10/YARA

234 14 74
                                    

.
.
.
"Yakıcı bakışlar."

❤️‍🩹


Yemekte gerçekten Ferhat Kozun oradaki herkesi davet gecesine çağırmıştı. Herkes merakla sorular sorarken Ferhat Kozun imtina ile herkesi cevaplamıştı. Küçük oğlu ile ortanca çocuğu olan kızı Ceylan erkenden aramızdan ayrılmıştı. Geriye büyük oğlu Serkan'ın ise tüm komşular gidene kadar bizimle bahçe de duracak tavırları vardı ama neyseki babası ve halası ile birlikte kalkıp evlerine gitmişlerdi. Enginle masayı toparlayıp, anca saat on ikiye gelirken kendimizi merdivenlerde bulmuştuk.

"Bizim tanışma hikayemizi böyle bir ortamda anlatmanı hiç düşünmemiştim. " Dedim kendime hakim olamadığım hislerle. Merdivenlerin bitiminde karşımda sırtı döndük durdu.

"Doğru daha farklı bir ortamda anlatabilirdik, daha farklı duygular içerisinde anlatabilirdik." Dedi usulca bana dönerken. Dönüşünde ki sakinlik gözlerinde yoktu. Mavi gözleri okyanusta fırtınayla karşılaşmış gibiydi. Belki de fırtınayı kendisini yaratmış olabilirdi.

"Sen gitmeseydin, olabilirdi." Dedi. Bir şekilde geçmiş ile sorgumuz bitmiyordu.

Ve bu sefer doğru söylüyordu.

Gittim.

Bakışlarımı ondan kaçırıp, kısık bir sesle konuştum.

"Gittim. Gitmesem ne değişecekti söyler misin Bo- Engin. " Dedim. Gittim, sekiz gün tam sekiz gün sonra nikahın iptali elime geldi. Bizimkiler ne kadar ne olduğunu merak etse de onlara anlatmamıştım.

"Ne mi değişecekti Leyla!" Dedi sesi o kadar kırgın bir sinirle çıkıyordu ki, kendimi ona bakma gereksimi içinde buldum. Baktığımda saçlarının arasında geçen parmaları, o kuzgini siyah saçlarını çekiştiriyordu. Benimle çakışan bakışları ile bir kaç adımla önümde durdu.

" Ne değişirdi söyleyeyim Leyla. Benim köpek gibi o gecenin köründe seni aramak için kapına gelmem , sana kendimi affettirmek için gelmem..."Dedi derin bir nefes aldı. Bu zamana kadar gördüğüm o sert ve soğukluk yoktu şimdi bakışlarında. Aslında şimdi olsa daha iyi olurdu, çünkü kırgınlığı belli olan bu gözlerle nasıl savaşacağımı bilmiyorum.

"Belki gitmeseydin, toparlardık." Dedi. Dudaklarını ısırıp, yutkundu.

"Var ya, gitmediğine inanmamıştım. Tüm şehri alt üst ettim ama aptal Bora boşa uğraşmış çünkü Leyla hanım hemen çekip gitmiş." Dedi. Her nefes alış verişinde inip kalan göğsü ve omzularına bakıyordum. Nasıl yüzüne bakabilirim ki zaten?

"Konuşmayacak mısın? Karşılaştığımızdan beri lafını esirgemiyor söylüyordun Leyla, şimdi neden esirgiyorsun?" Dedi. Sesi sabırı taşan bir deniz gibi sabırsız ve yüksek çıktı. Cevapsız bırakmaya devam etmem ile gülüp arkasını döndü.

"Neyse sen kolay gittin, bende aptalığım ile kolay atlattım ve unuttum." Dedi. Unuttum kelimesine inanmıyordum, unutsa karşılaştığımız günü öyle detaylı hatırlamıydı? Hayır.

Bana omzunun üzerinden bakış attı ve sus pus olan halime başını iki yana sallayarak odasına gitmek için adımladı.

Söyle bilirsin Leyla, diyebilirsin.

Derin bir nefes alıp, onun gözlerinin dudaklarıma veridigi mührü kırdım.

"Hatılıyor musun? Sağlık kontrolu için gittiğimiz doktor o sıra tahin işleri ile uğraşıyordu. Sonra gittik başka bir hastaneye orada hızlıca sağlık belgemizi almıştık." Dedim. Bana döndü ve kollarını gögüsünde bağladı. Neden bunları dediğimi düşünüyor olabilirdi.

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin