MERHABALAR;) SİZİ BEKLETMEMEK İÇİN KISA BİR BÖLÜM YAZDIM. AMA MERAK ETMEYIN AKŞAMA UZUN BIR BÖLÜM GELECEK. KEYİFLİ OKUMALAR:;)
YORUM YAPMAYI VE OY KULLANMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN:;)
***
Geldiğimden beri tek yaptığım, yatağıma gömülüp ağlamaktı.
Hâlâ hamile olduğuma inanamıyordum. Bu çok saçmaydı. Her ne kadar sevdiğim kişiden hamile olsamda bu ikimizinde isteği dışında olmuştu.
Hamile olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak etmiştim. İlerde sevdiğim birinden de hamile kalmayı hep istemiştim. Ama bu şekilde değil.
Sessiz sessiz ağlarken odanın kapısı aniden açılınca irkilerek kafamın yastıktan kaldırdım. En küçük ablam endişeli gözlerle bana bakıyordu. Sanırım bu ailede bana en çok değeri veren oydu.
Hale ablam endişeyle yatağa oturduğunda konuştu."Yusuf'um, niye ağlıyorsun?"
Gözlerimden yaşlar akarken kararsızca gözlerine baktım. Ona söylemeli miydim? En azında arkamda bir tane destekçimin olması iyi olabilirdi.
"Sana bir şey söylemem lazım abla. Ama sakın kimseye söyleme. Yoksa beni öldürürler."
Ablam endişeli bir şekilde yerinden kımıldadı. Elini ağzına götürüp fısıldayarak konuştu. "Dur, burda olmaz. Şimdi uyuyalım yarın başka bir yere gidip konuşuruz. En son gizlice bana bir şey anlatmaya çalıştığında Dilan ablam yüzünden amcaların bile haberi olmuştu, hatırlamıyor musun?"
Haklıydı ona burda hiçbir şey söyleyemezdim. Dilan ablam sık sık kapıları dinlediği için kesin bundan da haberi olurdu. Muhtemelen de eve geç geldiğim için merakından yerinde duramıyordur.
Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip başımı olumlu bir şekilde salladım. "Tamam, yarın anlatırım. Ama şimdi benimle uyur musun? Lütfen."
Gülümseyerek beni kendine çekip sarıldı. "Ben sana süt ısıtayım. Sen de üzerini değiştir tamam?"
Gülümseyerek onayladığımda odadan çıkmıştı bile.
En azında zor bir günün ardında tek başıma ağlayarak uyumayacaktım.
*
*
*
*Mirzan'dan*
Yusuf'u evine bırakır bırakmaz, arabayı konağa doğru çevirdim.
İşlerin benim kontrolüm dışında ilerlemesi isteyeceğim son şey bile değilken, kendi öz annemin böyle iğrenç bir şey yapması sinirlerimi alt üst etmişti.
Kırmızı ışıkta durduğumda telefonu elime alıp annemi aradım. Bir defa daha onun oltasına düşemezdim.
Telefon ikinci çalışında açılmıştı. Annemin telaşlı sesini duyar duymaz sinirle gözlerimi yumup sakinleşmeye çalıştım.
"Hazırlan Halide hanım,geliyorum."
Diyerek telefonu kapatır kapatmaz gazı kökledim.
Konağa vardığımda arabadan inip hızlı adımlarla avluya girdim. Annem avlunun tam ortasında durmuş beni bekliyordu.
Kafamla yukarıyı işaret ederek çalışma odama doğru yürüdüm.
Annem arkada ben önde olacak şekilde odaya girdiğimizde derin bir nefes verdim. "Anlat, neden yaptın bunu?"
Annem, sakince yüzüme bakıp konuşmaya başladı. "Özür dilerim. Böyle olmasını ben de istemezdim, ama inan bana ikinizinde mutluluğu için yaptım bunu." Birkaç saniye susup tekrar konuştu.
"Annenim ben senin. Senin evlenmeni ve çocuklarının olmasını çok istedim. Ama sen tutturdun evlenmeyeceğim ben, Oğlancıyım diye. Ne yapsaydım ha?
Aslında aklımda böyle bir şey yoktu.
Seninle konuşurken duymuş Ayşe. Geldi hanımım üzülmeyin benim oğlum da öyle dedi. Merak ettim biraz deştim. Sonra Yusuf'un durumunu öğrendim.
Eğer bir kadını hamile bıraksaydım onu sevemeyecektin. Ama bak şimdi Yusuf'u seviyorsun. O da seni seviyor. Ben işlerin hızlanmasını sağladım sadece."
Duyduklarımla yerimde rahatsız biçimde kımıldandım. "Peki ya Yusuf'la birbirimizi sevmeseydik. O zaman nolurdu? Hayır madem amacın buydu. Bekleseydin biz kendimiz karar verip yapsaydık çocuğu."
Derin bir nefes alıp tekrardan konuşmaya başladım. "Peki Yusuf'un bu olaydan kazandığı iyilik ne?"
Annem sinirli bir şekilde konuştu. "Bana kızıyorsunuz ama ben Yusuf'u kurtarıyorum. Annesi olacak kadın paradan başka bir şey düşünmüyor. Ayrıca onu Yusuf'a bıçak tutarken bile gördüm. Hele o ablası olacak çiyanlar var ya. Çocuğa yapmadıkları eziyet yok."
Hafifçe kaşlarımı çattım. "Sen nerden biliyorsun bunları?"
Annem alaycı bir şekilde güldü. "Kimden olacak. Ayşe belasından. Aklı sıra Yusuf'a üzülüyormuş gibi gösterek. O çocuğu onların elinden kurtarıyorum ben. Bunları Yusuf varken söyleyemezdim. Yaptığımın affı olmadığını biliyorum, ama izin verin hepimiz mutlu olalım, ha?"
Sinirle yerimden doğruldum. "Ne mutlu olması Halide hanım? Mardin de eşcinselliğin kabul olduğu nerede görülmüş ha? Ayrıca babamı nasıl kandırdın bilmiyorum ama işler bundan sonra senin istediğin gibi gitmeyecek. Ben ne zaman izin verirsem o zaman olaya müdahale edeceksin. Anladın mı ana?" Cevap vermesine zaman tanımadan odadan ayrıldım.
Yatak odama girer girmez bugünün yorgunluğunu bir nebze de olsa atabilmek için duşa girdim. Aklım sürekli Yusuf'umdaydı. İkimiz içinde yorucuydu bugün. Ama o benden daha kötü haldeydi doğal olarak.
Derin düşüncelerle birlikte durulanıp duştan çıktım.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle öylece yatağa oturdum.
Yusuf : Ben galiba ablama söyleyeceğim.
Aklıma annemin söyledikleri gelince endişeyle mesaja cevap verdim.
Mirzan : Emin misin güzelim?
Yusuf : Merak etme, aileden birinden destek alırsam daha iyi hissedeceğim. Seni de rahatsız ettim kusura bakma. İyi geceler, öpüyorum.
Sondaki yazan kelimeyle istemsizce sırttım.
Mirzan : Sana güveniyorum ufaklık. İyi geceler, ben de öpüyorum.
Yusuf çevrimdışı olunca ben de telefonu kapatıp üzerimi giyindim.
Sanırım uyuyarak kendime gelmeliydim. Sonraki birkaç gün zorlu geçecek gibi gözüküyordu.
***
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. GÖRÜŞÜRÜZ:;))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİ
Teen FictionYusuf, Mardin'de yaşan interseksüel bir birey olmanın zorluğuyla uğraşırken, hiç beklemediği bir olayla karşılaşır. Normal geçtiğini düşündüğü doktor randevusunda, bölgedeki en meşhur ağanın oğlundan hamile kalır.