Bölüm 25

3.1K 233 29
                                    

MERHABALAR:;))

KEYİFLİ OKUMALAR🤍

***

"Kınayı yakmışlar gelinee. Hazırlanmış gidiyor bak evineee."

Selim'in alkışlar eşliğinde söylediği şarkıya, Öykü kaldığı yerden devam ettirdi.

"Başında al yazması vaar. Ağlıyor bakmayın yüzüneee."

Hale ablam ise onların kulak tırlamayan seslerine karşılık alkış tutuyordu. En son baktığımda Selim masalara gezen dansözün yanına gitmiş onunla beraber kıvırtmakla meşguldü. Öykü desen ayrı bi' alem. Gördüğü her kıza sulanıyor, ama kızlar onu sadece sarhoş bir kız olarak görüyordu.

"Ablam, senin için bir meyve suyu daha alayım mı?" Ablamın ilgi dolu bakışları bana döndüğünde ufak bir tebessümle onayladım onu. "Dur sen burda ben alır gelirim. Ama sakın ayaklanma! Çok kalabalık burası gebesin zaten, eziverirlerse seni göremeyiz." Söylediklerine bıkkınca göz devirdiğimde sırıtarak içecek standına ilerledi.

Kına istemediğim için en azından düğün öncesi adet yerini bulsun, eğlenilsin mantığıyla Mirzan'la beraber bekarlığa veda partisi yapmaya karar vermiştik. Ama hiçbir şey hayalimdeki gibi olmadı. Eğlenememdeki ilk ve en önemli unsur, Mirzan'ın yanımda olmaması. O da arkadaşları ile farklı bir yerde organizasyon ayarlamıştı. Oysa ben beraber oluruz sanmıştım.

İkinci unsur ise, Mirzan bizi buraya bırakırken kuzeni aramış ve aklıma merak pırıltıları sokuşturmuştu. Aslına bakılırsa yaptığı tek şey Mirzan'a 'sana harika bir bekarlığa veda partisi ayarladım. Bekarlığının son günü unutulmaz olacak.' demesiydi. Bu bile benim meraktan deliye dönmemi sağlamıştı.

Aklımı dağıtmak amacıyla sahnede deli gibi kıvırtan arkadaşlarıma baktığımda genişçe sırıttım. Bizim ortam da fena sayılmazdı. Ama onlarınkini aşırı merak ediyordum. Ve umarım bizde Öykü'nün üstlendiği dansöz çağırma sürprizini onlarda kimse üstlenmemiştir.

"Eveet, meyve suyuları da geldiii." Ablam tüm enerjisiyle masaya geri geldiğinde kafamdaki düşüncelere bir son verdim.

Uzattığı meyve suyundan bir yudum almadan önce konuştum. "Teşekkür ederim."

"Ne demek kuzum. O kadar sıkılmış gözüküyorsun ki elimden geldiğince seni eğlendirmek istiyorum."

Bu durgun halimin gözünden kaçmadığını fark edince masumca gülümsedim. "Sıkılmadım. Sadece içim içimi kemiriyor. Mirzan'nın ne yaptığını merak ediyorum. Aklım sürekli orda."

"Aman Yusuf, napacak adam Allah aşkına. Biz napıyorsak onlar da onu yapıyordur." Dedikleri ile gözlerimi bize doğru gelen ikiliye çevirdim. Selim hafiften çakır keyfi olmaya başlamış. Öykü ise dünyayla olan iletişimine çoktan son vermiş gibi duruyordu.

"Yani şöyle bir bakınca, biz de çok iyi değiliz gibi." Ablamın tekrar konuşmasıyla derin bir soluk çektim ciğelerime. Selim ve Öykü çoktan masaya gelmiş ve buldukları ilk yere yerleşmişlerdi.

Selim, oynamaktam dağılmış olan saçlarını elleriyle düzeltirken konuşmaya başladı. "Bu ne oğlum, suratın sirke satıyor. Hayır, görende biz evleniyoruz sanacak. Az neşelen. Kalk hadi bir tur da seninle kıvırtayım."

Anında yerinden kalkarak bana doğru adımlamaya başladı. Sanırım ona ayak uydurmak biraz olsun kafamın dağılmasını sağlayabilirdi.  "Kalk kız kalk, oturmaya mı geldik?" Elimden tutup dans alanına doğru çekiştirdiğinde itiraz etmeden ona ayak uydurdum.

Mirzan her ne kadar ısrar etse de mekanı kapattırmadığımız için biraz kalabalıktı. Sonuçta birkaç saat için koskoca mekanı kapattırmaya lüzum yoktu. Bu yüzden kalabalığın arasına fazla girmeden köşede dans etmeye başladık.

TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin