Bölüm 23

3.7K 247 18
                                    

MERHABALAR:;) ÖNCELİKLE, NE DESENİZ HAKLISINIZ DEMEK İSTİYORUM. SONRASINDA DA ÖZÜR DİLİYORUM. AYRICA BU BÖLÜM PEK DE İÇİME SİNMEDİ. AMA SİZİ DAHA FAZLA BEKLETMEK İSTEMEDİĞİM İÇİN YAYINLADIM.

KEYİFLİ OKUMALAR:;))

***

Elimi sıkıca tutan sevgilime döndüğümde yüzündeki katı ifade beni olduğumdan daha çok tedirgin etmişti. Konağın kapısı aralandığında elimi biraz daha sıkmıştı. Neden bu kadar gergin olduğuna bir türlü anlam veremiyordum. Çünkü burada gergin olması gereken tek kişi bendim.

Birazdan sevgilimin akrabalarıyla tanışacak olmanın verdiği bir gerginlik vardı üstümde. İstemede bazı yakın akrabalarıyla ayaküstü bir muhabbetimiz olmuştu, onun haricinde çoğunu tanımıyordum. Bugün özellikle benimle tanışmak için toplanmışlardı. O yüzden de Halide Hanım'ın sıklaşan ısrarlarına boyun eğmek zorunda kaldım.

"Mirzan, sakin olur musun? Burada gergin olması gerek kişi benim. Sen ise beni strese sokmaktan başka hiçbir şey yapmıyorsun."

"Kusura bakma güzelim. Ama elimde değil, sakin olamıyorum. Kesin bazıları şaçma sapan bir şeyler zırvalayacak bizim hakkımızda. Ben de dayanamayınca olay büyüyecek. Bana kalsa gereksiz münakaşaya hiç gerek yok, ama sizin tarafa ayıp olmaması için adet yerini bulsun istiyorum."

Elini belime koyarak avluya doğru ilerlememi sağladı. Bu sırada da hâlâ konuşmaya devam ediyordu. "Kimsenin dediğini umursama yavrum. Zaten biz gelmeden önce annem herkese güzel bir ayar çekmiştir. Bu yüzden sen sadece keyfine bak." Bunları söylerken bana değilde kendine söylermiş gibi bir havası vardı.

Onun bu haline kıkırdayarak etrafta göz gezdirdim. Herkes üst kattaki büyük salonda olmalıydı. Avluda sadece küçük çocuklar vardı. Kendi hallerinde koşturan çocuklar bizi görünce heyecanlanıp üzerimize gelmeye başladılar.

İçlerinden esmer tenli, kara gözlü bir çocuk koşturarak Mirzan'ın kollarına doğru atıldı. "Amca, sonunda gelebildin. Bize bebek getirdin mi?" Amcasının kucağında yerini alan ufak çocuk meraklı gözlerle bana doğru döndü. Bilmeceyi çözmüş gibi aceleyle tekrardan konuşmaya başladı. "Karnında bebek mi var? Babaannem öyle söyledi, bize arkadaş getirecekmişsin."

Gözlerim şaşkınlıkla  büyürken Mirzan'a döndüm. O da en az benim kadar şaşırmıştı. Ama bu küçük çocuğun bilmiş bilmiş konuşması hoşuna gitmiş olacak ki dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Baran, bunu her yerde söyleyemezsin tamam mı? O zaman bebek rahatsız olur ve seninle oynamaz." Mirzan'ın sözleri ile omuzları düşen baran huysuzca hareketlendi.

İnatlaşan ikiliyi, keyifle izledim bir süre. Ona baba olmak çok yakışacaktı. İstemsizce alt dudağımı ısırarak iç geçirdim. "Çocukları seviyorsun galiba?"
Merakla sorduğum soruya karşılık ikisininde dikkatini çekebilmiştim. Küçük çocuk amcasının konuşmasına izin vermeden hemen atıldı. "Amcam çocukları sevmez ki, sadece beni sever?"

"Amcanı çok seviyorsun anlaşılan." Mirzan'ın göz kırpmasıyla utanarak kucağından indi. Baran'la daldığımız küçük çaplı sohbetimizi sonradan yanımıza gelen Azat'ın kalın sesi bölmüştü.

"Sonunda gelebildiniz çifte kumrular. Herkes içeride merakla sizi bekliyor. Özellikle seni bekliyorlar, yenge!" Son kelimeyi vurgulayarak söylemesi sinirlerimi bozmuştu. Takı sırasında tanıştığımızda bu kadar gıcık olduğunu fark etmemiştim.

Kaşlarım anında çatıldığında Mirzan'ın koluna doğru sokuldum. "Yenge derken?"
Azat, eğlendiğini belli eden bir gülüş sundu. Sinir olmam hoşuna gitmişti anlaşılan. Elini boşver dercesine havada sallayarak tekrardan söze girdi. "Bunlar küçük detaylar, boşver. Adam akıllı tanışmadık değil mi? Ben Azat Koroğlu, Mirzan'ın amca oğluyum." Uzattığı elini nezaketen sıkmak zorunda kalmıştım. Ama kötü birine benzemiyor oluşu bir nebze de olsa içimi rahatlatıyordu. Mirzan'ın akrabalarından bahsederken de söylediği gibi Azat, biraz dobra ve rahat biriydi. O yüzden bu hallerine rahatlıkla tolerans gösterebilirdim.

TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin