.
.
."Derbeder geçmiş günlük."
❤️🩹
Engin Bora Karakuş'un
Anlatımıyla:Adımlarım içeri girdiğim sahil balıkçısının en dip köşesine, denize yakın olan kısmında olan Amirin oturduğu masaya gidiyordum. Yine aynı masaydı, severdi burayı. Öyle ya üç yıl önce beni buraya getirdikten sonra benimde sevdiğim bir mekan olmuştu.
Ahşap sandalyeyi çekip, Oktay amirin karşısına oturdum. Üzerimde ki deri ceketi çıkarıp yan sandalyeye gelişi güzel astım.
"Hoşgeldin evlat." Dedi çoktan kendine söylemiş olduğu rakıdan içerken.
"Evlat diyorum bak, aradaki resmiyeti kaldır."Dedi bana. Ağırca başımı salladım. Gelen garsona bende rakı ve balık istedim.
"Erkencisiniz." Dedim elinde olan rakıyı göstererek. Oysa saat daha dokuzdu. Oktay Amir, kırlaşmış dağınık sakalını okşadı.
"Buraya gelmenin tek âdabı budur. Geldin mi şu rakıya..." Dedi ve nefesini verdi.
"İşte o zaman güneş tepede olsun, senin için gece başlamıştır."
Haklıydı, oturdun mu şu masaya zamanın hükmü olmuyordu.
Boğazımı kuru bir öksürük ile temizlerken, garson 70'lik rakımı getirdi. Bugün bunu bitirmeyi düşünmüyordum ama belli de olmaz.
"Ee anlat bakalım." Amir sözleri ile arkasında olan sandalyeye yaslandı. Amirin arkasında gözüken boylu boyunca deniz ve ışıklara gözüm giderken cevapladım.
"Ne anlatayayım Amir." Dedim lakayt bir sesle. Amir koca bir kahkaha attı. Komik değildi dediğim.
"Ah dur dur, karnımız doysun sonra ağzımız boş yapar diyorsun." Dedi tam lafın üzerine gelen balıklar ile güldüm.
"Aynen öyle Amir, karın tokluğuna dökülürüm merak ettiklerini." Dedim. Tabağımda ki balığı parçacıklara ayırırken bir yandan limonu alıp üzerine serpiştirdim.
"Öyle olsun bakalım." Dedi ve bardak da son yudumu kalan rakıyı indirdi mideye. Bu masadan pek keyifle kalkmayacaktık belki ama şimdi karşımda, denizin üzerinde dolaşan şehir ışıkları manzara ile balığın keyfini çıkarmayı düşündüm. Lokmamı çiğnerken, aklıma düşen düşünce ile cebimden telefonu çıkardım. Leyla'nın ismini aradım ama onu ilk baş sadece "O" Diye kaydettiğim hatırladım ve oraya gittim. İlk ismini Leyla yaptım sonra üzerine tıklayıp mesaj kısmına girdim. Masadan rakı doldurduğum bardağı alırken, bir yandan Leyla'ya yazdım.
"Yemek yedin mi?" Sonra yazdığım şeyi sorguladım. Neden yazıyorum, neden yazdığımı merak etmeyecek miydi? Ne cevap verecektim? Sıkıntıyla iç çekip, mesajı silip masanın üzerine bıraktım. Kafama diktiğim bardak ile hepsini bitirdim.
"Hoşgeldin, tekrar." Dedi Amir halime. Tekrar kendine doldururken, benimkine de koydu. Oktay Amir, Sevdiğini daha otuzlu yıllarında kaybetmiş bir polisti. Buraya ilk geldiğimizde dediklerini kafamın sağlam olduğu kısımlardan biraz hatırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA
General Fiction"Kabul mu ettin?" Arkamdan gelen sesi ile ilk irkildim sonra bıtkın bakışlarla ona döndüm. Kollarını gögüsünde toparlanmış ve kol kaslarını iyice ortaya çıkarmıştı. Önceden bu kadar yoktu. "Mecbur kaldım. Yoksa sana meraklı değilim." Dedim. Dilini d...