Jimin:
Hamileliğimin 8.. Haftasında jungkook'un fikri ile göl kenarına piknik yapmaya gelmiştik. Hoseok ve yoongi hyung'da bizimleydi.
Jennie de gelmişti ve omega prens ile vakit geçirmek istediği söylediği için sarayda kalmışlardı. Taehyung gelmeleri için çok hevesliydi ama ikna olmadılar.
Mina'nın neden evlendiğini de öğrenmemiz bizi iyice üzerken bu piknik hepimize iyi gelecekti.
"Tanrı aşkına taehyung alt tarafı bir ateş yakacaksın" jungkook'un taehyung'a hayıflanmaları ile hepimizin keyfi daha da iyiye gidiyordu.
"Sana kibrit almanı söylemiştim alsaydın şuan uğraşmazdık. Suç senin" yoongi hyung'un bu piknik sayesinde taehyung ile anlaşacaklarını umuyordum. Umarım ki öyle olurdu.
Sabah saatlerinde başlayan piknik akşamüstüne doğru biterken saraya yürüyerek gitme kararı almıştık.
Sarayın kapısındaki hareketlilik ile taehyung koşunca ben ve hoseok hyung hariç diğerleri de peşinden koşmuştu.
"Namjoon bu-bu halin ne?" Taehyung'un iki saniyede titreyen sesi ile bende koşmuştum. Namjoon hyung mu gelmişti?
Saray avlusuna girdiğimde gördüğüm manzara ise küçük bir çığlık atmama sebep olmuştu.
"Namjoonie hyung ne oldu sana, kim yaptı bunları" Jennie namjoon'un yanına çökmüş ve ağlayarak soruyordu.
Hepimiz namjoon'a odaklandığımız için yanında gözyaşı döken Jin hyung hiçbirimizin dikkatini çekmemişti.
"Oranın şifacısı ile hazırlamamız gereken bir ilaç vardı. Hemen gidip dönecektim ama namjoon'u bu halde buldum." Derin bir nefes alıp taehyung'un önünde diz çökmüştü.
"Kocasının evinden getirdiğim için affedin beni kralım lakin bu şekilde orda bırakamazdım" taehyung, seokjin'i kollarından tutmuş ve kaldırmıştı.
"Sen doğru olanı yaptın Jin diz çökme" seokjin doğrulup namjoon'un tam yanında yerine geçmişti.
"Ben, anlatamazdım taehyung. Özür dilerim" namjoon hyung'un sesi titriyordu. Vücudundaki atlete rağmen yaraları kendini belli ediyordu.
Kolları sarı lekeler ile kaplıydı. Uzun zaman geçmiş demekti bu. "Ben senin ölünü bile onlara bırakmam namjoon, ama onların kellesi senin önünde duracak" taehyung'un aniden saray kapısına doğru yürümesi ile jungkook'a bakmıştım. Onu tek bırakmamalıydı.
"Özel kılıcımı getirin hemen!" Taehyung'un atının üstüne çıktığında özel kılıcını istemesi hepimizi şaşırtmıştı.
O kılıç yıllar öncesinde kendisine verilen bir kılıç'tı tamamen elmastandı ve bu güne kadar asla kullanmamıştı.
'ne zaman birinin canını zevkle alacağım, işte o gün bu kılıç elimde olacak' tam olarak böyle demişti.
Jungkook'un da taehyung'un peşinden çıkması ile namjoon hyung'u içeri getirmiştik. Herkes o kadar telaşlı ve üzgündü ki seungmin'in geri döndüğünün farkında bile değillerdi. Hatırlatmam lazımdı.
"Namjoonie hyung prens seungmin geri döndü onu gördün mü?" Namjoon hyung kafasını hızla kaldırmış ve etrafına bakmıştı. Seungmin'in dolu gözleri onunda gözlerini doldurmuştu.
"Hoşgeldin seung çok özlettin kendini" hyung'un perişan haldeyken bile seungmin'e sarılma çabaları tüm herkesi duygulandırmıştı.
"Geç geldim ama geldim hyung" ikili birbirine sarılırken seungmin elini birden durdurmuştu.
Namjoon hyung'un sırtında birşey yokluyordu. Korkulu gözlerle arka tarafa geçip atleti hafif kaldırmıştı. Attığı çığlık ile hemen yanına gitmiştim.
Hamilelik yüzünden daha da hassas olan midem kaldırmaz olmuştu ki lavaboya koşmuş ve istiğfar etmiştim. Sırtında açık bir yara vardı. İltihaplanmıştı ve kanamıyordu.
Bunları sevgi sözcükleri ile göz boyayan alfa mı yapmıştı. "H-hyung sırtın ne hale gelmiş. Jin hyung!" Seungmin adını seslenmesi ile hyung direk içeri girmişti.
"Namjoon hyung düşündüğümü anlar gibi yanıtladı, yapmamam gereken bir şey yaptım ve köpeklere yem edildim."
Seungmin'in yanına adımladığında sırtını kapatmaya çalışan namjoon'a engel olmuştu. "Benimle gel namjoon odama gidelim seni tedavi etmem gerek" namjoon hyung'u sırtına almış ve gitmişlerdi.
Saray hizmetçileri ben seungmin ve Jennie haricinde odada kimse yoktu. "Defolun hemen!" Jennie alfa sesini kullanınca tüm hizmetkarlar odayı boşalmıştı.
"Sen hoseok'un yanına git Jimin. Alfası ile misafir odasındalar." Jennie'yi kafamla onaylamış ve yanlarına doğru adımlamıştım.
Yazar:
"Özür dilerim namjoon" namjoon başını kaldırmış kendinden büyük bedene sorar gözlerle bakmıştı.
"Evlenmene izin vermemeliydim" namjoon kafasını iki yana sallamıştı. "Özür dileme hyung evlenmek isteyen bendim" seokjin bu konuda sinirliydi ama hakkı da yoktu.
"Olan hep bana oluyor hyung. Artık dul'um kimse benimle evlenmeyecek" Jin elindeki sargı bezini sarmayı bırakmış küçüğünün yüzüne bakmıştı.
"Ne meraklısın evliliğe evlenmezsin olur biter" seokjin'in azarlar sesine namjoon gülmek ile yetinmişti.
"Öyle değil hyung. Artık kimse benimle evlenmeyecek" seokjin küçük bedenin elini tutmuş ve avucuna almıştı.
"Ben evlenirim joon" namjoon şaşkınlık ile bakıyordu. "Neden böyle bir şey yapasın hyung. Sana göre duygularım iğrençti" Seokjin pişmanlık ile dolan gözleriyle ile iyice baktı kahve gözlere.
"Topraklarını çürütmek isteyen olursa onları ormanımda yakarım. Benim ormanımın toprağına kimse elini süremeyecek" namjoon şaşkınlık ile bakmaya devam ediyordu.
Yıllar önce kendisinden tiksinen adam bugün aşık gibi konuşuyordu. "Yapma hyung inanırım" gözünden akan bir damla yaş mezar olurdu seokjin için.
"Önce izin ver sorunlarımı halledeyim. Sonra evlenelim olur mu?" Namjoon kafasını iki yana sallayınca seokjin panik olmuştu.
Henüz dul değilim hyung. Taehyung kellesini getirirse dul olacağım" taehyung yapacağım dediyse yapardı. Bunun kanıtıda jungkook ve kendi atının arkasına choi krallığının üyelerini bağlayarak saraya doğru yola çıkmasıydı.
Mazluma karışmak istemiyordu. Namjoon'un parmağı kimi gösterirse kellesi uçacaktı. Hemde büyük bir zevkle.
Seokjin ise kesin kararla eşini boşayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Worlds
Fanfictionsadece deltaların ruh eşi olduğu ve ruh eşleri ile evlenmek zorunda olduğu dünyada delta kim taehyung'un ruh eşi baskın alfa jeon jungkook çıkmıştı. tek sorun jungkook omega Jimin ile evliydi ve omega hamileydi. Switch taekook Bottom Jimin