20/YARA

131 16 2
                                    

.
.
.

"Yara izi ve yarayı açan."

❤️‍🩹

Takır takır sesler,  tik tak sesleri ve nabzımın içimden kulağıma gelen atış sesinin baskısı. Yanım da duran bedenin sarsılmaz tetikte bekleyişi, kapının camından içeri düşen hareketli gölgeler.

Tam olarak nabzımın ve nefesimin soluk alamayacağı bir durumdaydık ama ben soluk alabiliyor ve nabzımın atışını kulaklarımda hissediyordum.

Bu o kadar korku ve gerginlik yok demekti. Belki kendime olan güven ve sakinliğim belki de yanımda olan bedenin verdiği güven ve korunduğumun hissiyatı olabilir benim korkumu, gerginliğimi gölgeleyen.

Başımı Engin'in yüzüne doğru kaldırdım  ve baktım. Gözleri kapalıydı ama kulaklarının seslere dikkat kesildiğini biliyordum. Yavaşça soğuk yerde duran elimi kaldırdım ve sol göğsünün oraya yakın koydum.

Konuşmadım ama o, ona seslenmişim gibi açtı gözlerini.

Gözleri direkt elime gitti. Kımıldamadı, gözleri yavaş yavaş elimden ayrılıp yüzüme çıktı. Bu sırada kapıdan sesler geldi.

"Haydi, haydi oyalanmayın.  Beş dakikaya  çıkıyoruz!" Diye bağırıyordu bir adam. Bakışlarım kapıya döndü. Tam kapının önünde duruyordu bedeninin kara varlığı.

Derin ama sessiz bir nefes aldım. Bakışlarımı tekrar Engine çıkardım. Durmuş bana bakıyordu. Dimdik durmaya çalışan bedenini ona doğru dönerken fark etmiştim. Bana bakan gözlerine bakıp, kaşlarımı çattım. Öyle belirsiz bir şekilde belini oynatıyordu ki, sanki ben yanlış görüyorum sanacaktım ama hayır yanlış görmüyorum.

Dudaklarımı aralayıp bir aptallık edip konuşacaktım ama Engin hemen elini ağzıma doğru kaldırıp, dudaklarıma bastırdı. Şimdi onun ılık eli dudaklarımda, benim soğuk nefesim onun elinin üzerine doğru gidiyordu.

Sustum.

Susmaktan başka çarem yoktu şuan.

Karşılıklı sustuk.

Adım sesleri sert ve kesin bir biçim de bina da yankılandı. Adamlar gürültülerini, soluklarını alıp gitti. Kara yoldan yaptıkları pisliklerini buraya bırakıp gittiler. Burada sadece biz kaldık.

Parmakları dudağımın üzerinden ayrılmadı. Bense bu durumu yadırgamadım. Çünkü orada bir yerlerde, hep varmış gibiydi elleri.

Aklımda olan soruyu sessizlikten ve hâlâ harekete geçmemesinden dolayı sordum.

"İyi misin?" Dedim. Bir terslik var gibi geliyordu. Hissediyordum.

Şimdi giderken bize bıraktıkları karanlıkla kalmış, makinelerin bir boşluğunda yere çökmüş iki beden olarak duruyorduk. Onun ifadesini görememek sorduğum soruya ne kadar doğru cevap verebildiği kestirememek sinir bozucuydu.

"İyiyim. Hadi çıkalım bu boktan yerden." Dedi ve yerden destek alarak ayaklandı. Yerden destek almıştı, biliyorum.  Çünkü fark etmeden parmakları elime değmişti.

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin