Duruşma Günü.
Siyah dediğimiz renk asil bir renkti, güçlü olanların iddialı olan rengiydi. Peki bu it adam neden siyah takım elbisesini giyip asillermiş gibi hakim karşısında duruyordu? Neyin asiliydi? Ne yapmıştı? Madur muydu? Suçsuz muydu? Oğluna, karısına hiçbir şey yapmamış mıydı?
Bakışlarımı avukata çevirdiğimde ellerini hafifçe kaldırıp indirdi 'Rahat ol' der gibi, Sevim hanımla da zaten konuştular ve ellerinden geleni yapacaklardı. Hakim Sevim hanımın kocasının neler yaptıklarını sorduğunda Sevim hanım gençliğinden tekerlekli sandalyeye mahkum olana kadar her şeyi sıkmadan ama detaylı bir şekilde anlattı, anlatırken öfkeli gözlerini ve geçmişin acı dolu hüzünleriyle ona bakarak söylemişti her şeyi, benim de gözlerim dolmuştu ve tutamamıştım.
Keşke Tahir de burada olsaydı...görseydi her şeyi...
Derin nefes aldım ve ellerimle yanaklarımı sildim, Tahir'e olanların üzerinden geçilip anlatılmaya başlayınca gözlerimi kapattım ve dişlerimi sıktım, annesine gerçekleri söylemiştik mecburen kadın yıkılmıştı doğal olarak ama sandığımızdan güçlü çıkmıştı çok şükür, avukat hakime bütün delilleri sunmuştu, babasının kaçacak deliği kalmamıştı zaten Tahir'in gelip de başına gelenleri anlatamaması kötü oluyordu ama komadaydı? Nasıl olabilirdi ki? Hakim karar dediğinde hepimiz ayağı kalkmıştık, hakim maddeleri sıralarken ben alacağı cezayı merak ediyordum. "Bu durumda, Şahin Demir'in yirmi yıl hapisine karar verilmiştir, bu arada ben siyah takıma bakarak değil, hak ve hukuk neyse ona göre karar veririm, çıkar üzerindekini çıkışta" diye hakim Şahin denen adama ayar verince kocaman gülümsedim ve alkışladım kendimi tutamayarak, herkes dönüp bana bakınca yutkundum ve ellerimi indirdim.
"Efendim çok güzel konuştunuz içimden geldi tutamadım ne yapayım?" dediğimde hafifçe sırıttığını gördüm.
"Umarım kocan bugün gözlerini açar" deyip ayağı kalkınca kalbim hızlanmıştı, askerler Şahin denen iti alıp götürdüklerinde bakışlarımı avukata çevirdim gülümseyince bende aynı karşılığı verdim ve ellerimi birbirine bastırıp havaya kaldırdım.
Sevim hanım, ben, Umut ve Asel, bir de Berk hepimiz hastaneye Tahir'i görmeye gittik, ona bugün olanları söylemek ve rahatlamak istiyordum.Hasteneye geldiğimizde Asel Sevim hanımla ilgilenirken ben hemen gülümseyerek odaya yaklaştım beni duyduğunu biliyordum bir kere gece yarısında saçıma değen bir şey hissetmiştim, bunu o yapmıştı, adım gibi hissetmiştim, belki pencere açıktı rüzgar saçıma dokundu bilmiyorum ama içimde onun yaptığına dair bir his vardı, odaya geldiğimde cama baktım ve gördüğüm şeyle şoka girip endişeyle kaşlarımı çattım ve gözlerim şimdiden dolmaya başlamış halde ellerimi cama koydum.
Bomboştu.
Yatak, oksijen tüpü, serum askılığı...hiçbir şey yoktu, beyaz yatak dümdüz duruyordu hiç kullanılmamış gibiydi.
Hemen arkamı dönüp endişeyle millete baktım onlar da merak ve endişeyle bana bakıyordu bakışlarımı Sevim hanıma çevirdiğimde kadıncağız oğlunu görmek için yanıp tutuşuyordu ne olacak şimdi? Onu nereye götürmüşlerdi? Neredeydi? İyi miydi? Yanaklarımdan yaşlar akarken Umut ve Berk bana yaklaştı, tam konuşacakları sırada onlar da odaya doğru bakıp pencereden içeriye bakışlarını çevirince onlar da şaşırdı ve bana baktılar.
"Nasıl yani?"
"Neler oluyor? Oğlumu gösterin bana çok özledim onu" diye Sevim hanıma araya girince yutkundum ve ellerimle ağzımı kapattım.
"Nerede o?" deyip ellerimi indirdim, Tahir'i koruyan adamlar da yoktu! "O adamlar da yok yerlerinde, neredeler! Tahir nerede? Çıldıracağım şimdi, biri falan mı kaçırdı onu yoksa ne yaptı? Öldü mü yoksa? Onu morga mı kaldırdılar?" deyip ağlamaya başladığımda Umut kolumu bir anda tuttu.
![](https://img.wattpad.com/cover/320066115-288-k977540.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🖤 Sözleşme 🖤
Romantizm"Bir gün ellerim belinde, ellerin göğsümde, gözlerin gözlerimde, dudakların dudaklarımda mühürlü kalacak ve sen o zaman bana meydan okuduğun için hem PİŞMAN hemde AŞIK olacaksın" Bir SÖZLEŞME ile başlayan bu alışveriş ve nefret, nelere sebep olacak...