𝘽𝙚𝙨𝙩 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙 𝙊𝙧 𝙏𝙧𝙪𝙚 𝙇𝙤𝙫𝙚? ASKIDA!

-38-

-38-

Bina kapısının önüne geldiğimizde kapıyı açmak için kolumdan çıktı ve kapının sürgüsünü çekip açtıktan sonra sanki eski bir dönem filmindeymişiz gibi eğilip geri çekilmesiyle yanağımın içini ısırıp kıkırdadım, sağ elini hafif havaya kaldırıp dışarıyı gösterdi. "Önden geçin lütfen beyefendi."

"Çok naziksiniz." diyerek kapıdan çıktığımda arkamdan gelip kapıyı kapadı, giydiği zımbali deri ceket ona ilk bakışta bir gangster havası verse de tavırları kıyafetlerinin aksine gayet centilmenceydi ve az önce yaşadığımız kapı önündeki ufak rol yapmacalar fazlasıyla hoşuma gitmişti, binanın önündeki bir elektrik direğine doğru yaslandırılmış siyah bisiklete doğru ilerlediğini görünce peşinden gittim.

Umm... Bisiklet mi kiralamıştı?

"Nasıl ama beğendin mi?" Bisikleti direkten ayırıp merakla sorduğunda şaşkınlıkla kafamı salladım, tekerlek kısımlarında beyaz yıldız desenleri olan siyah klasik bir bisikletti, bana elini uzattığında tutup yanına çekmesine izin verdim. "Sevgili Taehyung Kim... Bu akşam hem özel şoförünüz hem de sevgiliniz olarak atandım, sizinle bu yolculuğa çıkmaktan büyük onur duyarım."

Pekala eski dönem filmlerine kısa bir dönüş yaptığında ona ayak uydurup gülümsedim ve işaret ettiği yere oturdum, iyice yerleştiğime emin olduktan sonra dikkatli bir şekilde arkama geçti, kollarını arkamdan uzatıp gidonları tuttuğunda kafamı yarım bir açıyla ona doğru çevirip çenesinin altından öptüm. "Kaza yaparsak diye söylüyorum, seni seviyorum."

Gözlerini devirdikten sonra huysuzca mırıldandı. "Çok komik ya!"

Tekrar önüme döndüğümde o ayaklarını pedallara koymuştu, boyumdan dolayı ayaklarımı havada tutmakta zorlanmıyordum, bacaklarımdan birini öteki tarafa atıp daha rahat bir pozisyona geldiğimde sürmeye başlaması için bekledim.

Kafamın tepesine bir öpücük bıraktı. "Sıkı tutun Taehyung."

Sırtımı onun göğsüne yasladığımda bu sefer kulağımın arkasına bir öpücük bırakmıştı. "Sıkı tutun bebeğim, çünkü seni çok tatlı ve çok güzel seveceğim, bunu en doğru şekilde yapacağım içindeki ışık olmama, o ışığı yakmama izin ver."

Daha sürmeye başlamamış olmasına rağmen beni heyecanlandırmıştı, bu gidişle yol boyu nasıl dayanabilirdim bilmiyorum, en sonunda pedalları çevirmeye başlayıp yola koyulduğunda ilk başta korkmamam için hızını korusa da boş bir yol bulunca orada hızı tavan seviyeye getirmişti, gözlerimi kapayıp adrenalin yüklü bir çığlık attığımda kahkahasıyla beraber bir elini gidondan çekip belime koydu. "Bu his harika!" diye bağırdığımda ana yola çıkmasıyla yürekleri ağıza getiren hızını bırakıp yavaşladı, arabaların arasına karışmamak için kenardan kenardan sürmeye devam ederken yüzümüze çarpan rüzgarla gülmeden duramıyorduk.

Gülmekten yanak kaslarıma ağrılar girerken ana yoldan çıkmıştı ve değişik dünya mutfaklarına ait olan bir sürü restorantın bulunduğu bir sokağa girmişti, rüzgarla beraber bu sefer yüzümüze mekanlardan yayılan değişik aromalı kokular da çarparken bir İtalyan restorantının önünde durdu, dengede durabilmem için belimden sımsıkı tutup indiğinde onun yardımıyla birlikte ben de indim, bisikleti zincirle direğe bağladığında dışından bakıldığında bile fazlasıyla pahalı görünen mekana baktım.

Jungkook elimi tutup ilerlediğinde adımlarımı durdurup bana dönmesini sağladım, yemek için bu kadar şık bir yer seçmesi çok hoşuma gitmişti ama Sefiller'i oynarken buradan muhtemelen bulaşıkları yıkayıp çıkardık, yüzümün panikleyen halini fark etmiş olmalı ki beni sakinleştirmek için kafasını eğip alnımdan öptü.