Bölüm 24

3.5K 219 45
                                    

MERHABALAR:;))

BÖLÜM SONUNDA KİTAPLA ALAKALI BİRKAÇ SORUM OLUCAK. GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞIRSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM.

KEYİFLİ OKUMALAR:))

***

"Çok geçe kalma. Her ne kadar nişanlı da olsanız laf söz istemiyorum."
Ağzımda gezdirdiğim zeytini çiğnerken tüm dikkatim beni sıkıca tembihleyen babamdaydı. Bu sıralar çok sık Mirzan'la takıldığım için beni sürekli uyarıyordu.

Ben de isterdim laf söz olmasın. Ama bebeğim, babasına fazla düşkün olduğu için onu kıramazdım. Bu düşüncemi babama aktaramayacağım için sessizce başımı sallamakla yetindim.

Kayısı reçeline bandığım ekmeğimi iştahla ağzıma götürürken burnuma dolan kokuyla birlikte istemsizce öğürdüm. Sabah sabah yapılan ciğerin kokusu normalde bile midemi bulandırıyorken hamileyken iş daha da ciddiye biniyordu malesef. Henüz tadamadığım kayısı reçelli ekmeğimi hızla önümdeki tabağa bırakarak banyoya doğru koştum.

"Yav ben kaç defa diyeceğim şu çocuğun midesini bulandıracak şeyler yapmayın diye." Babam öfkeli sesiyle konuştuğunda, Hale ablam çoktan yanımda gelmek için ayaklanmıştı bile.

Koşarken aklım hâlâ yiyemediklerimde kaldığı için gözlerim dolmaya başlamıştı. Banyoya girer girmez annemin yeni temizlediği klozetle bütünleştim. Henüz pek bir şey yiyemediğim için midem boş öğürmelerle kasılarak canımın yanmasını sağlıyordu. Bir yandan öğürüp bir yandan da ağlarken tüm evi saran zil sesi ile banyonun kapısında endişeyle bekleyen Hale ablam dış kapıya doğru ilerledi.

Gelene aldırış etmeden boş öğürmelerime devam ettiğimde çok yakından aşina olduğum ses gözlerimin şokla açılmasını sağladı.

"Yusuf, iyi misin güzelim?" Ne ara içeri girdiğini bile anlamadığım sevgilim endişeyle yanıma çömerek belimi okşamaya başlamıştı bile. Yüzüm acı verici öğürmelerden dolayı muhtemelen çok kötü gözüküyordu. Beni böyle görmemesi adına yüzümü hafifçe eğerek "İyiyim, sadece midem bulandı. Sen geç içeriye geliyorum bende." diye mırıldandım. Sözlerimin aksine istemsizce tekrardan öğürdüğümde elini yavaşça belimde hareket ettirerek  yatıştırıcı ses tonuyla konuşmaya başladı. "Benden utanma Yusuf. Utanman gereken son kişi bile değilim. İyice iyi olduğunda beraber geçeriz içeriye." 

Gözlerim derin bir minnetle onun elaları ile buluştuğunda tekrardan sesli bir şekilde öğürerek ortamın içine etmişti.. Birkaç boş öğürmenin daha takip ettiği bu  işkence sonlandığında belimdeki el yardımıyla yavaşça klozetten uzaklaştım.

"Bu bulantı zımbırtısı ne zaman son bulacak ya." Mızıldanmalarım eşliğinde lavaboya ilerlediğimizde belimdeki el biraz daha sıkılaşmıştı. "Doktor ilk aylarda sürekli kusmanın normal olduğunu söyledi. Zamanla, bebeğimiz geliştiğinde bulantılar da hafifleyecektir."

Mirzan, musluğu açıp tek eliyle yüzümü yıkarken ben sadece sırtımı göğsüne yaslamış ve verilen ilgiyi zevkle kabul etmiştim. Yüzümü yıkama işini bitirdiğinde ıslak elleri ile dağınık saçlarımı geriye doğru tarıyarak düzene girmesini sağladı.

Elleri saçımda gezinirken, gözlerim kendiliğinden kapandı. Ben biraz daha devam edeceğini düşünürken ellerini hızla saçımdan çekerek gözlerimin açılmasını sağladı."Hemen mayışma bakalım. Bugün çok işimiz var, o yüzden kendine gelmen lazım."

Diş macununa ve fırlama uzandığım gözlerim utança büyüdüğünde konuşmaya başladım. "Teşekkür ederim ama dişlerimi kendim fırçalayabilirim Mirzan." Kusarken beni görmüş olabilirdi ama dişlerimi fırçalamama yardım etmesi iyice utanmamı sağlıyordu. Sonuçta elim ayağım tutuyordu, bunu ona yaptırmak istemiyordum. O da bunu anlamış olacak ki yavaşça birkaç adım geriye giderek bana hareket edebileceğim bir alan bıraktı.

TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin