Bölüm 20

5K 293 32
                                    

MERHABALAR:)) 

KEYİFLİ OKUMALAR:))

***

"Gelin olmuş lan düğünü de bu gece. Kefenimi hazır et gidiyorum ecele."

Selim'in hızlı bir şekilde sürekli tekrar ettiği şarkıya Öykü de kendi çapında devam ettiriyordu.

"Anne yardım et benliğime, onun yüzünden ağlıyorum her gece."

Gözlerimi devirerek sabır dilenircesine derin bir soluk verdim.

"Uzatmayın artık be. Anlattığıma, anlatacağıma pişman ettiniz beni."

Selim, sitemli bir şekilde söylediklerimden sonra aniden ayağa kalktı. Onun bu ani tepkisini beklemediğim için irkilmiştim.

"Lan mal. Söylemeseydin bir de. Hayır anlamıyorum neyim ben. Biri balık aldığını söylemez. Biri de evlenecek olmasını söylemez."

Selim dargın bir ifadeyle konuşunca dayanamayarak dudaklarımı büzdüm. "Özür dilerim lan. Ben sadece sizin de başınız yansın istemedim. Hem zaten kötü bir şey olmadı."

Dün Mirzan gittiğinde eve gelir gelmez direkt uyumuştum. Yorucu geçen bir günün ardından bir de Selim ve Öykü'ye açıklama yapsaydım uyuyamadan bayılabilirdim.

Sabah uyanır uyanmaz arayıp her şeyi anlatsam bile ikisinin de çenesinden kurtulamamıştım. Onlara kalsa daha olayı yaşarken arayıp anlatmam gerekirdi.

Selim yanıma yaklaşarak kafama sert olmasa da sert sayılabilecek bir şekilde vurdu. "Dua et hamilesin. Yoksa almıştım seni ayağımın altına."

Yalandan bir şekilde elimi kafama götürüp dudaklarımı büzdüm. "Seni Mirzan'a söyleyeceğim. Canımı yaktın."

"Bak bak hareketlere bak. Görmemişin kocası olmuş. Bu ne hareketler ya. Ne ara böyle oldun sen. Valla aşk adamı cidden değiştiriyor."

Selim'e dil çıkartarak yerimden doğruldum. "Bizde de böyle kardeşim. Neyse uzatmayalım artık. Çay koyuyorum içersiniz dimi?"

Öykü heyecanla oturuşunu düzeltip elini boşver şekilde savurdu. "Kalk kız bir çay kat da içek. Çekirdek de var mı kuzu?"

Öykü'nün heyecanlı haline sırıtıp kapıya doğru ilerledim. "Olmaz mı lan. Siz durun ben hazırlayıp getiririm şimdi."

Kapıdan çıkar çıkmaz annemin yaptığı etli yemeğin kokusu burnuma gelince istemsizce öğürdüm. Normalde etden tiksinmez, hatta iştahla yerdim. Ama hamilelikden dolayı olsa gerek kokusu bile midemi bulandırıyordu.

Elimle burnumu tıkayarak mutfağa doğru ilerledim. Mutfağa girdiğimde daha da yoğunlaşan koku ile yüzümü buruşturdum. Elimi çabuk tutmak adına hemen çayı hazırlamaya başladım.

"Kusacağım şimdi ya." Kendi kendime mırıldanırken kapıda hissettiğim hareketlilik ile irkilerek arkama döndüm.

Babam beni görünce hafifçe tebessüm ederek buz dolabına ilerledi. Hâlâ onun bu yeni sevecen hallerine alışamadığım için tuhaf hissediyordum. Babamla aramızdaki buzları erittiğimizden beri bana karşı daha bir sevecen olmuştu. Onun bu hallerine alışkın olmasam da yavaştan ona ayak uydurmaya başlamıştım.

Tebessümüne karşılık olarak gülümseyerek konuştum "Çay yapıyorum, sen de içer misin baba?"

Babam dolaptan yiyecek bir şeyler bakınırken cevap verdi. "İçerim, demli olsun oğlum."

Çayı koymak için ocağa yaklaşmamla etin keskin kokusunun ciğelerime dolamsı bir oldu. Midemden ağzıma gelen yakıcı sıvı ile istemsizce öğürmüştüm.

TAŞ ŞEHRİN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin