-22-

94 15 0
                                    

-22-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-22-







Büyük bir rahatlamayla evin ışıklarını açtığında bu sefer karanlıkta seçemediğim yüzünü tüm çıplaklığıyla görebilip ifadelerini okuyabilmiştim, kafede oturup konuşmuş olsak bile yine de kafamda tam oturtamadığım bir şeyler vardı.

Bunları ona nasıl açacağımı bilmiyordum, çünkü ne zaman ciddi bir şekilde konuşmaya başlasak sonuç hep bir öpüşmeyle ya da onun yatağında sonlanıyordu.

"Sandviç?"

"O olur." diye karşısında kasılarak kekeledim, bana gülümseyip mutfağa doğru ilerlediğinde boğuluyormuşum hissiyle birlikte yüzümü sıvazladım, ona güveniyordum ki bu zaten benim için bütün şeylerden daha önemliydi, sadece aklımda hala birleştiremediğim parçaların yerine oturmasını istiyordum.

Bu parçaları oturtmak için de koltuktan kalkıp onunla konuşmak için mutfağa ilerledim, telefonundan bir şarkı açmış mırıldanırken buzdolabından sandviç için kullanabileceği malzemeleri çıkarıyordu, dinlediği şarkı fazlasıyla tanıdık geliyordu, ekmek kutusunun yanına koyduğu telefonundan yükselen şarkı mutfağı doldururken bana dönüp mırıldanmaya devam etti.

"Her zaman seni bekliyor olacağım...
Sana ne kadar ihtiyacım olduğunu biliyorsun."

Etiketi sökülmüş ketcap şişesini elinde çevirip sallarken bana göz kırptı.

"Ama beni hiç görmedin bile gördün mü?...
Ve bu benim seni elde etmek için son şansım."

Şarkının bir anda kesilip telefonun çalmasıyla kimin aradığını görmek için ekmek kutusunun yanında duran telefonunu eline alıp baktı ve sinirle homurdandıktan sonra gelen çağrıyı yanıtlamadan telefonu cebine koydu, aklıma tek bir kişi gelirken sordum. "Mina mı?"

Buzdolabının kapağını açıp ketçabı yerine geri koyduktan sonra mayonez kavanozunu çıkarıp kapağını açtı, mayonezi sürmek için çekmeceden bir bıçak çıkarırken kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladığında beni onaylamış oldu, daha fazla içimde tutmak istememeye karar verince yanına ilerleyip bıçağı tuttuğu elinin üstüne elimi koyup durdurdum onu. "Sandviçi boş ver şimdi, konuşmamız gerek."

Yüzümdeki telaşı fark etmiş olmalı ki bıçağı mayonezi sürdüğü tahıllı ekmeğin üstüne bırakıp büyük bir ciddiyetle bana döndü. "S-seni dinliyorum" diyerek kollarını önünde birleştirdiğinde sesinin titremesiyle korktuğunu anladım, korkusunu geçirmek için aklından geçen şüpheleri atma umuduyla konuştum. "Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama eğer aklından geçirdiğin şeyleri doğru okuyabildiysem zannettiğin gibi korkulacak bir şey yok, ikimiz ile ilgili merak ettiğim bir şeyler var sadece o kadar, senden uzaklaşmayacağım."

Birleştirdiği kollarını birbirlerinden ayırıp ben konuşmaya başladığımdan beri tuttuğu nefesini en sonunda bıraktı. "İkimiz" diye keyifle mırıldandığında suratımda mani olamadığım bir sırıtış belirdi, elinden tutup mutfaktaki küçük beyaz daire masanın önündeki sandalyeye onu oturttuğumda ben de karşısındaki sandalyeye oturdum, konuşmam için sabırsızca beni beklediğini gözlerindeki ani büyüme ve küçülmeden bile anlarken sanki bir sempozyumda konuşma öncesi hazırlık yapıyormuş gibi üst üste öksürdüm.

𝘽𝙚𝙨𝙩 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙 𝙊𝙧 𝙏𝙧𝙪𝙚 𝙇𝙤𝙫𝙚? ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin