-35-

48 8 0
                                    


-35-







Dört numaralı masaya siparişini bıraktıktan sonra teşekkürlerine karşı kısaca kafamı sallayıp arkama dönüp gözlerimle Kev'i aradım.

Saçlarını örmeye çalışan Tessa'nın tepesinde dikilmiş sürekli söylendiğini görünce Tessa'nın hala nasıl oluyor da yanından uzaklaşmadığına hayret ettim, örgüsünün ucuna bileğindeki lastik tokayı bağladıktan sonra Kev'i kalçasıyla hafif ittirip tepsiyi eline alıp onu çağıran masaya doğru ilerleyince kafedeki kalabalığın duyamayacağı bir kahkaha attım.

Duvara monte edilmiş küçük plazmanın yanında asılı olan saate baktığımda Kev'in yanına ilerleyip cam kenarındaki masada beni bekleyen Jungkook'a baktım, mola saatime yakın beni ziyarete gelmişti ama kafedeki yoğunluk bir türlü azalamadığından yanına gidememiştim, elimi arkaya atıp önlüğümün ipini çözmek için hazırlandım.

"Molaya çıkabilir miyim? Saatim çoktan geçti."

Kev kafenin kapısından içeriye giren çifte baktığında onun aksine ben bolca gülümseyerek bakıyordum onlara, Hoseok en güleç yüzlü ifadesiyle ilerleyip önümüzde durduğunda son kez arkasına dönüp onu kafeye bırakan Yugyeom'a el salladı, Yugyeom elini dudağına götürüp onun el sallayışına sıcak bir karşılık verdiğinde Jungkook'un yanına gitmek için daha çok sabırsızlandım.

Yugyeom kafeden çıktığı an kev Hoseok'un üstüne önlüğünü fırlattı. "Hoseok sanırım pişmesi iki saati de geçen bir yemek sipariş ettin ki bu kadar geç geliyorsun, mola saatini idareli kullanmalısın."

Kev'e çaktırmadan önlüğümü çözüp tezgahın üstüne koyduğumda gözüm yeniden Jungkook'a kaydı ve ağzını oynatarak 'Gel artık.' dedi, dirseklerini masaya yaslamış benden bakışlarını ayırmazken üzgün bir şekilde ona kaşlarımla yanımdaki Kev'i gösterdim, iki saniye kadar havada tuttuğu orta parmağıyla ona hareket çekince yanaklarımın içini ısırıp Hoseok'a döndüm.

"Ah şey sipariş ettiğim yemekle ilgisi yok kev, bilirsin sağlık açısından yemekleri mümkün olduğunca yavaş çiğnememiz gerektiği söylenir, hem zayıf olan insanlara bak, yavaş yavaş ve sindire sindire yedikleri için formlarını koruyabiliyorlar."

Elini Kev'in göbeğine götürüp yavaşça vurduğunda cesaretinden dolayı onu tebrik etmeyi aklıma not ettim. "Sen de deneyebilirsin aslında, hem ne kadar yavaş çiğnersen o kadar çok tadını alır ve keyfini çıkarırsın."

Kev onun eline menüyü tutuştururken alayla sırıttı. "Dikkat et de yediğin yemeğin keyfini çıkartacağım derken işten çıkarılmış olmayasın."

Hoseok dudağını büzerken elini kalbinin üstüne götürdü. "Sanırım tam isabet ettirdin... Ben gidip siparişleri alsam iyi olacak."

Kev söylendiğinde Hoseok daha yeni adım atmıştı ki durdu. "Yorulma sen, onu da ben yaparım." diye şakacı bir tavırla konuştuğunda Hoseok da onun gibi şakacı bir tavırla tebessüm edip elindeki menüyü onun ellerine tutuşturdu. "Ah çok düşüncelisin, benim de tuvaleti kullanmam gerekiyordu zaten."

Hoseok Kev'in arkasından bağırmasına rağmen tuvaletlere doğru koşturduğunda Kev'in siparişleri başıma yıkmaması için hemen geri geri gittim. "Ben de molaya çıkıyorum, sonra görüşürüz!"

En sonunda tezgahın arkasından çıkıp cam kenarındaki masaya koştuğumda Jungkook oturduğu sandalyeden kalkıp benim oturmam için karşısındaki sandalyeyi geriye doğru çekti, oturduğumda eğilip alnımı ıslak bir şekilde öptü ve saniyeler içinde karşımdaki yerini aldı, gecenin geç saatlerine kadar bir türlü bitiremediğimiz doğum günümü kutlama görüntüleri aklıma gelince yanaklarıma eş zamanlı olarak bir ısı çöktü.

𝘽𝙚𝙨𝙩 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙 𝙊𝙧 𝙏𝙧𝙪𝙚 𝙇𝙤𝙫𝙚? ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin