•••
İzukuZile bastım ve kapı açılıncaya dek sabırla beklemeye başladım. Doğrusu otelden hiç ayrılmak istememiştim ama.. eh.. dün konuştuğumuz gibi halledilmesi gerekilen meseleler var.
"Kim o?"
Mitsuki teyze kapıyı açıp karşımda belirince yüzüme bir gülümseme koydum ve sahte bir sevecenlikle konuştum. "Mitsuki teyzeciğiiiimmm!! Günaydın!!"
Mitsuki teyze şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı, beni görmeyi beklemiyor gibiydi. "A-ah? İzuku? Ne yapıyorsun burada?"
Rahat bir tavırla ayakkabılarımı çıkarıp içeri adımımı attım ve uzanıp Mitsuki teyzenin yanağını öptüm. "Ne yapacağım? Tabiki seni görmeye geldim, Mitsuki teyzeciğim!"
Mitsuki teyze gözlerini kıstı ve şüpheyle beni süzdü. "Hadi oradan, hayırsız! İşin düşmezse beni görmeye gelmezsin sen.."
Koridorda ilerlerken burnumu kızartma kokusu geldiğinde doğrudan mutfağa yöneldim ve tabakta duran patateslerden birkaç tane ağzıma attım. "Ayıp ediyorsun, Mitsuki teyzeciğim. Özlediğimden geldim diyorum işte."
"Tabi tabi," dedi Mitsuki teyze ve ocağının başına tekrar dönerken bana baktı. "Aç mısın? Kahvaltıya kal istersen. Masaru amcan şu özel tarifi pişiden yaptı."
Ah..
Masaru amcamın şu pişisi..
Yemin ederim bir bu pişi bir de Kacchan.. ikisi de ağzımı sulandırıyor ehehe.
"Kalmak isterdim ama işim var. Kısa bir süreliğine uğradım." Derken bu sırada masaya hazırlanmış olan kahvaltılıklardan üçer beşer yemeye devam ediyordum. Oteldeki kahvaltı servisi gelmeden ayrılmıştım ve.. ıgh.. cidden. Elimde olsa o odadan hiç çıkmazdım.
Mitsuki teyze aynı şüpheli bakışıyla gözlerini kısarken elini önlüğüne sildi ve bana yaklaştı. "Len İzuku. Hiç de özlediğinden gelmedin buraya değil mi? Hayırdır? Ne var aklında?"
Dudağımı büzüp ona baktım.
Aslında bu konuyu açıp açmamakta hâlâ tereddüt ediyorum ancak.. eğer Kacchan'ın incinmemesini istiyorsam bunu ondan gizli yapmalıyım.
Tek yol bu.
"Mitsuki teyze," dedim çenemi kaldırıp kararlılıkla ona bakarken. "Kacchan'ın sorunu ne?"
Mitsuki teyze gözlerini kırpıştırdı. Böyle bir soruyu doğrudan sorduğum için mi, yoksa anlamadığı için miydi bilmiyorum ama kafası karışmış gibi gözüküyordu. Fakat bir an sonra nefesini üfledi. Ardından karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.
"Ah.. doğrusunu istersen.. bu soruyu eninde sonunda soracağını biliyordum. Fakat yine de daha farklı bir zamanda, daha farklı bir şekilde sorarsın sanmıştım."
"Neyden bahsettiğimi biliyorsun yani?"
"Tabiki. Katsuki'nin bu sorununu benden ve Masaru'dan başka bilebilecek yalnızca sen olabilirsin çünkü." Bunu duyduğumda hafifçe iç çektim. Igh.. sanırım artık tüm okulun da bildiğini bilmiyorlar. Neyse! Onlar öğrenmeden hallederim heralde.. yani umarım halledebilirim.
"Neden öyle söyledin?"
Mitsuki teyze cevap vermedi, sadece gülümsüyordu. Neden böyle bir ifadeyle bana baktığını sormak istesemde zamanım olmadığı için asıl meseleye geri döndüm. "Ee? Kacchan'ın sorunundan bahsediyorduk?"
Mitsuki teyzenin dudaklarında bir gülümseme vardı, evet. Fakat bakışları daha önce görmediğim bir hüzün ve endişeyle sarmalanmıştı. Hafifçe iç çekti. Ardından sonunda konuşmaya hazır gibi gözüküyordu. "Bahsetmemeyi tercih ederdim. Hatta bahsetmemem gerektiğini biliyorum. Ancak Katsuki'ye yardım edebilecek tek kişinin sen olduğunu düşündüğümden.. verdiğim sözü bozacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐂𝐫𝐮𝐬𝐡 𝐎𝐧 𝐇𝐚𝐭𝐞 - BakuDeku
Fanfiction"Bugün birisi bana aşkını ilan etti. Daha fazla onu perişan etmememi, enkaza döndüğünü söyledi. Ama asıl perişan olan ben değil miyim? O dizlerimin önünde ağlamaya devam ederken.. itiraf edenin sen olduğunu hayal ettiğim için perişan olan ben değil...