.
.
."Urgan bedenlerin, korkunç zindanlarındaki, kokulu meskenler."
❤️🩹
İçimizde volkan gibi patlayan küfürler vardı.
İçimdeki sıcak sıcak kan kanımı ürperten bir gerçeklik vardı. O gerçekliği,ortaya çıkarmak için çıktığımız yolda, suskunduk ama biliyordum ki Enginin de içinde hırsla atan bir nabız tüm bedenine varlığını hissetiriyordu.
Karakola geldiğimiz de, arabadan indik. Enginle yan yana yürürken, Erol ve diger polis memurları iki kadını önümüzden içeriye götürüyordu. Bir çok şey bu iki kadının dediklerine bağlıydı artık.
Adımlarımız merdivenlere ilerken telefonumun melodisi çantamdan yükseldi. Hızla telefonumu çantamdan çıkarırken, bir yandan merdivenleri çıktım. Ağabeyim arıyordu.
"Ne oldu abi?" Soluk soluğa kalmış gibi çıkmıştı sesim. Yanımda olan Engin bana kısa bir bakış atarak, yanımdan ayrılacağını belli etti. Ona gözlerimi kapatıp onayladım. Engin büyük ihtimal sorguya girecekti. Bende kendimi koridorda olan gri koltuğa bıraktım.
"Ne oldu abi ne kızım? İnsan bir efendim der."
"Efendim." Diyerek kinaye ettim. Bana ofladı.
"Aman abisinin cadısı, benle alay edeceğine, şu abine patır patır dökülüp, içinde merak ve endişe düşürdüğün abini arayıp bildigilendirmek gibi hazmette girsen?" Dedi bol bol laf sokarak. Bacak bacak üstüne attım ve heyecandan sırıtmaya başladım.
"Abi benim kalbim bozuk ama aklım ondan da bozuk." Bunu neşe ile söylediğim anlamıştı. Beni şuan anlamıyor olmalıydı. Bende kendi pek anlamıyorum ama aklım bozuktu çünkü ders çıkarılacak anıları engelliyordu. O da mutlu olmamı istiyordu, kendimce buna yorumlamıştım.
"Abicim delirdin mi?" Dedi.
"Delirmedim sadece mutluyum. Hemde o kadar çok mutluyum ki..." iç çektim. Mutluydum, mutluluğu hak ediyordum. En azından hak ettiğime karşı kendimi pozitif bir şekilde olumlamaya çalışıyordum.
"Ah, ne sevimsiz. Barıştınız belli..." bunları ağzının içinde geveleyerek demişti.
"Sen dedin kalbini dinle, bende dinledim." Dedim tam bir mızmızcılıkla. Bir kaç homurdanma ve arkadan gelen sesler eşliğinde konuşmasını bekledim.
"Neredesin peki, onunla mısın?"
"Onunlayım. Karakolda." Dedi ve aramızda kısa bir sessizlik oldu.
"Karakolda olma sebebiniz görev olduğunu düşünüyorum?" Dediğinde kahkaha attım. Ağabeyimin sesinden buram buram tedirginlik akıyordu. Sebebini ise çok iyi biliyorum.
"Görev için tabi ağabey!" Dedim. Abim bir oh çekerken, ben hâlâ sırıtıyordum.
"İyi madem, orada olacaksınız galiba biraz daha?" Neden sorduğunu sorgulamadım. Bizim tek kalmadığımızdan emin olmak istiyordu ama biz hep baş başa kalıyorduk günün sonunda.
"Hı, hı öyle. Sen de hastanedesin belli."Dedim seslerden anladığım kadar.
"Evet, hadi kapa şimdi de işe döneyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA
General Fiction"Kabul mu ettin?" Arkamdan gelen sesi ile ilk irkildim sonra bıtkın bakışlarla ona döndüm. Kollarını gögüsünde toparlanmış ve kol kaslarını iyice ortaya çıkarmıştı. Önceden bu kadar yoktu. "Mecbur kaldım. Yoksa sana meraklı değilim." Dedim. Dilini d...