MERHABALAR:;))
KISA BİR BÖLÜM OLDU. AMA BÖLÜMSÜZ KALIN İSTEMEDİM.
KEYİFLİ OKUMALAR:;))
***
Omzunda uyuduğum bedenin sarsılmasıyla araladım gözlerimi. Tüm gece ayakta kaldığımız için çok yorulmuştum ve en son Mirzan'ın omzunda uyuya kalmıştım.
"Yusuf, iyi misin? Çok yoruldun eve gitmelisin." Mirzan'ın yorgun sesiyle kafamı omzundan ayırarak bakışlarımızı birleştirdim.
Edip babanın kalp krizi geçirmesi en çok da onu etkilemişti. Babasıyla arasındaki bağ abilerine ve kardeşlerine kıyasla daha çok kuvvetliydi. Bu yüzden hastaneye geldiğimizden beri ne kadar dil döksem bile Mirzan bir türlü kendine gelemiyordu.
"İyiyim ben, endişelenme. Bu durumda eve gidersem daha kötü olurum." Destek olmak amaçlı elini tutarak burukça gülümsedim. O da aynı şekilde gülümsediğinde gözlerindeki minneti tekrardan fark ettim. Burda olduğum için bana karşı derin bir minnet duyduğunu sürekli hissettirmişti. Ben de bu süre zarfında elimden geldiğince ona destek olmaya çalışıyordum.
"Teşekkür ederim. Sen olmasan nasıl ayakta dururdum bilmiyorum." Uzanıp anlıma kokulu bir öpücük bıraktı. Burukça gülümseyerek başımı tekrardan omzuna yasladım.
Her ne kadar ona belli etmemeye çalışsamda çok yorulmuştum. Mirzan'ı ilk defa bu kadar yıkılmış görmek beni de yıpratmıştı. Ayrıca Halide ananın içli içli ağlamaları da hiç iyi hissettirmemiş ve deli gibi empati yaparak tüm gece ona üzülmüştüm.
"Geçmiş olsun, Edip bey uyandı. Şu an biraz dinlenmesi gerek. Ama merak etmeyin sonradan yanına girebilirsiniz."
Gözlerimin tekrardan kapanmasına yakın doktorun söyledikleri ile hemen yerimde doğruldum. Nihayet tüm konak ahalisi uzun bir sürenin ardından müşahede odasının önünde rahat bir nefes alabildi.
Halide ana herkesten önce davranarak doktorun önüne geçip konuşmaya başladı. "Peki ne zaman alırsınız normal odaya. Ben hemen girebilirim demi?"
Doktor onun yorgun suratını kısaca süzüp "Merak etmeyin birazdan normal odaya alacağız. Sizin görebilmeniz içinse hastanın iyice kendine gelmesi lazım. Ancak birkaç saate girebilirsiniz yanına." diye destek amaçlı konuştu.
Halide ananın uzun zaman sonra ilk defa gülümsediğini gördüm. Bu benim de içimi rahatlattı. Sanırım ne yaparsa yapsın kimse sevdiği bir insanın acısıyla sınanmamalıydı.
Bir süre daha bekledikten sonra hemşirelerin yardımı ile sedyeyle odadan çıkan Edip baba, normal odaya alınırken biz de peşinden ilerlemiştik.
Mirzan, odaya alınan yorgun adamın ardından bir kez olsun ayrılmamıştı. Babasını ilk defa bu kadar savunmasız ve güçsüz görüyor olmalıydı.
Daha fazla dayanamayıp kolundan tutarak yanıma çektim onu. Daha doğrusu çekmeye çalıştım. Yerinden bir santim kımıldatamamıştım resmen.
"Mirzan, gel hadi. Biraz daha dayan. İyiymiş, göstereceklermiş zaten."
Yalvarır bir ses tonuyla konuşmam onu biraz olsun kendine getirdi. Başını sallayarak iki kişilik oturma kısmına doğru ilerledi.
"Ona bir şey olur diye ödüm kopuyor Yusuf. Koskoca adamım ama arkamdaki dağın yıkılmasına öylece göz yumamam."
Sözleri acı doluydu. Babasına bu kadar düşkün olması garip hissettirmişti. Benim daha önce tatmadığım bir duyguydu çünkü.
Ellerimizi birbirine kenetleyerek konuştum. "Merak etme. Edip babam iyi olucak. Hem dağ gibi adam hemen çöker mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİ
JugendliteraturYusuf, Mardin'de yaşan interseksüel bir birey olmanın zorluğuyla uğraşırken, hiç beklemediği bir olayla karşılaşır. Normal geçtiğini düşündüğü doktor randevusunda, bölgedeki en meşhur ağanın oğlundan hamile kalır.