9/YARA

199 13 21
                                    

.
.
.

"Zehirli bir akşam yemeği."

❤️‍🩹

Beş villanın dördünü gezdik. Birisinde üç kişilik bir aile, diğerinde bir yaşlı çift, üçüncü villa da müzikle uğraşan bir grup, dördüncüsünde sadece bir hizmetli gördük, yaşayanlar evde değildi.

Simdi ise burada olma sebebimiz olan adamın evinin kapısını çalıyorduk.

Ferhat Kozun.

Engin bana göz ucu ile bakıp, zile bastı. Şuandan itibaren kendimi gergin hissediyorum. Sonuçta bir şey var bu evde, kötü işler yapan birisi. Bile bile biz de ayağına gelmiştik.

Açılan kapıda, bizi tombiş yanaklı bir kadın karşıladı. Üzerinde uzun efil efil bir elbise vardı. Gülümseyerek kadına baktım. Sakiniz Leyla, tamam Leyla, başarıcağız Leyla.

"Merhaba." Dedi Engin.

"Merhaba." Dedi kadın. Ben de öyle dikiliyor olduğumdan kendime gelip, kadına elimi uzattım.

"Merhaba, biz yeni taşındık buraya, ben Leyla Kaytancı."Dedim ve başım ile Engini gösterdim.

"Eşim, Bora Kaytancı." Dedim ama göğsümün bir yanı sancıdı. Derin bir nefes bırakarak gülümsememin bozulmaması için uğraştım. Engin de bu sırada elini belime atmış ve sıkmıştı.

"Ben kendimi tanıta bilirdim hayatım." Dedi bakışlarını bendeyken. Hayatım derken dişlerinin arasından söylediğini es geçmeyelim.

"Ah öyle mi? Hayırlı olsun. Güle güle oturun." Dedi kadın aramıza girerek ve Enginin uzattığı hediyeyi aldı.

"Ben de Güllü, içeri gelin lütfen." Dedi. Engin de ne yapacağımızı belirtecek bir ifade aramak için ona döndüm ama o direkt karşıya bakıyordu. Gelen birisi vardı.

"Kim gelen hala?" Bunu diyen, on sekiz Yaşlarında bir kızdı. Kadın bizim yeni komşular olduğumuzu söyledi.

"Ah merhaba, Ceylan ben." Dedi ve kendimizi Ceylana tanıttık.

"Gelin, bu kadar zahmet etmişsiniz." Dedi Güllü kadın.

"Yok biz de yeni tanıştık,hâlâ eksikler var. Belki başka bir zaman."Dedi Engin. Benden onu onaylan bir baş sallaması yaptım.

" Ah peki, teşekkürler." Dedi Güllü kadın, hediye için.Oradan ayrılırken, bahçe de saçlarını topuz yapmış bir oğlan gördüm. Dosyayı bir kere okumuştum.

Bir kız, iki oğlu vardı adamın.

Bu gördüğüm en küçük oğlu olmalı.

Eve tekrar girdiğimizde birbirimiz ile temasımızı kestik.

" Niye girmedik içeri?" Dedim. Girseydik bilgi edinip, nasıl bir aileler anlardık.

"Adam evde yokken, gereksiz girip dikkatleri üzerimize çekmeye gerek yok." Diyerek açıkladı. Omuzlarımı düşürüp, koltuğa ilerledim. Kendimi attığım koltukta topuklu ayakkabıları çıkarırken, Engin de kendini tekli koltuğa bıraktı.

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin