𝐂𝐫𝐮𝐬𝐡 𝐎𝐧 𝐇𝐚𝐭𝐞 - BakuDekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin