"Kaptan!" Manevra techizatını hızla Kaptan Levi'ın olduğu yere yönlendirdin. Son anda onu devin elinden aldın ve yüksek bir ağacın tepesine çıkardın."Kaptan! Kendinize gelin lütfen" Kendisine getirmek için onu bir kaç kez sarstın. İyi olduğunu belli edercesine kafa salladı.
"Sağ ol aske-" Kafasını kaldırıp yüzüne bakınca gözleri genişledi ve büyülenmişçesine sana baktı.
Üzerinize doğru gelen titanları fark edince hemen toparlandı ve sana döndü "Ben titanları kesene kadar sakın bu ağaçtan ayrılma. Bu bir emirdir." ardından hızla titanları kesmeye başladı.
O an, onu izlerken onun hakkında söylenen herşeyin ne kadar yetersiz olduğunu fark ettin. İnsanlığın en güçlüsü lakabı bile onun için yetersiz kalıyordu. O kadar hızlıydı ki gözlerinle bile zar zor takip edebiliyordun. 9 tane titanı sadece bir kaç dakika içinde yere sermişti. TEK BAŞINA. Sana aşağı inmen için işaret verdi. Hızla ağaçtan aşağıya inip yanına gittin.
"Ormanın biraz daha içerisine atları bırakmıştık. Şanslıysak hâlâ orada olmalılar." Kısa süre sonra Levi'ın söylediği yere vardınız. Atlardan birine sen birine de kendisi bindi.
Karargaha vardığınızda Levi hızla Erwin'in yanına gitti. Sende hâlâ hayatta olduğunu göstermek için kendi arkadaşlarının yanına gitti.
Sasha seni gördüğü gibi sıkıca sarıldı.
"Şüküler olsun yaşıyorsun. Bütün takımın öldüğünü duyduğumuzda senin için çok endişelendik." dedi sasha
Kendisininde burada olduğunu hatırlatmak isteyen Connie de kollarını ikinize sıkıca sardı.
Mikasa, Eren ve Armin'e de sırayla sarılırken yanınıza bir acemi geldi.
"Acemi yn hanginiz?"
"Şey, Benim..."
"Kaptan Levi sizi çağırıyor. Lütfen beni takip edin." Arkadaşların sana endişeli bir şekilde bakarken onlara sorun olmadığını söyleyip yanlarında ayrıldın.
Levi'ın odasının önüne geldiğinizde acemi sana veda ederek yanından ayrıldı. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattın ve içerden bir gel komutu aldın.
(Levi koltukta bu şekilde oturuyor)
"Kaptan" ona seslendiği de gözlerini açıp başını yavaşça senin olduğun tarafa çevirdi. Oturman için yanını patpatladı.
Yanına oturduğunda o kadar gergindin ki kafanı kaldırıp Levi'ın yüzüne bile bakamıyordun. Saçında hissettiğin hareketlilik ile irkildin. Levi'ın parmakları saçlarında dolaşıyordu. Yüzün kıpkırmızıydı ve kalbin son hızda çarpmaya başlamıştı.
"O an orada ölmek istemiştim...daha fazla devam etmek istemedim, her şey bitsin ve böylece huzur bulayım istedim."
Kafanı kaldırıp gözlerinin içine baktın, sana buruk bir gülümseme verdi. "Ama artık devam etmek için bir sebebim var...çok güzel bir sebep..."
Odadan çıktığında koşarak kendi odana geldin, kapıyı kapattığında hâlâ kalbin son hızda çarpıyordu.
Az önce Kaptan Levi ile aranızda geçenler aklına geldikçe daha da kızarıyordun. Kapının çaldığını duyunca hemen kendine küçük çaplı bir çeki düzen verdin. Kapıyı açtığın gibi Hange üzerine atlayıp sana sarıldı.
"Şükürler olsun geri dönebildin. Sana bir şey olacak diye çok endişelenmiştim." Boynuna doladığı kollarını çekip yüzüne baktığında kaşları çatıldı.
"Yn daijōbudesuka? Yüzün neden bu kadar kırmızı? Ateşin mi var? Hasta mısın?"
"Hange sakin ol. Sadece biraz koşmuştum. Hasta değilim."
"Ohh rahatladım. Neyse sana anlatacaklarım var."
"Ne oldu?"
"Şimdi biz Erwin ile oturmuş birkaç belge işini yapıyorduk ki birden Levi gelip aniden içeri dalmasın mı. Sonra dediki y/n l/n yi kendi takımımda istiyorum. Bizde dedik birdenbire neden bunu istedin. O da şey dedi çok yetenekli bir asker falan filan. Erwin pek ılımlı yaklaşmadı ama Levi ne yaptı etti seni takımına aldı. Uzun lafın kısası artık Levi'nin takımındansın"
"Yani arkadaşlarım ile aynı takımda olacağım. Yaşasın! Bu çok iyi haber"
'bi saniye bu iyi haber degil'
"Oww şu saate bak. Taplantıya geç kalacağım. Görüşürüz yn"
"Görüşürüz"
Tam arkadaşlarınla birlikte olacağın için sevinecektin ki takımın başında Levi'ın olduğunu hatırladın. Neden böyle bir şey istemişti ki? Hemde aniden. Sonra bugün odasında yaşadıklarınız tekrar aklına geldi.
"Neyse daha fazla düşünürsem kafayı yiyeceğim en iyisi biraz uyumak çok yorgunum zaten"
★★★★★★★★★★★★
Sabah yataktan kalkmayı istememene rağmen zoralada olsa kendini yataktan aşağı atarak kalktın.
Biraz sonra antrenmanlara katılacağını hatırladığında hemen üzerini giyindin ama yatakla cebelleşmen fazla uzun sürdüğü için geç kalmıştın bile.
Aşağı bahçeye geldiğinde hangi takımın yanına gideceğini bilemedin. Eski takımın ile mi antrenmana katılmalıydın yoksa Kaptan Levi'ın takımıyla mı? Sen ikilem içerisindeyken Yüzbaşı Daniel'in sesini duydun.
"Hepimiz seni bekleyecek değiliz yn. Farkındaysan tam 5 dakika geç kaldın."
"Efendim ben-"
"Sus! Sesini duymak istemiyorum şimdi başla 100 şınav sonrada bahçede 20 tur koşacaksın"
"Hayır yapmayacak. Yn buraya gel." Duyduğun sesle hemen arkana döndün. Kaptan Levi son derece sinirli bir şekilde yüzbaşı Daniel'e bakıyordu. İkisi arasında süren sert bakışmayı yüzbaşı Daniel bozdu.
"Askerlerimi eğitirken bana karışamazsın."
Levi ona alayla bakarken "Askerlerin? Ah doğruya önemsiz birisi olduğun için sanırım sana söylemediler ama ben sana söyleyeyim. Yn artık benim takımımda" dedi.
"Ne? Benim neden bundan haberim yok?"
"Dediğim gibi önemsizsin." Levi zaferle gülümserken sana döndü ve "beni takip et" dedi.
(Yüzbaşı Danielimiz bu)