Bölüm 7

8.1K 506 90
                                    

MERHABALAR:))  

YORUM YAPMAYI VE OY KULLANMAYI UNUTMAYINN:))

HAYALET OKUYUCULAR DA BU KİTABI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER UMARIM EĞLENİYORSUNUZDUR :)))

***

"Selim, sence de bu takım biraz abartı olmadı mı ya?"

Selim kravatımı bağlarken bir kaç adım geriye giderek beni baştan aşağıda süzdü. "Saçmalama Yusuf, gayet normal bir takım. Hatırlatırım markete gitmiyorsun, düğüne gidiyorsun."

Halide hanımın daveti üzerine, 1 hafta boyunca ne giymem gerektiği konusunda düşünüp durduk. Bana kalırsa pantalon ve gömlek tamamdı ama Selim izin vermediği için takım elbise giyecektim.

"Tamam da ben sadece dışarıdan gelen birisi olarak takım giymenin abartı olacağını düşünüyorum." Selim başını iki yana sallayarak senden adam olmaz der gibi bana baktı. "Hatırlatmak isterim civcivim. Sen dışarıdan gelen bir insan değilsin, sen Halide hanımın davetlisisin."

Konuşmama izin vermeden elindeki parfümü üzerime boca etmeye başladı. Öksürerek geriye doğru adımladım. "Napıyorsun ya. Astımı olan bir insan olsa krize girer yanımda."

"Hiçbir şey olmaz. Hadi geç kalacaksın git artık."

Aynada son bir kez kendime baktığımda büyülenmiştim resmen. Hiç de fena durmuyordum şu an.

Selim'i de çağırmak istedim ama zaten ben de misafir olarak gideceğim için çağırmanın doğru olup olmadığından emin olamadım.

Ablamlarda gelmek istemişti. Ama tabii ki de buna izin vermedim. Ben kendimi fazlalık görürken bir de onlarla gidersem hepten saçmalamış olurdum.

"Hadi artık Yusuf."

Selimin sitemleriyle birlikte evden çıktım. Bu kıyafetlerle dolmuşla gidemeyeceğim için taksiyle gitmede karar kıldım.

*

*

*

Taksi, beş yıldızlı otelin önünde durduğunda ücreti verip indim. Haftalık kazancımı da taksiye verdiğime göre içeri girebilirdim artık.

Şansıma bakın ki konaktaki korumaları buraya da dikmişler.

Onlara bakmadan içeriye geçtim. Bir şey dememeleri beni şaşırtsada fazla umursamayarak otelin büyük bahçesine doğru ilerledim. Müzik sesi gittikçe daha da çok gelmeye başlamıştı.

Bahçeye girdiğimde karşılaştığım manzara büyüleyiciydi. Işıltılı renklerin yoğunluk gösterdiği bir tema seçilmiş olmalıydı. Herkes o kadar şıktı ki içimden, Selim'e binlerce kez teşekkür ettim.

Boş bir masa aradım ama kalabalıkta bulmak epey zordu. Gözlerimi tek tek masalarda gezdirirken Mirzan'ın olduğu masada sabit kaldım. Üzerine tam oturan takımı ile şık ve karizmatik bir şekilde oturmuş duruyordu. İfadesizce etrafına bakınırken, siyah gözleri beni bulduğunda gülümseyerek bakışlarına karşılık verdim.

O da bana hafif bir tebessümle gülümsediğinde başım dönmüştü resmen. Bir insan evladı nasıl bu kadar yakışıklı olabilirdi aklım almıyordu.

Mirzan elini kaldırarak beni çağırdığında oraya doğru ilerledim. Benim yaklaşmamla birlikte kalkarak yanıma geldi. Bir anda beni kendine çekip sarıldı. Heyecandan donup kaldığımda ne yapmam gerektiğini birkaç saniye algılayamadım. "Hoş geldin ufaklık." Amcacım ya sen beni kalpten götürmek mi istiyorsun diyemedim. "Hoş buldum amcacım."

Sakinleşmek için aldığım derin nefeste, onun erkeksi kokusu ciğerlerime dolarak daha çok heyecanlanmama sebep olmuştu. Yanlış anlaşılmaya neden olmamak için sarılışına karşılık verdim. Aklıma gelen hinlik ile sırttım. Sonradan utanacağımı bile bile geniş sırtında minicik kalan ellerimi hareket ettirdim. Sarılışımız boyunca sırtını okşamaya devam ettim. "Şey sanırım artık ayrılmalıyız. İnsanlar bize bakıyor." Söylediklerim ile kendine gelmiş gibi boğazını temizleyerek benden uzaklaştı. Aniden hissettiğim boşluk hissi moralimi bozmuştu.

TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin