22 | quidditch maçı

441 55 196
                                    

22

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

22. BÖLÜM: QUIDDITCH MAÇI

( İyi okumalar! )

————




TANRI ONA ACIMIŞTI VE KAFASINA GÜMÜŞTEN BİR TEPSİ ziyafet fırlatmıştı.

Seri adımları duraksadı çünkü una, çikolataya bulanmış ve bir tutam kremaya karışmış tatlılar burnuna doluvermişti. Tarçın kokusu her yerdeydi ya da hiçbir yerdeydi, acımasız bir halüsinasyon ürünü de olabilirdi.

Florence'ın hafızası hiç olmadığı kadar boştu ancak onunki değildi.

Gözleri kokunun peşini takip ettiğinde fark etti, ilgiyle bakan gözler somurtkanlıkla kirlendi. Yemekleri görmezden geldi, "Nerelerdeydin Regulus?" diye sorduğunda oturan oğlana bakıyordu. "Odadasın sanmıştım, diğer Regulus girdiğinde..." Derin bir nefes aldı ama sinirini sıktığı göz kapaklarında tuttu. "Tanrım, neden beni korkutup duruyorsun ki?"

Oğlan başlı başına bir güven testiydi.

Önceki gün en sevdiği fındıklı çikolatayla çıkagelen Regulus belli ki geçmişi hatırlıyordu ancak ondan hiç bahsetmiyordu. Hiç kimse hiçbir şeyden asla konuşmuyordu ve herkes aynı anda Florence'dan durumu çözmesini bekliyordu.

Yılanlara güvenemezsin, demişti bir akşam yemeğinde büyükbabası. Akıllı davranmalısın, Florence, belki de zamandan feragat etmelisin ancak hayatta kalmalısın. Hopkins mirası senin ellerinde.

Dumbledore ile son konuşmasına bakıldığında büyükbabası da tamamiyle dürüst davranmamıştı.

Kruvasanı kaptı, alevli duygularını bir yudum suyla yatıştırdı. Hogwarts'ın hemen dışındaki taş merdiven korkuluğunun üstüne oturuyor, yerden birkaç metre yüksekte sarkan ayakları yerçekiminin etkisiyle karıncalanıyordu. Oğlanın uzattığı dolu sandviçi reddetmemişti.

Lanet olsun, bu kadar bıkkınlıkla ölecekmiş gibi hissediyordu.

"Diğer ben ile mi karşılaştın?" dediğinde Slytherinli'ye cevap vermek için yaptığı tek şey kafasıyla onaylamak oldu fakat yanından birkaç tane kurabiye çıkartıverdiğinde sormadan edemedi, "Mutfaktan mı aldın?" diye kaşlarını çattı meraklı kız.

"Evet, zor olmadı. Ev cinlerinin ruhu bile duymadı."

"Kolun nasıl?"

"Aynı."

"Kötü." Sandviçten büyük bir ısırık aldı, domatesin dudağına bulaşan kısmını sildi. Ekmek kırıntılarını aşağı süpürmüştü. "Geçmişten nefret ediyorum."

Normalde sandviç bile sevmezdi ancak iki ekmek arasındaki sebzeler gözüne tam bir dakika içerisinde yok olacak kadar cazip görünmüştü, doğru düzgün bir yemeğin tadına uzun zamandır ilk defa doyan ağzına unlu bir çikolatalı kurabiye fırlatmıştı. Birkaç kraker, tarçınlı çörekten geriye hiçbir iz kalmadı.

Zaman Döndürücü || Regulus BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin