-17-

128 15 0
                                    

-17-







"Hapşu!"

Gözlerimi Jungkook'un üst üste hapşurmalarıyla birlikte araladığımda başımda hissettiğim hafif ağrıyla elimi şakağıma götürüp ovuşturdum, soğuk havaya rağmen az da olsa odadan içeriye vuran güneş sayesinde yanağım ısınmıştı, dirseklerim üstünde doğrulup kafamı arkaya doğru çevirdim ve oldukça bitkin görünen bir Jungkook ile karşı karşıya geldim.

Öksürürken destek alırmış gibi elini karnının üstüne koyduğunda iyi bir durumda olmadığını anlamıştım, eğer tahminlerimde yanılmıyorsam çok yüksek bir ihtimal ile kaldırımda oturmasından dolayı üşütmüş olabilirdi. "Ciğerlerimin üstüne sumo güreşçisi oturmuş gibi." diyerek sızlandığında kıkırdamama engel olamadan ona doğru eğildim.

Dudaklarımı alnına doğru değdirdiğimde gözlerini yumdu, çok fazla ateşi yoktu ama bu yine de ateşinin yükselmeyeceği anlamına gelmezdi tabi. "Ben demiştim demeyi sevmem ama... Cidden ben demiştim Jungkook, buz gibi havada buzdan bile daha soğuk olan kaldırımda oturursan olacağı budur."

Burnumun ucunu parmakları arasına kıstırıp yavaşça sıktı. "Nankörlük etme beyefendi, hasta olmamdan bile şikayetçi değilim şu an, çünkü sana değer."

Dediği şeyle ateşim bence onun ateşinin de üstüne çıkmıştı, belli ki o da yanaklarımdaki ısıdan dolayı kaynaklanan kızarıklığı fark etmiş olmalı ki çapkınca göz kırptı, keyfini zirveye ulaştırmamak için konuyu değiştirdim. "Yataktan çıkabilecek durumda mısın?"

Kafasını yastıktan biraz uzaklaştırınca canının acıdığını belirterek inledi ve kafasını yastığa geri koydu. "Sanırım hayır, bütün günümü yatakta geçireceğim şimdiden belli oldu."

Ondan bakışımı çekmeden pantolonumun ön cebindeki telefonumu çıkarıp saati kontrol ettim, işe çoktan geç kaldığımı da anlamış oldum böylelikle, hızlı aramalar kısmına girip Hoseok'u çaldırdım, telefonun kapalı olduğuna dair ses duyunca sinirle homurdanıp bu sefer Tessa'nın numarasını tuşladım, uzun çalışlar sonrası açmayacağını düşünüp telefonu kulağımdan uzaklaştırmıştım ki sesini duymamla telefonu tekrar kulağıma yaklaştırdım. "Tae! Siz iki manyak neredesiniz? Kev ateş püskürüyor resmen ve sizi idare edeceğim diye canım çıktı!"

Nasıl yani Hoseok'da mı gitmemişti?

"B-ben şey bugün gelemeyeceğim Tessa, bak cidden bir sonraki gün senin yerine de mesaiye kalırım ama lütfen bugün için idare edebilir misin, çok önemli bir işim olduğunu söylesen, lütfeeen~?"

Sonlara doğru sevecen görünmek umuduyla inceleştirdiğim sesimle ben bile kendimi tanıyamadım, Jungkook bu hallerimi gülümseyerek izlerken kafamı yorganın içine gömdüm. "Peki tamam ağlama hemen! Bugünlük siz iki iflah olmaz salağı da idare edeceğim ama sonradan bunun acısını çok pis çıkaracağımdan emin olabilirsiniz!"

Hoseok yüzünden bana da çemkirmesine karşılık yorganla kendimi boğasım geldi. "Hoseok'a olan hararetini benden çıkarmasana, kurunun yanında yaş niye yanıyor ya!?"

Aklımda oluşan yeni bir düşünceyle sinsi sinsi sırıttım "Hem belki günlerdir kendini göstermeyen Yugyeom en sonunda ortaya çıkmıştır ve geceleri hareketli geçtiğinden gelememiştir izin ver de bir kendine gelsin çocuk, öyle değil mi?"

Kendi dediğim şeye sanki çok komikmiş gibi bir oda dolusu kadar kahkaha attığımda telefonu suratıma kapadı, yorganın içi insanı mayıştıracak kadar bir sıcaklıkta olduğundan biraz daha kafamı gömmeye karar vermiştim ki yorgan hızla üstümden çekildiğinde dudaklarımı büzdüm. "Eğer düşündüğün gibi Hoseok ve Yugyeom'un geceleri hareketli geçtiyse bizim gecemiz niye hareketli geçmedi diye hayıflanırım bak haberin olsun."

𝘽𝙚𝙨𝙩 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙 𝙊𝙧 𝙏𝙧𝙪𝙚 𝙇𝙤𝙫𝙚? ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin