4/YARA

253 14 29
                                    

.
.
.
"Kader yaptı en büyük yanlış hatasını."

❤️‍🩹


Aldığım mesaj üzerine direkt gerekli yere bir dilekçe niteliğinde e-posta gönderdim ama kim bilir ne zaman göreceklerdir!

O şaşkınlık ile eve benim yanım sıra Ege'de gelmişti ve ben biraz kendimi şoktan çıkarabildiğim de beni uyarıp gitmişti.

"Kıçının üzerine otur, başını belaya sokma."

Uyarısı buydu. Onun ligatüründe bu öfke ile kalkan zarar oturur'a tekamül ediyor. Bende şimdi saatlerdir cevap almayı bekledigim e-postayı yeniliyordum. Direkt yazılı evrak da göndereceğim ama çalışma saatleri çoktan sona ermişti.

"Off."

"Ne dönüyorsun odanın içinde maymunlar gibi oradan oraya." Diyerek salona giren abime baktım. Ah abim aklı başında bir hemşire ve çok olgundur demek isterdim ama hayır değildi.

"Bana maymun diyene bak." Dedim üstü başı kaymış abime. Kestane rengi saçları dağılmış bir kuş orada yuva yapabilirdi. Açık kahve gözleri kızarmıştı yani bitik bir haldeydi.

"Ha ha canım kardeşim ne kadar seviyorsun beni."Dedi iğneleyerek. Ona cevap vermeden tekrar telefonuma döndüm. Akşam saat yedi de ne gibi bir cevap bekliyordum bilmiyorum ama bekliyordum işte.

"Ne oldu,ne karın ağrın var?" Diyerek yanıma geldi abim. Şimdi daha olgunluk ile derdime dikkat kesilmişti. Ona yorgun bir nefes vererek döndüm.

"İstediğim yer değişimi gerçekleşti."

"E istediğin buydu. Neresi peki?" Dedi.

" Hiç başvurmadığım bir yer, karakol." Dedim. Derin bir nefes alıp göğsümün şişmesine ve balon gibi aşağı inmesine sebep oldum.

Aslında karakol dert değil yine bu yanlışlık için çabalardım ama bu kadar aceleci olmazdım.

Onun çalıştığı karakol olmasaydı...

"Nasıl yani?" Dedi kaşlarını çatarak bana bakarken.

"Ah abi bir anlasam."Dedim kendimi koltuğa bırakırken.

"Dur bir dilekçe yazdın?" Demesi ile ona kafamı onaylamaz bir şekilde salladım ve saati işaret ettim. Abimin saatten haberi dahi olmamasıyla, eve sırf kendini yatağa atmak için geldiğini anladım.

"Benim beynim şuan çalışmıyor, dur zaten bu saate bir şey yapamayız. Ben bir uyuyup uyanayım bakalım olur mu?" Dedi. Ona gülümserken, başımı sallayarak onayladım.

"Olur. Dinlen sen." Dedim. Zaten dün gece nöbeti bugün de hastanede olması onu yormuş olmalı. Abim saçlarımı karıştırıp odasına gitmek için hole girdi. Bir süre boş boş ardından baktım ama sonrasında böylece durmak beni rahat ettirmeyince hızlıca oturduğum koltuktan kalktım.

Üzerimde bulunan mor şort ile beyaz pjamama baktım. Zaman kaybetmeden odama gidip üzerime siyah bir pantolon geçirdim üzerime de siyah düz bir kısa kollu. Çantamı alıp evden çıktım.

Olduğum yerde duramazdım. Bu olay en kısa sürede bir mantık çevresine oturmalıydı. Sonuçta sesimi dahi duymak istemedigini ima eden bir adam ile aynı karakolda olmak istemiyordum.

Otobüs yolculuğum bittiğinde saat yedi buçuk civarıydı. Umarım karakol da amir falan yerindedir. İkişer ikişer çıktığım merdivenler ile karakola girdim. Giriş katta bana yardım edecek birisinin olmayacağını artık anladığımdan yukarı kata çıktım. Kendime soluklanmaya bile vakit veremeden bir kadın polis memurunun durdurdum.

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin