16 | şakalar ve gerçekler

580 67 269
                                    

16

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16. BÖLÜM: ŞAKALAR VE GERÇEKLER

( Zaman çok hızlı geçti gibi geldi ne ara perşembe oldu asla anlayamadım. Oy ve yorum yaparsanız mutlu olurum! )

————


REDDEDERSE ONA İNANACAKTI, ŞAKA OLDUĞUNU SÖYLERSE KORKUNÇ BİR BAKIŞ atıp tartışmaya devam edecekti. Florence, Zaman Döndürücü'yle yolculuk yaptıklarından beri ilk kez bu kadar çaresiz hissediyordu. Hiçbir cevap vermese bile yüksek ihtimalle kendi istediğine inanırdı.

"Hayır." Açık kalan ağzıyla uzun bir duraksama oldu, yine de kafasını iki yana sallamayı başarabildi. Yalan yanlış duymayı umduğu her şeyi reddetti. "Şakasını yapma, komik değil."

O bir Ölüm Yiyen miydi? Biraz bile ciddiye alınacak gibi değildi.

Regulus yutkundu, gözlerini o umutlu yeşillerde cüretkarca tutan tavrıyla sanki birazdan kuracağı cümleyi eğer ona doğrudan bakmazsa yapamayacaktı. "Gerçek bu."

Bu şaka gereğinden fazla uzuyordu.

Bu bir kabustu.

Bu bir kabus olmalıydı aksi taktirde ne yapacağını bilemezdi.

Başı dönüyordu, bütün bir dünya onu izliyormuş gibi hissediyordu. Yaprakların hışırtısı gürültülü olabilir ancak asla onun pek motive sözlerini bastıramayacaktı, "Blöf yapıyorsun," demişti gözlerini kırpıştırırken, gerilemişti. "Beni nasıl tür bahanene inandırmaya çalıştığını bilmiyorum ama-"

Kalbi parmaklarının arasına gömülüydü fakat birazdan kayıp gidecekti. Sonrasında binbir parçaya ayrılacak, cam kırıkları parmak uçlarındaki sinirlere batacaktı. Kırılma sesini sadece o duyacaktı.

Şakasını yuttuğu için neredeyse kendine kızacaktı, Florence ona neden inanıp neden inanmaması lazımdı ondan dahi emin değildi. İçindeki bir his bütün hepsinin doğru olduğunu biliyordu fakat diğerleri sonsuza kadar inkar edecekti, asıl gerçek ne olursa olsun.

Ölüm Yiyenler kolaylıkla ağza alınabilecek bir topluluk değildi. Düşüncenin aklına gelmesi bile beyninde hoşnutsuz bir hava yaratıyordu.

Regulus Black kesinlikle bir Ölüm Yiyen olamazdı.

"Blöf değil." dedi Slytherinli oğlan boğuk çıkan sesinin altında dizginlerini sıkıcı tuttuğu soğukkanlılıkla. Korkuyorsa bile sadece mimikleri gerilmişti, inatçılığı hala kafa karıştırıyordu.

Florence'ın aksini ispatlama dürtüsü kor gibi yanıyordu. Emin olmanın tek bir yolu vardı.

Sarışın genç kızın ayakları o anda başlarına buyruk bir şekil, ne yapması gerektiğini bilir bir kararlılıkla yanına ulaştı. Her şeyi çözüme neyin kavuşturacağına dair fikri vardı ki rastgele bir tane seçti. Titrek parmakları çocuğun kaskatı kesilmiş bileğine aniden yapışıverdi. Oğlan dokunuşuyla sıçradı.

Zaman Döndürücü || Regulus BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin