Araf

89 7 0
                                    

" Uyan Rana uyan güzelim sadece bir kabus görüyorsun".Kimin sesi olduğunu biliyorum fakat göz kapakları mı usul usul açmak için direniyorum. Fakat bunu yapmaya yetecek ne gücüm var nede halim .

" Ateşi var , boncuk boncuk terliyor , böyle devam ederse cerahat tüm vücuduna yayılacak birşeyler yapmamız lazım Kahire ye kadar dayanamaz ,tez vakit iyi bir şifacı gerek."

Göktuğ Rana'nin iyi olmadığını biliyordu . Sürekli Alazı, Ateş ve anne baba diye sayıklamalarını ,acısından imlemelini duymak ızdırap verici hale gelmişti.

" Biliyorum Kutay , lakin bir şifacı bile bulamadık bu lanet topraklarda,sanki özellikle birileri buna engel oluyor .Tüm şifacıların bir anda ortadan kaybolmak arı hayra alamet değil. Berkuk Beyime haber saldım lakin onunda vaktinde gelememesin den korkarım."

Alaban "Tasalanmayın Rana Hatun güçlüdür.Tez vakitte ayaklanacak Allah'ın izniyle .Daha bizimle ne cenklere katılacak düşmanlarına kök söktürecek evel Allah.Yeterki biz dirayetli olalım,ona güç verelim."

Her bir yiğit bu sözleri onaylar gibi baş salladı.Rana onların da gönlüne taht kurmuş, varlığını kabul ettirmiş yürekli hatun idi, Alplerin gözünde.

"Alaz yardım et ,ne olur kendine gel artık beni götürüyorlar hastaneden Ivan burada beni bu hâlde sağ bırakmaz ."

"Hatunun Ivan diye sayıkladığı kim ," Kutay sorusunun cevabını almak için Göktuğa döndü . Fakat onunda bilmediğini mimiklerinden anlayabiliyordu.

Kutay ın yanında yer alan Alpler den biri öne çıkarak "Beyim benim bildiğim bir şaman vardır .Ellerinden şifa bulmayan yok o kadar mahirdir ki adını duyan gelir her diyardan . Ben derim ki , tâbi sizde uygun görür ,İster iseniz onun yanına götürelim hatunu."

Kutay bu Alp in tavırlarına son zamanlarda anlam veremiyor,her yaptığı gözüne çarpıyor,onu rahatsız etmeye başlamış tı .

"Neden hatunu götürelim şamanı buraya getirelim o vakit Sancak".

" Dediğim gibi uzak diyarlardan bile gelenler vardır yanına .Kimsenin ayağına gitmez bir mağarası vardır oradan dışarı yıllar dır adım atmaz .Gün yüzüne karşı bir rahatsızlığı var,o yüzden çık az ininden".diyerek kıvrak zekası ile Alplerin gözünü boyadı Sancak.lakin onun bu yalanına ne Göktuğ nede Kutay pek inanmadı.Kutay şüphe duyuyor Göktuğ ise bu adamda kendini rahatsız eden birşeyler sezinliyordu.

Derin bir nefes aldı." Madem başka çare yok o vakit gidelim şu mağaraya'.

Göktuğ su diye inleyip duran Rana'nin kurumuş dudakları nı sürekli ıslatıp , susuzluğunu gidermek için arada avuçları ile su veriyordu.Artık onu bile içemeyecek duruma gelmiş yanaklarından olduğu gibi dışarı sızıyor du. Bu durum Rana'nin daha fazla içini kavuruyor , daha fazla su diye sayıklamasına neden oluyordu.

Göktuğ sevdiğinin bu haline daha fazla dayanamayıp ağzına aldığı suyu Rana'nin dudakları arasına yavaş yavaş verdi .Bu durumu gören Alpler başlarına diğer yöne çevirmek zorunda kaldılar .İçlerinden bazıları bunun zaruri bir durum olduğunu düşünse de bir kısmı ise yüzünü buruşturup nikahsız olmalarından ötürü iyi karşılanıyordu.

Hatta içlerinden biri dayanamayıp söylenmeye başladı.
" Tövbe Estağfurullah bu nasıl bir densizlik tir böyle "

Kutay " Ne saçmalarsın sen" diye öfke ile gürledi."Görmez misin hatunun ahvalini".
" İyi de beyim nikahsız bir hatuna bu denli yaklaşmak doğru iş midir şimdi .Bir Beye yakışır mı ?

Kötü Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin