•••
İzuku"Hufff.. ne kargaşa ama," diye mırıldandım ve ardından dikiz aynasından arka koltukta oturan ikiliye baktım. Mitsuki teyze hâlâ ağlıyordu. Saçları dağılmış ve gözleri kızarmıştı. Mendiliyle arada bir burnunu silerken Kacchan'ı bulması gerektiğini söyleyip duruyordu.
Yanında onu teselli etmeye çalışan annem ise daha sakin gözüküyordu. Fakat bakışlarından anladığım kadarıyla o da pişmanlık, utanç ve suçluluk duyuyordu.
Nefesimi üfledim.
Elbette bende en az Kacchan kadar kızgındım onlara. Ama şuan öfkelenmemin ne faydası olacaktı ki? Söylenmesi gereken her şeyi Kacchan söylemişti ve zaten ikiside yeterince pişman olmuş gibiydiler.
Ayrıca Mitsuki teyze cidden berbat haldeydi. Araba bile süremeyecek gibiydi. Bu yüzden okuldayken her ne kadar Kacchan'ın ardından gitmek istesem de.. ikisini öylece bırakamadım.
"B-ben Katsuki'yi bulmak zorundayım!! Arabayı durdur İzuku!"
"Yav Mitsuki teyze.. bu halinle kimi buluyorsun allasen? İki dakika otur da kendine gel önce. Ki zaten Kacchan'ın şuan sizi görmek isteyeceğini hiç sanmıyorum."
"A-ama.. ya bir daha hiç dönmezse eve!"
"O nasıl söz, Mitsuki! Siniri biraz yatışınca emin ol dönecektir! Katsuki aklı başında bir çocuk."
"G-gerçekten döner mi..?"
"Dönmeyip ne yapacakmış?" Dedim araya girip. "Sokakta mı yatası var? Hem parası bitince tıpış tıpış dönmek zorunda zaten. Sen hiç merak etme, Mitsuki teyze."
"..."
"..."
"Yav! Tamam bakmayın bana öyle.. sizi eve bıraktıktan sonra onu bulmaya çalışacağım. Tamam mı?"
"S-söz mü?!"
"Ha.. of.. evet tamam. Söz veriyorum onu geri getireceğim."
—
Sokak aralarını, caddeleri, parkları ve okulun çevresini dolaşırken derin bir nefes alıp kendi kendime mırıldandım. "Söz vermese miydim acaba? Üf.. Allahın belası sarışın ya.. yer yarıldı da içine girdin heralde. Tam dayaklıksın."
Durdum.
Ardından etrafıma bakındım.
Burası okula birkaç kilometre uzaklıktaki bir site parkıydı. Oldukça büyük ve güzel planlanmıştı. Ayrıca tam kiraz ağaçlarının açma mevsiminde olduğumuzdan etraf pembe tonlarına bürünmüş, iç ferahlatan bir manzaraya sahipti.
Ofladım. Ardından yapraklarla ve çiseleyen yağmurun izleriyle dolu yürüyüş yolunda ilerlerken telefonumu çıkardım. Tam Denki'nin adını bulup ona Kacchan'ın burada olmadığını söylemek üzereydim ki omzuma çarpan bir ağırlıkla hafifçe sendeledim.
"Ah! B-ben özür dilerim!! İyi misiniz?"
Kafamı kaldırıp bana şaşkınca bakan kıza döndüm. Oldukça mahçup görünen turuncu saçlı bir kızdı. Ancak kızarmış gözlerine ve çektiği burnuna bakılırsa ağlamış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐂𝐫𝐮𝐬𝐡 𝐎𝐧 𝐇𝐚𝐭𝐞 - BakuDeku
Fiksi Penggemar"Bugün birisi bana aşkını ilan etti. Daha fazla onu perişan etmememi, enkaza döndüğünü söyledi. Ama asıl perişan olan ben değil miyim? O dizlerimin önünde ağlamaya devam ederken.. itiraf edenin sen olduğunu hayal ettiğim için perişan olan ben değil...