MERHABALAR:)) DÜN BÖLÜM ATAMADIM DÜĞÜNDEYDİM.
YORUM YAPMAYI VE OY KULLANMAYI UNUTMAYIN:))
HAYALET OKUYUCALAR DA İYİ Kİ BU KİTABI OKUYOR:))
***
Eve gelir gelmez kimseye gözükmeden odama girdim. O zamandan beri de sessiz sessiz ağlıyordum.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama ablam haklıydı en başından beri uzaktan sevseydim böyle üzülmeyecektim.
Sadece yönelimini sormamla böyle olduysa, onu sevdiğimi söyleseydim kim bilir ne olurdu?
Peki neden bana öyle davrandı? Neden düşerken yardım etti? Neden eve bırakmakta ısrar etti? Neden bana sarıldı? Neden benimle dans etmek istedi? Neden bana yaklaştı? Neden bana öyle baktı...
İçinde kaybolduğum düşüncelerden, kapının sesiyle çıktım. "Yusuf?" Annemin sesini duyduğumda elimin tersiyle göz yaşlarımı silerek, boğazımı temizledim.
"Efendim?" Sesim biraz çatallaşmıştı. "Niye geldiğini haber vermedin? İçeri gelde bize düğünden bahset, hadi."
Bir de bu eksikti. Bi ağız tadıyla da ağlayamıyorduk. Eğer şimdi içeri gidersem kızarmış gözlerimden ağladığımı anlarlardı.
"Yoruldum, uyuyacağım. Yarın anlatırım."
Annem birkaç saniye daha kapının önünde durup, cevap verme gereği duymadan gitmişti.
Kötü düşüncelerime geri dönmek istemedim. Bu sadece kendime yaptığım psikolojik bir zarar oluyordu çünkü. Daha fazla düşünmemek için uyumaya karar verdim.
Her ne kadar ben düşünmek istemesem de, beynim bu Kötü olayı tekrar tekrar önüme koyuyordu. Sonunda gözlerim yorgunluktan kapandığında kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
*
Gördüğüm saçma rüyanın etkisiyle banyoya doğru ilerledim. Tam olarak ne gördüğümü hatırlamıyordum ama ana temasının Mirzan olduğunu hatırlıyorum.
Dün gelir gelmez ağlayarak uyuduğum için duşa girememiştim. Bu yüzden kendimi duşakabine atarak suyu ayarlamaya koyuldum.
Ilık su kafamdan aşağıya dökülürken dünün yorgunluğunu da biraz olsun hafifletiyordu.
Dün hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşadım denebilir. Tam gerçekten sevildim derken, bunun sadece bir yanlış anlaşılma olduğunu anladım.
İyi yönden bakarsak Mirzan'a, onu sevdiğimi söyleseydim belki daha kötü sonuçlanabilirdi. Hayat ya bu işte hiçbir zaman sizin istediğiniz ve planladığınız şekilde sonuçlanmaz. Ben de kendimi doldura doldura adamın beni sevdiğini düşündüm. Ya da öyle düşünmek istedim.
Duştan çıktığımda odaya girip üzerimi giyinmeye başladım. Bugün, çalıştığım kafede doğum günü partisi olduğu için erken gitmem gerekiyordu.
Altıma krem rengi pantalonumu giyip, üstüme de kahve rengi oversize bir sweat giydim. Aynanın karşısında saçımla uğraşırken kapı birden açıldı.
"Yusuf nereye böyle, dün de gelmedin yanımıza. Noldu düğünde bir şey mi oldu?" Annem soran gözlerle bana bakarken, göz devirmemek için zor durdum.
"İşe gidiyorum anne, ayrıca düğünde bir şey olmadı. Sıradan bir düğündü."
Geçiştirici cevaplar vererek odadan gitmesini bekledim ama annemde pes edecek göz yoktu.
"Anlat bana nasıldı düğün? Takıyı da çok takmışlardır şimdi. Halide hanım ne giymiş?" Anneme ciddimisin der gibi bakarken bir yandan da hazırlanıyordum. "Anne işe geç kalacağım sonra konuşalım." Annem arkamdan dırdır ederken ben aceleyle evden çıktım. Kahvaltımı iş yerinde yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİ
Teen FictionYusuf, Mardin'de yaşan interseksüel bir birey olmanın zorluğuyla uğraşırken, hiç beklemediği bir olayla karşılaşır. Normal geçtiğini düşündüğü doktor randevusunda, bölgedeki en meşhur ağanın oğlundan hamile kalır.