-34-

49 10 0
                                    


-34-







Arby's sembolünün olduğu kese kağıdının içine az önceki gibi yine elini daldırıp iki tane kıvrık patates kızartmasını kocaman ısırarak yuttu, şişen yanaklarına gülümseyerek bakarken elimde beklettiğim altılı bira paketini alışveriş arabasının içine koydum.

"Bence eve gidemeden paket yaptırdığımız yemeği markette bitireceğiz bu gidişle."

Gözlerini kısıp bir süre suratımı inceledikten sonra yeniden bir patates kızartması çıkarıp dudaklarıma doğru uzattı, arkamdaki reyondan dörtlü halde paketlenmiş olan gofret paketine kolumu atıp uzanırken kıkırdayıp onun elinden patates kızartmasını yedim. "Böylesi daha iyi bence bebeğim, genelde ayakta yemek yemenin daha iyi olduğunu söylerler, otururken hep bir ağırlık çöker üstüne, ikimiz için de düşünüyorum yani Taehyung."

Arkamızdan gelen Yugyeom önce kısa kahkahasını duyurduktan sonra Jungkook'u benden hafif uzaklaştırıp iteledi ve market arabasının içine jelatinle sarılmış çilekleri koydu. "Oh Tae çok şanslısın dostum, her konuda bilgi sahibi olan bir en yakın arkadaşa sahipsin."

Ah hayır...

Jungkook'un çenesinin kasıldığını fark ettiğinde önümüze geçip market arabasını hızla sürmeye başladı. "Hey hey sadece şakaydı Jungkook, hem iyi tarafından bak sevgilin aynı zamanda en yakın arkadaşın olduğu için çoğu konuda anlaşabiliyorsunuz ve zaten yıllardan gelen alışkanlıkla birbirinizin çoğu özelliğini ezbere bildiğiniz için kendinizi tanımanız için ayrı bir çaba sarf etmenize de gerek yok."

Aslında haklıydı, Jungkook da benim gibi onun haklılığını fark etmiş olmalı ki çenesi eski haline döndü ve beni kolunun altına aldıktan sonra adımlarını serileştirdi. "İyi toparladın Yugyeom, bu yüzden sana kızmıyorum."

Yugyeom kafasını bize doğru tam çevirmese de yüzündeki o bilmiş sırıtma ifadesi parlak bir şekilde bize ulaşıyordu, Jungkook ile aynı anda turuncu renkli cips paketine uzanmıştık ki duyduğumuz sesle paketten elimizi çekip arkamıza döndük, Yugyeom'un da bizimle aynı anda gördüğü kişiyle o yüzündeki bilmiş ifade yerini alaylı bir sırıtışa bırakırken Kev'in yüzündeki değişiklik karşısında kahkahamı dudaklarımdan kaçırmamak için bastırdığım elimle Jungkook'un koluna sımsıkı tutundum.

"Ah dünyanın en şirin patronu! Mein führer!"

Yugyeom Kev'in şeklini değiştiren bıyıklarına ithafen seslendiğinde dudaklarımı tutunduğum Jungkook'un koluna bastırıp kahkahalarımı boğukça onun bedenine doğru saldım, Kev kaşlarını çattığında Yugyeom açıklığa kavuşturmak için öne atıldı. "Ş-şey kızma hemen Kev, böyle görünce aklıma aniden Hitler geldi de."

Jungkook kahkahalarımdan keyif aldığını belirtir gibi saçlarımın üstünü defalarca öptükten sonra ciddi bir yüze bürünüp önce Yugyeom'a sonra da Kev'e baktı. "Bence daha çok Charlie Chaplin bıyığı gibi olmuş diyebiliriz, bu tartışılır bir bakıma."

Yüzündeki ciddiyetin şaka amaçlı olduğunu sesindeki tondan bile anlarken bu sohbete dahil olmak için can atıyordum, Kev bizim market arabasına koyduğumuz şeyleri incelerken Jungkook'un kolundan çıkıp ona yaklaştım. "Hayır Kook, Chaplin vari olabilmesi için kafasında siyah klasik bir şapka olması gerekir, şapkasızken daha çok Yugyeom'un da belirttiği gibi Hitler'i andırıyor."

Jungkook baş ve işaret parmağını çenesinin altına sürterken bana göz kırptı. "Evet haklısın güzelim, şapka önemli tabi."

Yugyeom market arabasının içine atlayıp ince uzun bacaklarını dışarı sarkıtırken Kev'in suratı giderek pancar rengini alıyordu, sanırım çizgiyi azıcıkta olsa aşmıştık. "Çok sevgili çalışanlarım, izin gününüzü maaşınızı tehlikeye atacak şekilde patronunuzla dalga geçmeye harcamanız ne hoş, daha fazla tansiyonumla oynamanıza izin vermeden gidip kendime soğuk bir şeyler alacağım."

𝘽𝙚𝙨𝙩 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙 𝙊𝙧 𝙏𝙧𝙪𝙚 𝙇𝙤𝙫𝙚? ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin