sanırım azıcık doğuruyoruz

4K 332 81
                                    

Düzenlendi

Yazar

"Jongin" sehun karşısında gördüğü beden ile şoka uğramıştı. "Senin burada ne işin var gelmeyeceğim demiştin?" Sehun Yixing'in farkında değildi ve sorularını sıralamaktan asla çekinmiyordu.

"Yixing ağır yaralı onu tedavi edelim konuşacağız. Sen Jeon ile ilgilen." Sehun olayların yeni farkına varır gibi ağaç altındaki jungkook ve Yixing'in yanına koşmuştu.

"Hey Yixing aç gözlerini senin bir bebeğin ve eşin var. Eğer kardeşimi dul bırakırsan seni gebertirim duydun mu beni?" Soobin ortamı dağıtmak için yaptığı kısa espri ise hiç kimseye komik gelmemiş görünüyordu.

"Öldüğü için dul kalacak zaten tekrar nasıl öldürebilirsin ki?" Başta yüksek desibelli kahkahası yavaş yavaş desibel düşürerek iç çekiş haline gelmişti.

"Tamam kötüydü biliyorum öyle bakmayın" herkesin yüzündeki küçük tebessüm ortamı biraz da olsa dağıtmıştı.

Jongin Yixing'in yarasını kontrol ediyor, sehun ise jungkook'un kafasındaki hafif kanama ile ilgileniyordu.

"Yixing'in durumu çok iyi görünmüyor yeonjun ve Yixing'i geri gönderelim." Herkes jongin'in konuşmasıyla birbirine bakmıştı.

"Neden yeonjun dönüyor sen dön köylerde ve şehirde her yerde aranıyoruz bulunurlarsa ölürler." Evet jongin'e kafa tutabilen tek kişi sehun'du.

"O zaman bırakalım da kardeşin dul kalsın hemde hamile iken ne dersin oh sehun" yüzü sinirden kızaran bedenler vücutları birbiri ile temas edecek yakınlıkta birbirlerine bağırıyordu.

"Ne bu lider davranışları kendine gel, kim olduğunu ve yerini bil!" Jongin'in yüzündeki histerik gülüş hayıra alamet değildi. "Eğer az önce yetişmeseydim geberirdin" baş parmağı ile karşısındaki bedeni yüzündeki küçümser ifade ile işaret ediyordu.

"O zaman bırak ölseydim canım çok mu önemli?"

"Önemli!" İki beden birbirine nefret kusuyordu. İkiside daha fazla konuşma gereği duymadı.

"Tamam ben giderim Yixing'in evini ve ormanı iyi biliyorum omega'sına sağ sağlim teslim edeceğim." Yaş olarak en küçükleri olan Jay konunun kapanmasını sağlamıştı.

Geri kalan 13'lü arkalarında bıraktıkları iki bedeni düşünmemeye çalışarak yollarına gittiler.

"Başın ağrıyor mu jungkook?" Jongin tüm arkadaşlarını seviyor ve değer veriyordu. Birine bir şey olması kendi canını da yakıyordu. "Ben iyiyim jongin asıl sen nasılsın?"

Jongin kafasını önüne eğip sıkıntılı bir nefes verdi. "İyi değilim kook. Her zaman ki olaylar işte saklanmak, ordan oraya gitmek, uykusuz, aç ve susuz kalmak. Hayatım hâlâ böyle geçiyor."

"Mühürlendin mi boynun kapalı göremiyorum." Jungkook'un sorusuyla jongin kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Daha sonra uzun zaman kimse konuşmadı.

Planlarında ki eksiklik kendini belli ederken tahminlerinden bir kaç saat sonra eğitim alanına varmışlardı.

"Choi Hyungmin'i nasıl bulacağız yerini biliyor musunuz?" Jongin elindeki haritayı yere sermiş ve eliyle beyaz renkli 'x' işaretini göstermişti.

"Burası şuan bulunduğumuz nokta. Araştırmalarıma göre de hyungmin burada" eliyle çokta uzak olmayan kırmızı işareti gösterirken tüm nedenlerden bir iç çekiş gelmişti.

"Peki planımız ne?" Soobin'in sorusuyla jungkook bir an önce bunun bitmesini istediğini düşündü.

"Basit siz bizi koruyacaksınız ben jungkook ve Yoonsan da içeri girip öldüreceğiz. İtirazı olan?" Soru ile sehun konuşacak gibi olacakken geri kalan bedenlerden aldığı sert bakışlar ile sessizce yok diye mırıldanmıştı.

"Güzel iki gündür yoldayız biraz dinlenmemiz gerekiyor yarın bu iş bitsin"

Jimin

Sabahtan beri taehyung'un gelmesini bekliyordim. Doğumum iyice yaklaşıyordu ve ben artık panik olmaya başlamıştım. Jungkook gideli neredeyse üç güne yakın oluyordu.

Onsuz bebeklerimi kucağıma almak istemiyordum. Sabahtan beri rahat bırakmayan karın sancılarımı bir kenara bırakıp çalan kapıyı açmaya gittim.

"Jimin ben geldim bak bir ton şey getirdim. Hazırlıklı olmamız gerekiyor değil mi?" Kafamı olumlu anlamda sallayıp odama çıkmıştım. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.

"Jimin sen iyi misin? Halsiz görünüyorsun." Sorusuyla gözlerim dolmuştu çoktan, neden ağladığımı bilmiyordum ama ağlıyordum.

"Hey ağlama koca bebek gel buraya" kollarını sarıp kafamı göğsüne çekerken kokusunu derince içime çekmek istemiştim. Yanlıştı ama yapmak istedim o an.

"Neden ağlıyorsun Jimin. Biri bir şey mi dedi ben mi bir şey yaptım?" Kafamı olumsuz anlamda sallamam ile kendine daha çok çekmişti.

"O zaman neden ağlıyorsun Jimin?" Kafamı olumsuz anlamda sallamamla karnıma bir sancı daha girmişti. "Ben bilmiyorum taehyung. Ağlamam geliyor ağlıyorum işte." Sonlara doğru kızgın çıkan sesim ile derin bir ah çekmiş ve yüzlerimizi eşit hizaya getirmişti.

"Hamilelikte normalmiş duygu değişimleri. Ayrıca bir şeyi yapmanız geliyorsa yapın diyordu." Yüzüne sorgular şekilde bakınca ne zaman köşeye sıkışsa yaptığı hareketi yapmış ellerini ensesine atmıştı.

"Öyle bir alfa ile denk geldik onunda omegası hamileymiş işte sordum biraz anlattı." Yüzündeki sırıtmayla ona bakıyordum.

"Tam olarak ne dedin taehyung?" Ellerini ensesinden çekmiş ve bacaklarına vurarak anlatmaya başlamıştı.

"İşte önce merhaba merhaba sonra dedi omegam hamile bende dedim benimde oda dedi benim bey üçüz doğuracak bende dedim benim ki ikiz sonra işte onların şifacısı'nın dediği şeyleri anlattı bende bizim şifacı'nın dediklerini anlattım. İşte öyle konuştu. Gerçi senin doğumum bir haftaya kalmaz o daha yeni sekiz aylık olmuşlar."

Benimde mi demişti. Benimde omegam. Neden öyle demişti ki bir anlık heyecanla olmuş olmalıydı.

Tam taehyung'a soracakken karnıma giren ağrı ve bacaklarımın arasından akan sıvı ile şokla taehyung'a bakmıştım.

"Taehyung bebeklerimiz geliyor. Tanrım jungkook yok, şifacı yok taehyung şifacı çağır."

"Jimin daha jungkook gelmedi söyle gelmesinler babasını beklesinler" yüzüne ciddi misin bakışı atıyordum.

"Şifacı nerede taehyung çağır artık" ıkınarak konuşmak daha çok can yakıcıydı.

Taehyung kapının önünde çıkmış şifacı diye bağırmaya başlamıştı. İçeriye giren benden bile kısa olan benden taehyung'a ne olduğunu sormuştu.

"Sanırım azıcık doğuruyoruz"

My Worlds Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin