MERHABALAR;) LÜTFEN OY KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN;)
***
Yataktan zor bela kalkarak üstümü giyinmeye başladım. Annem sağ olsun bana sormadan benim hakkımda plan yapmaya bayıldığı için bugün konağa gidecektim. Geç de olsa sonunda o kadının adını öğrenebilmiştim. Halide Koroğlu. Koroğlu konağının hanımıdır kendisi, kocasının ve oğlullarının zayıf noktası da denebilir.
Annemin söylediğine göre beni konağa çağıran Halide hanımmış. Benimle ne yapmak istediğini anlamasam da sırf merakımdan konağa gitmeyi kabul ettim. Konuşma esnasında da hastanede olanları sorabilirdim böylece.
Altıma kot bir Jean giyip, üstüme de abimlerden arakladığım siyah bol sweati giydim. Aynanın karşısına geçerek saçımı düzeltmekle uğraştım bir süre. Dalgalı ve kısa olmasından dolayı şekil veremiyordum ama cadı gibi gözükmemek için çabalıyordum. Civciv sarısı montum ve beyaz ayakkabılarla yılın uyumsuz ödülünü alacak potansiyeline sahip kombinimle kendimi dışarı attım.
Hava o kadar soğuktuki burnum ve yanaklarım nerdeyse kıpkırmızı olmuştu. Kapşonumu kafama geçirip ellerimi cebime koydum ve hızlı adımlarla konağa doğru yol aldım. Geçenki iri yarı abiler yine kapıda bekliyorlardı. Bir an için onlara üzülecektim ama O ifadesiz bakışları beni vazgeçirdi.
"Merhaba, geçebilir miyim?" Tam kapıya doğru adım atacakken esmer olan beni ittirdi. Tamam sert ittirmemişti ama cüsse farkından dolayı sendeleyip yere kapaklandım. Sinirden gözlerim dolmuştu sanki ben hayrandım buraya gelmeye. "Öküz müsünüz be siz. Görende konağı tankla bastım sanar. Pis insanlar elimi ne hale getirdiniz of ya."
Gözlerimden yaşlar süzülürken soyulan elime baktım. Ortada hiçbir şey yokken boş yere hırpalanmıştım resmen. Ortamdaki tek ses benim iç çekmelerim ve nefret dolu mırıldanmalarımken buna son veren şey kalın ve sert bir ses olmuştu.
"Noluyor lan burada?" Yaşlı gözlerle birlikte sesin sahibine baktım. Simsiyah saçları, beyaz teni ve heybetli vücuduyla çok karizmatik duruyordu. Kalbim birden hızlanmaya başladı. Üç kişi durmuş bizden tarafa soğuk bakışlar atan adama bakıyorduk. Adamın bana doğru gelmesi ile korktum ve hemen ayaklandım. Harika diğer ikisi yetmiyormuş gibi bir izbandut daha dikilmişti başıma. Üstelik bu diğerlerinden de kocamandı. Hayır görende canlı bombayla konağı bastım sanacak.
Adam bana soran gözlerle bakınca daha çok korktum ve gözyaşlarım çeşme gibi akmaya başladı. Normalde bu kadar ağlamazdım ama üç tane çam yarması üstüme gelince korktum. "Ben sadece içeri girmek istemiştim. Halide hanım beni çağırdı, cidden kötü bir şey yapmadım." Ağlayarak konuşmak sinirimi bozmuştu. Sonradan gelen çam yarması adama baktığımda yüzü öfkeliydi. Üçüne de son bir bakış atıp gidecekken çam yarması kolumdan tuttu. O an korkarak istemsizce geriledim ama o bunu aldırmadan konağın kapısını açıp benimle birlikte içeriye girdi.
"Bırak beni gerçekten kötü bir şey yapmadım." Korkuyordum bu elimde olan bir şey değildi. Adam bir anda bana dönerek gözlerime baktı. Yaşlı kirpiklerim ile ona bakmaya başladım belki insafa gelir diye. "Sana bir şey yapmayacağım ufaklık zorluk çıkartma."
"O zaman bırak beni niye hâlâ tutmaya devam ediyorsun?" Sanki daha yeni farkına varıyormuş gibi afalladı ve elini kolumdan çekti. Tuttuğu yer resmen yanıyordu, bırakmasını ben söylemiş olsam bile boşluk hissi beni sinir etti. "Annem mutfaktadır git hadi." Söyledikleri ile birlikte şoka girdim resmen annem mi demişti o. Resmen deminden beri önünde ağladığım adam Halide hanımın oğullarından biriydi. "Teşekkür ederim." Şaşkınlığımı bir kenara bırakarak gülümsedim ve mutfağa doğru koşturdum.
*
*
*
Mutfağa girdiğimde Halide hanım annemle konuşuyordu. Benim geldiğimi fark ettiklerinde konuşmalarına son verdiler. "Hoş geldin Yusuf yavrum. Gözümüz yollarda kaldı resmen neden bu kadar uzun sürdü gelmen?" Çatallaşmış sesim ile Halide hanıma cevap verdim. "Şey korumalar beni içeri almadı da o yüzden biraz geçiktim." Dediklerim ile yüzü birden soğuklaştı. "Ne demek izin vermediler. Onlara benim seni çağırdığımı söylemeliydin." Bu bakışlar çam yarması herifle aynı bakışlardı. "Söyledim ama zaten oğlunuz gelip içeriye girmemde yardımcı oldu."
Yüz ifadesi bir anda değişti ve gülmeye başladı. "Ah Mirzan çok naziktir. Dışarıdan pek öyle gözükmez ama." Yanıma gelip bana sarıldı ve anneme döndü. "Ayşe kahve yap da hep beraber bir keyif yapalım değil mi. Hadi Yusufcum biz önden gidelim." Halide hanım önden giderken ben anneme döndüm. "Git oğlum ben kahveleri yapıp geleceğim. Halide hanımın yanında istediğin gibi davranabilirsin." Şaşkınlık içinde mutfaktan çıktım annem ilk defa istediğin gibi davranabilirsin demişti. Pekala bu oldukça tuhaftı. Hem de çok tuhaf.
Ben kahvemi yudumlarken annem ve Halide hanım gülerek sohbet ediyordu. Ne ara muhabbetin öznesi ben oldum onu anlamadım ama Halide hanım sanki gelin seçermiş gibi her şeyimi sorup duruyordu. "Anlat bakalım Yusuf okul nasıl var mı yaramazlık?"
"Okul şu anlık iyi gidiyor bir değişiklik yok."
Halide hanım biraz yanıma sokuldu ve beni şoka sokan o sözleri dile getirdi. "Annen bana durumunu söyledi Yusuf. Yani hamile kalabildiğini biliyorum. Yanlış anlama bence bu çok güzel bir şey, neticede Allah'ın hikmetinden sual olunmaz. Sevdiğin birisi var mı bakalım?"
Annem benim durumumu başkasına mı söylemişti yani. Bu çok saçma çünkü annem bunu saklar ve öğrenilmesinden korkardı. Anneme baktığımda yüzünde bir tebessümle bizi izliyordu. "Y-yok efendim. Sevdiğim birisi yok."
Halide hanım tatmin olmuşcasına sırttı. "Olur olur bir gün elbet olur. Değil mi Ayşe?" Annem boş kahve bardakları tepsiye koyarken "İnşallah hanımım inşallah." dedi. Ben şok içinde bir anneme birde Halide hanıma bakıyordum.
Uzun bir sohbetin ardından eve gitmek için izin istedim. Bugün olanlar çok karmaşıktı ve benim biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Ben konaktan çıkarken Mirzan ağa o iki kormayı azarlıyordu. İstemsizce uzun süre oraya baktığımı fark ettim kafamı sallayarak eve doğru adımladım.
*
Eve geldiğimden beri Mirzan ağanın görüntüsü ve sesi zihnimden bir an olsun çıkmıyordu. Daha önce birine duygusal bir çekim duymamıştım. Ama şimdi böyle olması bana saçma geliyordu. Adamı daha 1 kez görmüştüm, doğru dürüst tanımıyordum bile onu. Zaten zorlu bir hayatım vardı bir de beni hiçbir zaman sevmeyecek olan bir adama platonik olamazdım.
Şu an asıl önemli olan şey annemin beni bir başkasına anlatmasıydı. Ve bu kişi patronuydu. İki gündür o kadar saçma şeyler yaşadım ki üstelik hâlâ Halide hanıma hastane konusunu açamamıştım. Bunu şimdilik rafa kaldırmalıydım sanırım.
Akşam annem geldiğinde sofrada bir şey konuşmadık. Bu konuyu sofrada açmak istememiştim. Annem mutfakta bulaşık yıkarken sessizce yanına gittim. "Anne neler oluyor. Neden Halide hanıma benim hakkımda bilgi verdin. Ve neden bu kadın sürekli etrafımda." Sesim biraz yüksek çıkmıştı, oldukça sinirliydim şu an. "Bak Yusuf beni delirtme zaten işim başımdan aşkın. Zamanı geldiğinde her şeyi anlarsın. Şimdi git hadi Allah aşkına." Annemin sözleriyle dahada öfkelenerek odama çıktım. Cidden kafayı yiyeceğim hiçbir şey öğrenemeyecektim sanırım.
***UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. LÜTFEN HAYALET OKUYUCU OLMAYIN;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİ
Teen FictionYusuf, Mardin'de yaşan interseksüel bir birey olmanın zorluğuyla uğraşırken, hiç beklemediği bir olayla karşılaşır. Normal geçtiğini düşündüğü doktor randevusunda, bölgedeki en meşhur ağanın oğlundan hamile kalır.