en kısa zamanda

4K 309 75
                                    




Taehyung

"Tanrı aşkına namjoon rahat durur musun artık?" Kuzenimin nişan hazırlıklarına yardım etmeye çalışırken daha da köstek oluyordum.

Benimle sürekli sözlü tartışmaya girdiği için kuaför saçını yapamıyor o namjoon'a , namjoon da bana saldırıyordu.

Ailemizde tanıdık bir kişiydi ve ne zaman özel günler olsa yardımımıza koşardı.

"Bana değil jisoo şu delta bozuntusuna söyle" jisoo kafasını iki yana sallamış, namjoon'un saçlarını çekiştirerek şekil vermeye başlamıştı.

Erkek betaların nadir olarak doğurganlık özellikleri vardı. Bunu şifacılardan öğrenmek gerektiği için namjoon'u dün gece seokjin'e götürmüştük.

Ve namjoon'un doğurgan olma oranı %50 kadardı. Alfası zaten doğurgan olup olmadığını önemsemeden istiyordu onu. Elbet doğurması daha iyi bir şeydi.

"E artık yakında gebeyim diye gelirsin sarayıma. Kuzenimin çocuğu olması beni çok mutlu eder." Göz devirip önüne dönmüştü.

Onunla uğraşmayı seviyordum ve o da bunun farkındaydı. Kapının açılıp içeri giren bedene baktım. Yanıma oturmak üzere iken kucağıma çekince sinirli olmaya çalışması beni gülümsetmişti.

"Hoşgeldin jungkook. Unutmadan sorayım ne zaman yola çıkıyorsun jimin'i ne zaman almam gerekiyor" jungkook bogum ve namjoon hariç kimseye bu durumdan bahsetmemişti.

"Nişandan sonra gitmem gerekiyor yaklaşık 2 haftadır buradayım bir an önce gidip gelmem gerekiyor ki jimin'in doğumuna yetişeyim." Namjoon kafasını onaylar anlamda sallayınca yüzünü bana çevirmiş kafasını boyun girintime koymuştu.

"İkinizi de çok özleyeceğim lütfen birbirinize iyi bakın" ellerim ile saçlarını okşamaya başlamıştım.

"Jimin'e anlattın mı onunla kalacağımızı" sesi hırıltılı çıkıyordu ama anlıyordum. "İlk başta kabul etmedi ama zor ikna ettim bebeğin sağlığı için bu gerekliydi"

Zor ikna olması kalbimi kırıyordu. Çok haklıydı ve ses çıkartamıyordum. Hem benim yerim onun hayatında yoktu. Beni istememekte haklıydı.

Kurdum göz yaşı dökmeye başlayınca şaşırmıştım. O kolay kolay ağlamazdı. Jungkook'un gitmesine bağladım bunu. Başka bir açıklaması olamazdı. Eğer başka bir açıklaması olsaydı bu tehlikeli olurdu.

"Kurdun ağlıyor taehyung hissedebiliyorum" ellerimi hareket ettirmeyi durdurmuştum. "Benim için ağlamıyor, ağlasa hissederdim. Kimin için ağlıyorsun?" Sorduğu soruya benim bile cevabım yoktu.

"Bilmiyorum bebeğim o ağlıyor ve ben nedenini bilmiyorum?" Kafasını kaldırmış ve elimden tutup beni odadan çıkartmıştı.

"Benim kalbim iki bedeni sığdırıyor taehyung. İkinizede aşığım. Bana doğru söyle jimin'e karşı ne hissediyorsun?" Ben bilmiyordum.

Onu gördüğümde oturup izlemek istiyordum. Konuşunca akşama kadar dinlemek, karnındaki bebeklerle sabaha kadar konuşmak istiyordum. Yanında bir alfa görünce kurdum sinirleniyordu ama ben eşimin sevdiği beden diye böyle düşünüyordum. Yada kurdum onu arkadaş görüyor diye.

"Bilmiyorum jungkook arkadaş gibiyiz ama değiliz de arkadaş olmak istemiyorum" jungkook kollarını belime sarıp kendine çekmişti.

"Sana karşı başlarda bende böyle hissediyordum taehyung. Jimin'i seviyorsan arkadaş olarak ve ya başka birşey için farketmez onun güvenini geri kazanman gerekiyor." Kafamı iyice göğsüne sürtmüştüm.

"Hayır gerçekten kapının önünde ayaklı şey izliyoruz resmen ya açılın şurdan bi" jisoo'nun konuşmasıyla jungkook utanarak ayrılmıştı.

"Jisoo bir aile dostumuz sevdiğimiz biri" kafasını olumlu anlamda sallayıp içeri girmişti. Bende peşinden girdim.

"Seksi namjoon olmuş tatlı namjoon. Bu saçlar ne be alfan yarın düğün yapmak isteyecek." Namjoon'u seksi mi buluyordu? Peki neden. Kasları yüzünden mi benden uzun olan boyu yüzünden mi?

"Taehyung sakin ol yüz ifaden herşeyi anlatıyor canım. Sen ondan daha seksisin" kurdumun aldığı iltifatla rahatlaması benide rahatlatmıştı. Kapının çalınması ile içeri omega hizmetli girmiş alfa'nın geldiğini haber vermişti.

Namjoon'un heyecanı yüzünden okunuyordu. Bahçeye indiğimizde ise gözüm kenardaki seokjin'e kaymıştı. Alfaya çok kötü bakıyordu kıskanmış gibiydi.

"Otuz yıllık hayatım boyunca hep kendime tüm kalbimle seveceğim eşimi aradım. Sen namjoon, seni görür görmez bu beta benim eşim dedim. Kurdum ve ben hasretinle yandık tutuştuk."

Bu alfayı sevmiyordum. Hiçbir zaman da isınamamıştım. Namjoon'un elinden tutup birbirlerine yüzük takıp biraz dans ettikten sonra tören bitmişti.

Namjoon alfayı uğurladıktan sonra direkt olarak jimin'i alıp küçük saraya götürmek için yola çıkmıştı.

"Kendine çok iyi bak alfam. Eğer bana sağlam olarak dönmezsen eğer jimin'ine ve bebeklerine sağlam olarak dönmezsen hiçbirimiz seni affetmeyiz." Çatallaşmış sesimle konuşmam ile gülerek bana bakmıştı.

Son kez bir öpücük çaldım dudaklarından ne zaman gelecek bilmiyordum. "Eğer doğuma yetişemezsem ona sahip çık. Şifacılar ölme riski olduğunu söylüyordu. Öyle bir şey olursa ben olmadan son yolculuğuna uğurlama" ağlatarak konuşmasını dudaklarım ile susturmuştum.

"omega'ya yada alfa bebeklere bir zarar gelmeyecek. Gözün arkada kalmasın alfam. Kendine iyi bak yolun açık olsun."

At arabasında diğer baskın alfaların yanına uğurladım onu. Şimdi jimin'in yanına gitmem gerekiyordu. Ahırdan atımı getirmelerini emretmiş gelen hayalet ile beraber küçük saraya doğru ilerlemiştik.

Simsiyah saçları rüzgarda dalgalanıyordu. Huzursuzdum. Kurdum çok huzursuzdu. Küçük saraya gelince atımı ahıra bağlamıştım.

Korkuyordum içeriye girmeye. Ne tepki alacağımı bilmiyordum. Kapıdaki askerin kapıyı açmasıyla içeri girdiğimde beklediğim şeyler nefret dolu bir çift göz ya da hakaretler ederek küçülten bir omega'ydı. Ama beklemediğim şekilde o minderleri üstünde uyuya kalmıştı.

Jungkook

"Biz Yixing ile planı yaptık jungkook atlarla beraber gidiş gelişmiş dört gün. İki günde orda kalırsak bebeklerinin doğumuna yetiştirsin"

Herşey planladığımız gibi ilerliyorse yetişecektim. Eğer o zamana kadar taehyung kendini affettirebilirse çok güzel olacaktı. En kısa zamanda ikisine de kavuşmak istiyordum.

En kısa zamanda...

My Worlds Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin