Selam Arkadaşlar : Umarım severek ve beğenerek okursunuzdur size layık güzel bir kitap yazmak İçin çok çabalıyorum, dediğim gibi 12. Bölümden sonra filmler kopacak kendinizi hazırlayın. Oylarınızı bekliyorum, bu uğurda beni yalnız bırakmayıp destek çıkacağınızı biliyorum. Sizleri çok seviyorum kendinize iyi bakın iyi okumalar. Umarım beğenirsiniz. ❤️❤️❤️
🖤
Duyduğum cümle ile bende şaşırmış ve öfkelenmiştim o adam ne yüzle oğlunun karşısına çıkmakla kalmayıp bir de üstüne zorla eve girebiliyordu? Hangi hakla? Babası olarak mı? Hah sanmıyorum. Böyle bir adama baba demek bütün babalara hakaret olarak algılanırdı eminim, Tahir'i durdurmayacaktım, öldürsün. Çünkü annesine o kadar darp edip, kadını tek başına bırakmıştı.
Tahir'e yapmaması için akılcı şeyler söyledim ama şu an bu durum karşısında asla akıl verecek de mantıklı düşünecek de değildim, bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerine tepkisiz baktım ve ellerimi havaya kaldırdım, başını sallayıp Ranan'a baktı. "Nerede?"
"Çalışma odasında" dediğinde Tahir yürümeye başladı, bende peşinden gidip elini tuttuğumda hemen durup gözlerime baktı.
"Beni sakın durdurma"
"Öyle bir niyetim yok, bende gelmek istiyorum seninle sadece" dediğimde şaşırsa da başını salladı ve elini tuttuğum elimi sıkıp geri çekildi sonra belime koyup kendisine çekerek çalışma odasına ilerledik, biraz gergindim açıkçası babasıyla karşılaşacaktım ve nasıl biri olduğunu merak ediyordum, öfkem de aynı cabası.
Odaya girdiğimizde bakışlarımı bir tablonun önünde durmuş şık giyinmiş sırtı dönük adamı gördüm boyu en fazla bir seksen falandı ve kilolu olduğu iri bedeninden belliydi, saçları bembeyaz ve ensesine doğru geliyordu, Tahir elini belimden çekip kapıyı kapattığında bakışlarımı ona çevirdim ve ne kadar öfkeli olduğunu boyun damarlarının şiştiğinden ve çenesini sıkmaktan görmüştüm, yutkunmama sebep olmuştu.
"Bu tabloyu hatırlıyorum, rahmetli anan sana hediye olarak vermişti değil mi?" diye sordu kalın sesiyle, bakışlarımı adama çevirdiğimde söylediği cümle üzerine dişlerimi sıkmıştım tam konuşmak İçin araya girmiştim ki Tahir konuştu.
"Annem ölmedi, hala yaşıyor. Öldüremedin, beceremedin" dediğinde gülümsedim, tamda bu lafı demek istemiştim Tahir ağzımdan almıştı! Adam ellerini arkasında birleştirdi ve alayla konuştu.
"Ama duyduğuma göre üç ay sonra geberecekmiş" dediğinde kaşlarımı sinirle çattım, geberecek ne demek Ya? Yumruklarımı sıkıp sinirle soluduğumda tekrar konuştu. "Ooo, yanında bir tane bir kadın var ha? Evlenmişsin demek" deyip arkasını döndü ve bize baktı, iğrenç para bıyıkları ve yeşil gözleri vardı, Tahir'in kime benzediği ortadaydı ama karakter olarak aralarında bin tane farklılık vardı, adam yeşil gözlerini bana dikince bende nefretle ve öfkeyle ona baktım, dudaklarını büzdü. "Pek de çirkefe benziyor? Gözlerin yeşil mi? Hımm, Tahir'e çok benziyorsun? Yeşil gözler, nefret ve öfkeli bakışlar...bak kadın bana neyi hatırlattın biliyor musun? Geçmişimi...on altı yaşındaki bir çocuğun çaresiz bir şekilde dövüldüğü anı hatırlıyorum onun gözleri de bana öfkeli ve nefret dolu bakıyordu, sen onu dişi versiyonusun" dediğinde yüzümü buruşturdum ve ona doğru adımlarımı attım, merakla ve ilgiyle bana baktı.
"Karşında artık on altı yaşında çaresiz bir çocuk değil, seni öldürecek kadar büyümüş ve tehlikeli bir adam var artık, bence dikkat etmelisin" dediğimde kaşlarını havaya kaldırdı ve kahkaha atmaya başladı, ellerimi yumruk yapıp sinirle titrediğimde kahkahaların arasından konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🖤 Sözleşme 🖤
Lãng mạn"Bir gün ellerim belinde, ellerin göğsümde, gözlerin gözlerimde, dudakların dudaklarımda mühürlü kalacak ve sen o zaman bana meydan okuduğun için hem PİŞMAN hemde AŞIK olacaksın" Bir SÖZLEŞME ile başlayan bu alışveriş ve nefret, nelere sebep olacak...