-15-

135 17 4
                                    


-15-








Mesaimin bitmesine çok az bir süre kalmışken hiçbir şekilde yaptığım işe ne odaklanabiliyor ne de kendimi tam olarak verebiliyordum, Jungkook ile kaldırımdaki o kalp ısıtıcı konuşmamızdan sonra molanın süresini aşıp geç kalmamak adına mecburiyetten yanından kalkmak zorunda kalmıştım ve aramızdaki konuşma tahminimden de fazla uzadığı için Hoseok ve Tessa ile birlikte hamburger yiyememiştim.

Ama bir hamburger Jungkook ile yaptığım o konuşmanın önüne asla geçemezdi tabi ki de.

Benim için girdiği onca zahmet kendimi bir okyanusun ortasında kalmış denizci gibi çaresiz hissettirirken o çaresizlikle günün geri kalanında kafede iki tabak ve bir de bardak kırıp Kev'in öldürücü bakışlarının esiri olmuştum.

Günün benimle ilgili olan kısmını şu an için atlayacak olursak Hoseok'u zıvanadan çıkarmaya yakın bir şey daha vardı ki; Yugyeom'dan hala haber alamamış olmak, ki kendisi hala kafeye gelmemişti, Tessa gün içinde ikimizi de sakinleştirecek diye her tarafını yırtmış türlü şaklabanlıklara soyunmuştu ama hiçbir işe yaramayınca çareyi pes etmek de bulup bizi kendi halimize bırakmıştı.

Bizi gözünde umutsuz vakalar olarak görmüyordur umarım.

Kev kasada günün kazancını hesaplarken Tessa ile son kalan bulaşıkları içeriye taşıdık ve ellerimizi yıkadıktan sonra üstüne lekeler bulaşmış olan önlüklerimizi çıkarıp mutfağın arka kısmında bulunan çamaşır makinesinin içine attık.

Kilitli dolabımı şifremi girip açtıktan sonra telefonumu elime aldım ve Jungkook'dan gelen sayısız mesajlar karşılığında sırıtmama engel olamadım, çoğu emojilerle dolu mesajlardı aslında, kullanmaktan baya bir zevk aldığı göz kırpma emojisini neredeyse her mesajının sonuna eklemişti.

Ona sıklıkla kullandığım bir gif yollayıp telefonumu kilitledim ve arka cebime koydum, Hoseok Tessa ile ikimizle de vedalaşmadan kafeden sinirli sinirli çıktığında Tessa arkasından göz devirip koluma girdi. "Bahse varım ki evine gittiği gibi yorganın altına girecek, iki üç cips paketini yastığının üstüne koyacak ve muhtemelen yedikten sonra pişman olacağı bir sürü çikolata tüketecek."

Kolumda sabitlediği elini homurdanarak ittirdim. "Hoseok öyle biri değil ki, cipsten nefret eder, yani alkol kullanmadığı sürece cipste tüketmez, çikolatayla da arası yoktur."

Konumuz aslında Hoseok'un neleri sevip sevmediği değildi bu yüzden giderek asıl sohbetten uzaklaştığımı fark edince silkelenip ciddiyete büründüm. "Bu tavırlarını normal buluyorum aslında Tessa, sevdiği adamdan günlerdir haber alamamış olmak onu çıldırtmış olmalı."

Tessa kahkaha attığında komik hiçbir şey olmadığı için öfkeyle soludum. "Kızma Tae ama sen sevdiğin adamdan haber alabilmene rağmen, hatta sevdiğin adamla aynı evi paylaşıyor olmana rağmen Hoseok'dan daha çok çıldırmış gibisin!"

Kafenin kapısını açıp önden yürümeye başladığımda kahkahaları eşliğinde bana yetişmeye çalışıyordu, dediği şeyi istesem de duymazdan gelemedim. "Havanın soğukluğu senin sinir edici cümlelerin sayesinde daha da soğuyor Tessa, Jungkook'dan sevdiğim adam diye bahsetmen abartıya kaçıyor."

Otobüs durağının önünde durduğumuzda yolcu bilgilendirme panosuna kısaca bir göz atıp bana geri döndü. "Abartıya mı kaçıyor!?Şükretmelisin ki aşık olduğun adam demedim, Jungkook'un doğum gününü bizim kafede kutladığımızdan beri aslında anlamıştım Tae, Hoseok nasıl fark ettiyse ben de etmiştim, Roza ve Jungkook dans ederlerken hiç normal bir şekilde bakmıyordun onlara."

𝘽𝙚𝙨𝙩 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙 𝙊𝙧 𝙏𝙧𝙪𝙚 𝙇𝙤𝙫𝙚? ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin