Soğuk ve nem bedenini ısırmaya başladığında Liamh kendini gözlerini açmaya zorladı. Saatlerdir bu direğe bağlıydı. Kolları sızlamaya başlamış ve bedeni yorgun düşmüştü. Halatlar ise bileklerini kesmişti. İyiden iyiye gevşettiği halatı kontrol etti istese şu dakika çok az bir uğraşla ellerini çıkarabilirdi. "Finn..." diye söylendi. onun hatırına burada durmaya devam edecekti. Karnı oldukça acıkmış olan genç adam kendi kendine güldü. Koca bir gün boyunca bir şey yememişti. Yıllarca düşünse dahi olayların bu boyutta ilerleyebileceğini tahmin edemezdi. Gözünün önüne gelen saçlarını başını savurarak geri itti ve etrafına bakındı. Güvertede yalnızdı. Burunda horuldayan adamın görünüşüne bakılırsa saat oldukça geç olmalıydı. Liamh haftalardır geceyi gündüze çevirdiğinden uzunca bir süredir uyuduğunu fark etti. Geminin dalgalar üzerinde tatlı tatlı kayıyor oluşu da yardımcı olmuştu elbet. Üstelik son iki yıldır ilk defa bir amaç yoktu. Düşünecek bir sorun yahut oradan oraya koşturmasını gerektiren derin bir arayış...
Genç adam havadaki nem sebebiyle gökyüzüne baktı. Gri bulutlar etrafı çevrelemiş görünüyordu. Bulanık bir tablo misali...Yüzüne düşen birkaç damla ile birlikte hafif duman kokan geceyi içine çekti.
Liamh duraksadı. Arkada bağlı ellerinden destek alarak olabildiğince hızla doğruldu ve birkaç mil ötelerinde sis ile birlikte kabaran okyanusa ürpertiyle baktı.
"Siktir!" Ellerindeki halatlardan bir an evvel kurtulmaya çabalarken yağmur çoğalmış ve tepesindeki şamdanı söndürmüştü. Genç adam kör gözlerle etrafına bakındı ve az sonra çakan şimşek, koca bir dalganın onlara doğru gelmekte olduğunu fark etmesini sağladı.
"Lanet olsun! Fırtına!"
Hatırı sayılır büyüklükteki dalga gemiyi havaya kaldırıp suyun içine oturttuğunda yeniden bağırdı.
"Uyanın! Lanet olsun! Finn, Eadrian! Darek!"
Teknenin burnunda horlayan adam olduğu yerde savrulduğunda nihayet uyanmayı başardı lakin o ayağa kalkamadan bir başka dalga gemiyi tekrar havalandırıp yutarcasına içine çekti.
Arcana dehşet içinde uyandı. Yatağından savrulmuş ve yere düşmüştü. Yukarıdan gelen bağırışlara kulak verdiğinde ise tutunarak, güverteye çıkan merdivenlere koştu. Korkunç bir fırtınanın ortasındaydılar. Genç kız vücudunu ıslatan buz gibi dalganın etkisiyle yanındaki varile tutundu. Güvertenin orta yerindeki Liamh ise bir yandan küfrediyor diğer yandan halatlardan kurtulmaya çalışıyordu. Arcana adamı çözmezse şayet, tarihin en kısa süren nişanına imza atacaktı. Bir diğer dalga üzerlerine gelmeden önce yerinden fırladı fakat Liamh'a yetişemeden sağ taraftaki ağların bulunduğu bölgeye doğru savruldu. Genç kız çevikti. Derhal yerinden kalkıp yeniden koştu.
Liamh ellerini koparırcasına uğraşmıştı. Dalgalar ona hiç yardımcı olmamıştı. Neyse ki kısa sürede kurtulup gemi yeniden havalandığında direğe tutundu. Ona doğru koşan kadını ise tam zamanında yakalayıp kendine çekmeyi başarmıştı. Bu defa geminin burnu suya gömülüp kalktı. Liamh kolunun altındaki kadının ıslak yüzüne baktı.
"Demir almak zorundayız Liamh! Gemi yön değiştiriyor ters dönecek! Burnu dalgalara doğru çevirip fırtınanın içinden geçeceğiz!" Genç kız kendisini saran ellerden kurtulup çapaya koştu. Liamh da arkasından giderek çapayı yukarı çekmesine yardım etmeye çalıştı.
Bu esnada mürettebatın geri kalanı yukarı çıkmış ağırlık yapan varilleri denize atmaya çalışıyorlardı.
Arcana, Liamh'a "Çapayı çek!" diye bağırdı ve dümene yöneldi. Liamh, o, dümene tutunana kadar bekledi ve ardından çapayı çekmeye devam etti. Neyse ki çok geçmeden birkaç adam yardıma koşmuş ve birlikte onlarca kiloluk demiri yukarı çekmeyi başarmışlardı. Liamh üzerine gelen dalgalardan ve tutunmaya çalışmaktan etrafı göremez hale gelmişti. Onlar çapayı aldıktan sonra savrulan gemi gemi ok gibi yerinden fırladı.
Arcana ise dümeni tutabilmek için oldukça büyük bir çaba sarf ediyordu. Fakat gelen devasa dalga ile ayakları kaydığında gemi çatırdayarak yön değiştirmeye başladı. Eğer yelkenler inmezse dümeni çevirmek oldukça zorlaşacaktı.
"Yaralandık!" diye bağırdı var gücüyle. Sesinin ulaşmış olmasını ümit ediyordu. Genç kız tam ayağa kalkmıştı ki kopup savrulan bir halatın ona doğru koşan Darek'i gemiden fırlatması ile donup kaldı ve kendini toparlayamadan yeniden korkuluklara doğru savruldu.
Liamh halatın koca adamı nasıl fırlattığını gördüğünde nefesi kesildi. Ardından çığlık atan kadına döndü. Öncelikli görevinin onu korumak olduğunu hatırladığında tereddüt etmeden ona doğru koştu.
"Dümeni tut!" Arcana haykırdı. "Dümeni tut ve sağa doğru çevir!"
Liamh bir an kararsız kalsa da dümeni tutmanın en doğru seçenek olduğunun farkına vardı. diğer adamlar dalganın geldiği yöne doğru koşarak gemi ters dönmesin diye ağırlık veriyorlardı. Tüm gücüyle çatırdatarak sağa doğru döndürmeye çalıştığı dümen ile beraber gemi uğuldayarak rotaya girdi. Genç adam gözlerini Arcana'dan ayırmıyordu.
"Buraya gel, seni tutucam!" diye bağırdı. Kadın yalpalayarak doğruldu ve son anda da olsa elini yakaladı. Liamh onu dümen ile kendisi arasında sıkıştırdı.
"Sen ne yapıyorsun!"
"Seni hayatta tutuyorum!"
"Git ve halatı kesmelerine yardım et. İkinci yelkeni de indirmemiz gerekiyor." Arcana omzu üzerinden adama baktı. "Git!"
Liamh tam cevap verecekti ki üzerlerine gelen dev dalga ile Arcanayı kendisiyle birlikte diz çökmeye zorladı. Bir yandan dümene asılıyor diğer yandan ise kadını sımsıkı tutarak dayanmaya çalışıyordu. Genç adam geminin neredeyse ters dönecek kadar eğildiğini fark ettiğinde ve Arcana'nın tutunduğundan emin olduğunda Çizmesindeki çakıyı çıkarıp güçlükle doğrularak iki adamın halatları çözmeye çalıştığı tarafa doğru ayağa kalkmadan kendini ittirdi.
Liamh, çakan şimşeklerin aydınlattığı güvertede kayarak direğe ulaştı ve çakıyı adama uzattı. "Kes şunu!"
Adam tereddüt etmedi. "Yere yatın!" diye bağırdı ve birkaç hamlede halatı kesti. Onlar yelkeni toparlamaya ve gemiden atmaya çalışırken üçüncüsü dayanamayarak kendiliğinden kopup okyanusa savruldu. Genç adam doğrulup kadına baktı. Neyse ki hala bıraktığı yerdeydi.
Arcana, ona sonsuzmuş gibi gelen dakikaların ardından gemiyi rotaya sokmayı başarmıştı. Birkaç kez daha batıp çıktılar ve son dalga onları sertçe önlerinde sakinleyen sulara oturttu. Genç kız olduğu yere çökerken kalbi hala deliler gibi atıyordu güverteye doğru baktı. Adamları perişan halde yerde yatıyordu. yüzeye çıkan Noah ve Eloen ise ağlayarak karmaşanın arasında eşlerini arıyorlardı.
Arcana boğazında düğümlenen yumruyu güçlükle yutkundu. Bunu onlara yapmaya hakkı yoktu. An itibariyle kararı kesindi. Ne tür bir evlilik olursa olsun McAodha ile evlenecek ve halkı için topraklarını geri alacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRGÜN
Ficción históricaLiamh McAodha, İskoçya'nın kaderini belirleyecek arayışın onu hiç tanımadığı bir kadınla evlenmeye mahkum edeceğini biliyordu. Üstelik ülkesi ve toprakları için bu kararı veren ta kendisiydi. Lakin gelininin yirmi yıl boyunca bir mağarada sürgün hay...