Bölüm 19

5K 347 80
                                    

MERHABALAR:)) 

KEYİFLİ OKUMALAR;:))

***

Uykunun tatlı kollarından öfkeli bağırış sesleri ile uyanmak zorunda kalmıştım.

Birkaç saniye kendime gelmeye çalışarak mağrur bir ifade ile odayı süzdüm.

Konaktan gelir gelmez kendimi yatağa attığım için üstüm hâlâ aynıydı. Yüzümü buruşturarak ayaklanıp dolabıma doğru ilerledim. Normalde üzerimi degiştirmeden bir şeyler yapmayı pek tercih etmezdim. Kendimi kirli hissetmekten alıkoyamıyordum. Yorgunluktan olsa gerek, üzerimdekileri bile fark edememiş, direkt uyumuştum.

Bağırış sesleri şiddetlenirken elimden geldiğince çabucak giyindim. Evin sesli olması tuhaf değildi, kalabalık bir evdi sonuçta. Ama sesler kuru gürültüdense daha çok şiddetli bir kavgaya benziyordu.

Civcivli takımım ve ona uygun sarı saç bandanamla her ne kadar pijama partisine gidiyormuş gibi gözüksem de, bir aile kavgasının içine gidiyordum.

Salona ilerledikçe seslerin desibeli şiddetleniyordu. İçeri girdiğimde babam her zamanki yerinde koltuğun baş köşesine oturmuş annemle tartışıyordu.

Olayın ne olduğu soracaktım ki Dilan ablam varlığımı fark ederek konuştu.

"Uyandınız mı sonunda prens hazretleri?"

Gözlerimi devirip ona  cevap verme gereksinimi duymadan anneme yöneldim. "Anne noluyor? Neden bağırıyorsunuz?" Annem beni görür görmez endişeli gözlerle yanıma geldi. "Bir şey yok Yusuf. Sen odana geç hadi."

Beni adeta kovarcasına odadan çıkarırken kulağıma doğru fısıldadı. "Sakın içeri gelme, kapını kitle. Mümkünse Halide hanımı ara." Gözlerim fal taşı gibi açılırken korkuyla odadakilere son kez bakıp odama ilerledim.

Odama gelir gelmez kapıyı kilitleyip yere çöktüm. Nefes alış verişim hızlanmıştı. Korkuyordum. Babam, hamile olduğumu henüz öğrenmemeliydi. Çünkü şu an evde beni koruyabilecek kimse yoktu. Hoş, olsa da zaten kimse silahın önüne atlamazdı.

Hale ablam işe gitmişti. Arasam bile o gelesiye kadar benim çoktan cesetim çıkardı bu evden. Selim ve Öykü'yü de arayamazdım. Onların başını da namus belasına zora sokmak istemiyordum.

Tek seçenek Mirzan'dı. Annem her ne kadar Halide hanımı ara dese de, bana bu kötülüğü yapan kişiden yardım isteyemezdim. Onun yerine oğlunu arayacaktım. Böyle de tuhaf oluyor ama sonuçta sevgilimi arıyacaktım.

Beni öldürmek istemeyeceklerini bilsem. Kimseden yardım dilenmez kendi hakkımı savunurdum. Ama henüz ölmek için fazla gençtim, ayrıca düşünmem gereken minik bir can daha vardı.

Elim titreyerek telefondan Mirzan'ın numarasını buldum. İkinci çalışında açılan telefondan o huzur verici sesi duymak bir nebze de olsa rahatlamamı sağlamıştı.

"Yavrum?"

Kesik kesik çıkan nefesim ile telaşlı bir sesle konuştum.

"Mirzan. Buraya gelebilir misin?"

Telefonun diğer tarafında  birkaç hışırtılı sesten sonra endişe dolu sesi duydum.

"Yusuf, iyi misin? Noldu bana sakince anlat güzelim?"

"Ben uyuyordum. Bağırış sesleri ile uyandım. İlk normal bir gürültü sandım. Ama ben içeri gider gitmez annem beni hemen odama gönderdi. Kapıyı kitlememi ve anneni aramamı söyledi. Ama ben seni aramak istedim. Sanırım annem öğrenmiş. Nasıl olacak emin değilim ama babama söyleyecekler. Mirzan, ben ölmek istemiyorum."

TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin