🖤 Sözleşme 🖤

🖤 Dert Ortağı 🖤

Selam Arkadaşlar : Umarım hepiniz beğenmişsinizdir, çok isteyerek ve severek yazdığım kitapta yanımda olup destek olmayı unutmayın, destekleriniz ve oylarınız benim için ve bu kitap İçin çok çok değerli. Eksik etmeyin lütfen. İyi okumalar, sizleri çok seviyorum. ❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

                                 🖤

Yağmurun sesinden gözlerimi aralayıp pencereden dışarı baktığımda dünden bu yana hala ardı arkası kesilmeksizin yağmaya devam ediyordu, bakışlarımı doğa güzeline çevirdiğimde sırtı dönük uyuyordu, yerimde doğrulup başımı uzattım ve ona baktım derin uykudaydı hala, hafifçe gülümsedim ve eğilip yanağını öptüğümde mırın kırın ederek benden yana dönüp elini belime attı ve alnını karnıma yaslayınca çok hoşuma gitmişti bu, elimi başına koyup hafifçe okşadım ve uyandırmamaya özen göstererek yataktan kalktım.

Aşağı inip buzdolabını açtım ve güzelce bütün kahvaltılıkları bulup masaya dizdim, karanfilli çay yapıp aygazda kaynamaya bıraktım ve ekmekleri güzelce dilimleyip ekmek kızartma makinesine yerleştirdim ve dakikasını ayarladıktan sonra yukarı lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim ve altıma uzun bir naylon siyah eşofman giyindim üstüme de bir tane siyah bol bir tişört geçirdim ve bakışlarımı ona çevirdim, hala uyuyordu?

Sırıtarak yanına gidip kulağına eğildim ve fısıldım. "Şşt, orman güzeli? Hadi uyan kahvaltı hazır" dediğimde irkildi hafifçe ve geriye doğru kaçınca kıkırdadım, oda uykudan hemen çıkmış ve sinirli bir şekilde bana bakmıştı, bu kadının mutlu olduğu bir an yok muydu acaba? Soracaktım. "Uyanır uyanmaz nedir böyle heyheyler anlamadım"

"Ne öyle sessiz sessiz geliyorsun? Ödüm koptu" dediğinde sırıttım.

"Kusura bakma, korkutmak istemedim. Kahvaltı hazır inelim de beraber yiyelim" dediğimde tepki vermedi, derin nefes aldım ve odadan çıktım. Çayları dökerken aşağı inen orman güzelini fark edince gülümsedim ve çayları alıp masaya koydum, oda merakla masaya baktı ve dudaklarını yaladı, sırıtmam yüzümde büyüdü. "Hemen otur yemeye başla"

"Burada güzel bir şey kokuyor?" dedi kaşlarını çatarak, koklamaya başlayınca kıkırdadım ve egolu bir şekilde kollarımı havaya kaldırdım.

"Ben tabi ki" dediğimde yüzünü buruşturdu.

"Orman ayısı gibi kokuyorsun, leş gibi!" dediğinde gülümsedim.

"Teşekkür ederim"

"Rica ederim"

"Neyse, karanfil kokuyor? Çaydan geliyor yani" dediğimde çayı kokladı, beğendiğini gösteren bir 'Mmm' sesi duyduktan sonra memnun olmuş halde gülümsedim ve masaya oturdum. Kahvaltı bittikten sonra o toplamaya başlarken bende telefonumu çıkarıp şöför Kemal'i aradım, baya bir bekledikten sonra açınca telefonu tek kaşımı kaldırdım. "Kemal hayırdır? Uzaya mı gittin de açamadın? Teknoloji mi gelişmedi yoksa?"

"Efendim kusura bakmayın, ama yağmur nedeniyle bütün garaj olduğu gibi su oldu, Hasan amca da arabaların içi hava alsın diye pençeleri açık bırakmış arabalar olduğu gibi su içinde..."

"Lanet olsun, bugün eve dönecektik halbuki..."

"Efendim şu an burada baya şimşek ve yağmur var, bugün gelmeniz mümkün değil yollar olduğu gibi su içinde ve kaygan, hatta burada az ileride kaza oldu..." arkadan ambulans sesi gelince küfür ettim ve yumruğumu sıktım.

"Lanet olsun" dedim sinirle, telesekreter araya girince bir küfür daha ettim sanırım telefon çekmemişti, bir şimşek çakınca Doğa irkildi ve ufak bir çığlık attı, kaşlarımı çatarak başımı arkaya çevirdim ve derin nefes alarak ayağı kalkıp kapıya gittim, iyice kapatıp kilitledim ve ona doğru döndüm, gergince bana bakıyordu, ellerimle yüzümü sıvazladım. "Bizim evin orada kaza olmuş, yollar çok kaygan..."