🖤 Bir Umut Işığı 🖤

791 45 1
                                    

"Doğa saçmalıyorsun kendine gel dedim, beni yine kızdırma! İntihar etmeye çalışan ergenler gibisin şu an kendine gel!" diye bağırıp bana doğru adımlar atmaya başlayınca öfkeyle ve ağlayarak geri çekilip gözlerimi hafifçe büyüttüm.

"Yaklaşma! Tahir sakın!" diye bağırdığımda ellerini havaya kaldırıp hemen durdu, dişlerini sıkıp üzüntüyle yüzünü buruşturdu ve tekrar bana baktı.

"Lan bende en az senin istediğin kadar onu bende istiyorum, ama ben seni düşünüyorum! O doğduktan sonra ben sensiz ne yapacağım? Ha? Ne yaparım ben? Ölürüm lan ben ölürüm!" diye bağırıp sendeledi ve ağlamaya başlayınca dişlerimi sıkıp üzüntüyle yüzümü buruşturdum.

"Hiçbir şey olmayacak, söz veriyorum! Allah'a güveniyorum ben! O çocuğun bu dünyada yiyecek nasibi olmasaydı Allah onu bize vermezdi, istemeseydi eğer sen ne kadar denersen dene hamile kalamazdım Tahir, ben ona güveniyorum! Tıpta yanılma olabilir, ama Allah asla yanıltmaz!" dediğimde dizlerinin üzerine çöküp sessizce ağlayınca burnumu çektim ve tekrar seslice ağladım. "Yapma Tahir, eğer sen bunu yaparsın ben işte o zaman gerçekten ölürüm" dediğimde bana baktı, yerinden kalkıp bana doğru adımlamaya başlayınca gergince uzaklaştım ondan ve geriye gittim ama sırtım duvara değince kaçacak bir yerim kalmamıştı, yutkunarak ona baktığımda bana doğru iyice geldi ve dibime girdi, ağlamaya devam ederek diğer elimi göğsüne koydum. "Tahir lütfen, Allah'a güven ne olur..." dediğimde bir anda camlı olan elimi tutup hafifçe sıktığında cam elimden düştü, hıçkırdığımda gözlerimi ona büyük bir umutla dikip baktığımda ellerini duvara dayadı ve üzüntüyle bana baktı, başımı iki yana salladığımda dişlerini sıktı ve bir elini boynuma götürüp eğildi ve alnımı öptü, uzunca dudaklarını alnımda tutarken ellerimi göğsüne koydum ve hıçkırdım, geri çekilip yanaklarımı tek eliyle sildi ve gözlerimin içine baktı.

"Allah'a güveneceğim, ama şunu bil ki eğer sana bir şey olursa bende intihar etmezsem eğer cümle alem beni siksin tamam mı? Bu da ahım olsun" deyip benden büyük bir yıkık ve dehşet üzüntüyle ayrılıp dişlerini sıkarak uzaklaştı ve hızlı bir şekilde odadan çıkıp kapıyı sertçe kapattığında irkildim, söylediklerinin ağırlığı gerçek olma ihtimalini düşündüğümde dizlerimin üzerine çöküp hıçkırdım ve sarsıla sarsıla ağlayarak ellerimle ağzımı kapattım.

Hastaneden çıktığımızda Tahir hastane masraflarını ve kırdığı aletin masrafını öderken bende arabada onu beklemiştim, ellerimi karnıma koyup okşadım ve gözlerim dolmaya başlamış halde gülümsedim.

"Güzel oğlum...senin için yaşayacağım, ben Allah'a güveniyorum" deyip okşadığımda kapı açıldı, başımı sola çevirdiğimde mutsuz, hala öfkeli ve yıkık olan Tahir kapıyı sertçe kapatıp arabayı çalıştırdı ve ilerlemeye başladık, arada bir direksiyonu sıkıyor ve sitem ediyordu, onun bu hali beni üzüyor ve geriyordu, gülümseyerek boştaki elini tuttuğumda tepki vermedi, hafifçe sıktığımda direksiyonu sıktı ve ani bir hareketle sola dönünce sarsıldım, kaşlarımı endişeyle çatıp ona bakmaya devam ettim. "Lütfen Tahir böyle davranma, lütfen"

"Nasıl davranayım peki?" diye sorup sakince arabayı kullanmaya başladığında yutkundum, tam konuşacağım sırada o konuştu. "Gülüp oynayayım mı? Mutluluktan ağlayayım mı bebeğimiz sağlıklı oğlan olacak diye? Mavi balonlar da gelmemi ister miydin Doğa?" deyip elini çektiğinde yutkundum ve üzüntüyle konuştum.

"Bak biliyorum çok endişelisin, çok üzgünsün..."

"Sen kendini Alacakaranlık Şafak Vakti'deki Bella'yla bir mi tutuyorsun ha?" diye çıkışıp arabayı kenara çekip park etti ve bana sertçe dönüp bakınca kaşlarımı çattım. "Edward Bella'yı kurtarmak İçin ona kendi zehrini veriyor, ısırıyor, Vampire çevirmek için elinden geleni yapıyor iyileşip tekrar hayata dönmesi için ama sorun şu ki biz bir kitabın yada filmin baş karakterleri değiliz! Alooo? Burası gerçek dünya! Sen, ben ve bebeğimiz gerçek! Sen bir insansın, bir şey olursa öleceksin de! Biliyorsun değil mi?" diye çıkışmaya devam ettiğinde dişlerimi sıkıp sabrım taşmaya başlamış halde ona baktım.

"Sana diyorum ki bir şey olmayacak...!"

"Gökteki melekler haber mi uçurdu kaderinle ilgili ha?" diye bağırıp direksiyona yumruk atınca irkildim, elleriyle saçlarını geriye doğru itip sessizce söylendi. "Aptallık bende, senin zaten kalbinden rahatsız olduğunu biliyordum, aptallık bende ki seni hamile bıraktım, olacakları hesap etmedim, baba olma hevesindeydim ve ben karımı da düşünemedim, bunun olacaklarını düşünmem gerekirdi" omzunu tutup sıktım ve yanağımdaki yaşı da diğer elimle sildim.

"Tahir kendini yıpratma, doktor bir ihtimal olabilir dedi sende duydun? İlaçları çoğalttılar, bunu kaldırabilirim..."

"Kaldırabilirsin ha? Kaldırabilirsin? Doğum sancısı, ölümle yaşam arasında sıkışmayı kaldırabilirsin öyle mi? Tamam Doğa, senin doğa üstü bir varlık olduğunu unutuyorum ben!" diye dalga geçince sitemle geri çekildim.

"Tahir sana bir şey olmayacak diyorum neden bana bir kere olsun güvenmiyorsun?"

"Güveniyorum! Ama bu konu ayrı bir sorun Doğa? Ölebilirsin, anladın mı? Ve ben bunun olmasını istemiyorum engellemek istiyorum ama sana kıyıp da onu senden alamıyorum!"

"Bana kıyamasaydın yapar mıydın? Bebeğimizi aldırır mıydın?"

"Hiç düşünmem! Yapardım"

"O zaman sen beni gerçekten sevmiyor anlamına getirirsin?"

"Aksine! Seni sevdiğim için yaşatmak uğruna evladımdan vazgeçerim!" dediğinde yutkundum, derin nefes alıp elini boynuma götürdü ve kendisine yaklaştırıp alnımı öptü, sonra alnını yasladı alnıma. "Bak...seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun"

"Biliyorum" dedim gözlerimi kapatarak.

"Seni kaybetmek istemediğimi de"

"Biliyorum"

"İnat etme, işi şansa bırakmayalım..."

"Yapamam Tahir, yapamam...kalbi atıyor onun? Evladımızın kalbi atıyor..."

"Onu doğuracağın zaman da senin kalbin atmayacak ama" dediğinde ellerimi yanaklarına koydum ve gözlerine baktım.

"Söz veriyorum böyle bir şey olmayacak, beni kaybetmeyeceksin" dediğimde gözleri dolmuş halde bana baktı ve bana sıkıca sarıldığında bende ona sıkıca sarıldım.

🖤 Sözleşme 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin