49. Bölüm

49 2 0
                                    

Selamun aleyküm cemaat
-----------------------------------------------------------

Ders çalışırım demiştim dimi... Abi hepiniz disiplin yemek için bugünü mü beklediniz lan. Ulan bir fen lisesinde nasıl bir günde 10 kişi disiplin yiyebilir

Saat 7'de kalktım erkenden gittim okula. Nöbetçi öğrenci masasına oturdum. Çıkardım ingilizce kağıdını başladım ezberlemeye.

Bi yarım saat sonra Azrail hocanın odasından horozlar ötmeye başladı. Tövbe Yarabbim.

Girdim hocanın odasına. Nöbetçi tasmasını taktım boynuma. Aldım sınıf defterlerini insanlar gelmeden dağıttım.

Bazı hocalar espri niyetine laf çarpıtıyorlar ulan cevap veremem otururum aşağı şimdi. Rezil olmayalım diye kimse yokken dağıttım.

1. ders zili çaldığı gibi başladı bizim mesai.

Fadime hoca: İmam'ım gel kızım

Ulan bu kadını seviyorum he. Gittim yanına. 5 isim yazılı bi kağıt verdi. Ulan bunlar bizim alt dönemler.

Fadime: Git bunları çağır kızım. Bugün seni biraz yorucaz.

İmamnur: Yok hocam estağfurullah

Gittim çağırdım tabi ne yapayım. Çağırdıktan sonra geri yerime oturdum ve İngilizce metni ezberlemeye çalıştım. Ta ki aynı isimleri Fadime hoca tekrar çağırtana kadar.

Yani abi anlamıyorum ne değişiyor iki dakikada da tekrar çağırılıyorlar.

Velhasıl kelam arkadaşlar eğer sevdiğim ve zaten bildiğim bir metin olmasaydı sıçmak...

Zil çaldı ve sınıflara gittik. Adım kadar eminim ki lanet bişe geçecek.

Ya ulan size de hayat çok sıkıcılaşmış gelmiyor mu? Sanki çok iğrenç bir şey olacak da hayatım mahvolacak şimdi de otur aşağı kendine bak der gibi.

Sınav yine sessiz sakin oldu ve bitti. Allah'tan Talha hoca hazırlamıştı sınavı da sınavda çıkacak birkaç soru elimize geçmişti.

Haksızlık anasını satayım. Onların öğrencileri tüm soruları bilirken biz niye bir iki tanesini biliyoruz.

Nerede adalet hocam nerede fen lisesi ayrıcalığı?

Herneyse diyelim ve son sınava girelim dimi yani?

Gittim nöbetçi öğrenci masasına oturdum. Abi hakkaten güzel lan bu lisede okumak. Ne kadar şey olsa alışmışsın seviyosun. Daha ne olsun

O sırada canım kocacım yanıma gelip oturdu. Pardon yayıldı!

Cankır: Naber güzelim?

İmamnur: Senin kadar iyi olamaz be yavrum. Bize senin gibi ingilizce sınav sorularını falan vermiyorlar.

Cankır güldü. E ben de gülim bana da versinler cevapları. Yanağımdan makas aldı.

Cankır: Bebeğim biz hani 12. sınıfız ya sınav senemiz ya hani sınavda da ingilizce çıkmıyor malum. Seneye size de verirler.

İmamnur: E bi zahmet be

O sırada zil çaldı. Cankır uzaktan öpücük atıp tüydü.

Evet ve sıkıcı bir gün başladı. Ta ki sınavdan önceki derse kadar. Yani abi anlamıyorum neden bu disiplindir duyurudur hep sınavlardan önce.

Mikail hoca odasına çağırınca gittim odasına. Yanında birkaç adam da vardı.

Mikail hoca: İmamnur sence geometri sınavını kelebek yapacağımızı duyuralım mı yoksa gerek yok mu?

Yani sınavdan önce tüm okulu dolaşıp da sınav kelebek olacak niye demek istiyim hocam.

İmamnur: Hocam bence gerek yok sadece kelebek olmayanları duyurmak  yeterli. Zaten bilirler

Mikail hoca: Sen kelebek olacağını biliyor muydun?

İmamnur: Evet hocam

Mikail hoca: Tamam o zaman

Yarabbi şükür

Gidip ders çalışayım derken çalışamadığımı anladım. Yapamıyorum ki lan soruları. Aha sıçtık

O sırada Tahsin hoca babamın zili çaldı. Gittim hocanın kapısını tıkladım girdim içeri. E iş ile özel hayat ayrı olmalı dimi yani

İmamnur: Hocam

Tahsin hoca baba: Hah İmamnur nasılsın kızım?

İmamnur: İyiyim hocam siz?

Tahsin hoca baba: Şu belgeleri karşıdaki memurlara kaşelettir bakiyim kızım

Ya müdür baba ya. Anlamıyorum niye bu hocalar siz nasılsınız diye sorunca cevap vermiyor?

Belgeleri alıp kaşelettirdim. Geri getirdim bıraktım masaya.

Tahsin hoca baba: Sağol kızım

Başımı sallayıp gittim oturdum yerime. A aa ne hikmet zil çalmış. Bu iğrenç gün...

-----------------------------------------------------------

Azgın İmamnur Ve Cankır Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin