9. BÖLÜM: KULÜBE
( İyi günler, iyi okumalar! )
————
FLORENCE HOPKINS EN BÜYÜK APTALLIĞI HAGRID'İ GÖRDÜĞÜ ZAMAN gülümseyerek yapmıştı. Aklından ne geçirdiğini bile bilmiyordu, gördüğü tanıdık herhangi bir sima ya da ışık kendini güvende hissettirmiş olmalıydı. Bu da doğal olarak ayaklarının aksi yönde koşarak kaçmamasına yol açmıştı.
Koşmalıydı, çoktan buradan yok olmuş olmalıydı ve sorun şuydu ki mantıklı kararlar almak ya da düşünmek o an için vücudunun karşılayamayacağı bir lükstü.
"Ormana sapamazsın, özellikle bu saatlerde. Çok tekinsiz, ne çıkacağı asla belli olmaz."
Henüz Hagrid ile ilk tanışıklığını yaşamamış olması gerekiyordu ve Florence onun kulübesine girmişti.
"At-adamlar gibi mi?"
Elindeki beyaz çaydanlık neredeyse düşüp parçalara ayıracaktı, çok yazık olurdu. Neyse ki Hagrid'in korku dolu gözleri ona çevrildi ancak çaydanlıktan sadece iki damla çay taştı. "At-adamlara mı rastladın?"
Merlin'in donu, gerçekten ağzından kaçırmıştı. Kızın sanki beynindeki tekerlere bir şey olmuştu da dönmüyorlardı.
Gözlerini kırpıştırdı, "Bu sene derste görüyorum, buralarda yaşadıklarını duymuştum." diyerek elinden geldiğince toparlamaya çalıştı. Sözlerine samimiyet eklemek için dudakları iki yana kıvrıldı. "İlginç yaratıklar."
Evet, Florence neredeyse bir tanesi tarafından katlediliyordu. Ayrıca öldürülüşünü izlemiş, her detay tam önünde gerçekleşmişti.
Bu da zaman çizelgesinin başının belada olduğunu anlamak için yeterliydi. Hayatına devam etmesi gereken bir yaşam onun yüzünden son bulmuş, o zehir yeşili ışık zihnindeki zincirlerden bir gün kurtulsa bile evren hatasını görmezden gelmeyecekti.
Evren asla unutmazdı, her hareketin bir karşılığı vardı.
Kural 3: Bir Döndürücü ile cadı ve büyücülerin hayati (ölüm kalım, doğum vb.) olaylarına karışmak kabul edilemezdir, çok tehlikelidir ve kesinlikle yasaklanmıştır.
Sabit tuttuğu sırıtış kalbine çöken huzursuzlukla iki saniyeliğine titredi, yakalanmayacak kadar hızla toparlandı.
Hala hazmedemiyordu, sakin gözüküyor olabilir lakin anılar arkaplanda çalışıyordu.
Küçük yalanını yutmuş gibi gözüken Hagrid çaydanlığını kızın önündeki devasa fincana eğdi, "Son zamanlarda at-adamlar da bir tuhaf davranıyor, ağızlarından çıkan tek şey yok yıldızlar şöyle yok yıldızlar böyle." dedi çayın doluş sesini yüksek homurdanmasıyla bastırırken. "Neymiş gezegenler devamlı oynuyormuş, falları falan değişiyormuş. Uyduruk işleri işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Döndürücü || Regulus Black
Fanfiction❝ BU HER ŞEYİ DÜZELTEBİLİR! ❞ ❝ SEN BENİ Mİ TAKİP EDİYORSUN? ❞ Florence Hopkins, Zaman Döndürücüler'in mucidi olan Hopkins ailesinin son varisiydi. Ayrıca nesilden nesile aktarılan tarihin ilk ve en güçlü Zaman Döndürücüsü'nün mirasçısıydı. Y...