kurdu ile konuşacağım

3.6K 306 66
                                    

Düzenlendi
Sahne değişikliği vardır

Jungkook

"Bogum?" Yanlış görmüyordum değil mi? Karşımda kim krallığına ait askerler vardı.

"Geç kaldığım için kusura bakmayın alfa bazı gerçekler benide sarstı." Herşeye şaşkındım. Ne yapacağımı nasıl konuşacağımı ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Senin, sizin burda ne işiniz var?" Sorumla arkasındaki askerlere gururla bakmıştı. "Kralımız nasıl alfasını tek başına ölüme yollar. En başından beri buradaydık. Merak etmeyin imparator ve yanındaki alfa gayet iyi."

Herşeyi taehyung yapmıştı. Yokluğunda bile varlığını hissettiriyordu. Minnettardım. "Taehyung'u uyarmamız gerekiyor ana kraliçe onu öldürecek büyük oğlunu da o öldürmüş"

Gözlerinin dolması ile sorgularca yüzüne bakmıştım. "Benim kendime bir yeminim var alfam. Veliaht prensi öldürenin kim olduğu önemsiz canını kendi elimle alacağıma yemin etmiştim."

Gözlerinde akan yaşlar ile konuşmayı kesmişti. Biraz nefes alması için ona fırsat verdim. "Biz veliaht prensle aşıktık. O benim yüzümden öldü" hıçkırarak ağlaması ile ona sarılmak için hareket etmiştim.

Kollarımı seve seve kabul etmiş ve bana sarılmıştı. Gerideki askerlerden gördüğüm kadarıyla bunu hepsi biliyordu. Bogum ve taehyung'un yakınlığını şimdi daha iyi anlıyordum.

"Eğer yeminin varsa bunu sen yapmalısın. Sonuna kadar arkandayım." Konuşmam ile kafasını minnetle sallamış ve hepimiz onlardan birinin atlarının arkasında dönüş yoluna doğru gidiyorduk.

"Ne yani omega mısın?" Sehun'un yüksek sesli sorusu ile atına bindiği askere seslendiğini anlamıştım. Gerçekten omega'ya benziyordu ama güçlü bir omega'ya.

"Bide benden büyük müsün?" Her seferinde ses desibeli daha çok artıyordu.

"Luhan cevap ver lütfen ormanda ne kadar barbar varsa üstümüze gelecek daha fazla bağırmasın" bogum'un omega'ya ithafen konuşması herkesi güldürmüştü.

"Jungkook bana bak" sehun'un seslenmesi ile ona dönmüş ne var diye bakmıştım. "Sence Jun-myeon luhan'ı sever mi?"

Luhan duymasın diye sessiz konuşmaya çalışıyordu ama tam arkasında oturduğunu bilmiyordu herhalde. "Jun-myeon herkesi sever sehun. Neden soruyorsun" önündeki omeganın sarımsı saçlarına bakmış ve gülerek konuşmuştu.

"Kardeşim ve müstakbel eşimin anlaşmasını çok isterim"

Jimin

Sağımda oğlum, solumda kızım vardı. Taehyung oğlun hep sağda kızında hep solunda olsun demişti.

'Kızını kalbine yakın tut. Erkek kardeşim babamın kalbinde diye düşünmesin. Oğlun da hep sağında olsun. Sağ kolun olsun koruyucun olsun. Solunu ve seni babası yokken o korusun'

Akşama kadar bunu düşünmüştüm. Çok güzel söylemişti. İki bebeğimin yerini değiştirdiğimde ağlıyorlardı. Alfa oğlum sağ tarafta, alfa kızım da sol tarafta durmak istiyordu.

Mührüm artık yoktu. Canımı yakmıyordu bu durum. Artık alışmış gibiydim. Kurdum mühür derdinde değildi artık. sadece üç alfa ve delta ile birlikte mutlu olmak istiyordu. Ama istersem jungkook beni yine mühürlerdi ve taehyung buna karşı çıkar mıydı emin değildim.

Yaklaşık iki ay önce rüyamda gördüğüm o adam taehyung'du. Rüyamda mutlu feromonlar salmamı sağlayan o adam taehyung'du. Emindim. Kokusundan anlamıştım.

Yaklaşık bir hafta sonra kızgınlığa girecektim ve jungkook ortada yoktu. Ben tahminden erken doğum yapmıştım. Taehyung her ne kadar ona zarar gelmez desede korkuyordum.

"Jimin girebilir miyim?" Kapıdan seslenen taehyung ile göğsümü kapatmış ve içeri çağırmıştım.

"Seokjin geldi birde ben bakayım dedi izin veriyor musun gelsin mi?" Kafamı olumlu anlamda sallayınca odadan çıkmadan gel diye bağırmış ve odadan çıkmıştı.

Değişik

Omegama katılıyordum. Değişik biriydi o her haliyle. Beni jungkook'un yanında tutması bile onun için zordu. Deltası onu zorluyor olmalıydı.

Eşini paylaşmak istemezdi. İçeriye giren seokjin kapıyı kapatmış ve yanıma oturmuştu. Önce kız alfayı kontrol ediyordu.

"Sarayda her şey yolunda mı hyung? Namjoon ne zaman evleniyor." Sorum ile derin bir nefes almış ve işine devam etmişti.

"Namjoon'u sevmiyor musun? Yoksa düğün tarihini mi bilmiyorsun?" O cevap vermiyordu madem ben daha çok soracaktım.

"Çok iyi bir alfası var daha önce de duymuştum. umarım çok mutlu olur" dikkatini çekmiş olacak ki şimdi o da bana bakıyordu.

"Ne duydun hakkında ben çok soramadım kimselere" saraydaki çoğu kişi aralarında geçenleri bildiği için soramamıştır diye düşünüyordum.

"Hep kalbini eritecek kişiyi bulmayı beklemiş. Alfa beta omega bile olsa umrunda değilmiş. Herkes eşine çok değer verecek biri olduğunu söylüyor. Kızgınlıklarını hep tek geçirmiş."

Kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Uzun süre ikimizde konuşmadık. "Yarın değil sonraki akşam tören yapılacak ertesi sabah da alfası ile birlikte gidecekler burdan." Ona belli etmeden duygularını öğrenmem gerekiyordu.

"Hep galiba kimse beni sevmeyecek diyordu. Hep bir kim olarak kalacağım diyordu ama o artık bir Choi oluyor." Mutlu mutlu söylediğim sözler ile beraber ağzından küçük mırıldanmıştı.

"Keşke hep kim olsaydı." Duymamış gibi yapmıştım. "Senin soy adın ne hyung daha önce hiç duymadım." Elini sorun yok dercesine sallamıştı.

"Ben Kim Seokjin" demek oda kim'di. Belkide az önceki sözleri kendine ithafendi.

Alfa kızımı indirip oğlumu kucağına almıştı bu sefer. O bebekleri kontrol ederken ben aşağı kata su içmeye gitmek istemiştim.

Mutfak kapısına varmadan önce duyduğum acı dolu tıslama sesi ile durduğum odanın taehyung'un kaldığı oda olduğunu anlamam ile içeriye dalmıştım.

Yerde kırık bir bardak ve elinden damlayan bir kan gölü vardı. "Seokjin hyung!" Adeta çığlık atarak hyung'u çağırmış, yerde gördüğüm bez parçası ile avuç içine bastırmaya çalışmıştım. Yeni doğum yapmıştım ve benimde hareketlerim kısıtlıydı.

"Ne oldu taehyung bu halin ne? Neden seslenmiyorsun ya kan kaybından ölürsen?! Hadi kalk" Yüzüme abartma der gibi bakıyordu ama yerdeki kan asla abartmadığımın kanıtıydı.

"Bardak elimde patladı. Sadece su içiyordum bir şey olmadı. Kalkmama gerek yok" Seokjin hyung'un içeri girmesiyle daha fazla konuşmadık.

Kurdum ellerinden akan her kan damlası için ağlıyordu. Bende ağlıyordum. Gözlerime ağlama der gibi bakıyordu ama ağlıyordum.

Bu sadece eline olan bir şey değildi. Daha fazla kan vardı ortada.

"Kralım ana kraliçe nerede gitti mi?" Seokjin hyung'un sorusuyla tahtalar iyice yerine oturmuştu. Ana kraliçe birşey yapmıştı ona.

Sırtını asla göstermiyordu. Ne olmuştu.

Bu işi açıklığa kavuşturmayı aklıma koydum. Bu yüzden daha fazla düşünmedim ve yukarıdan gelen ağlama sesine doğru koşar adımlarla ilerledim.

My Worlds Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin