🖤 30 🖤

1.3K 62 6
                                    

Ağlayarak alevler içinde kalan şirketime bakıp babamın odasında kalan değerli eşyaları almak İçin koşmaya başladım orada babamın en sevdiği kitapları, ve süsleri vardı benim onları o yangından çıkarmam ve bana bıraktığı hatıraları almam gerekiyordu! İçeri girmek için yolu açmaya çalıştım insanlardan, gazeteciler ve ellerinde mikrofon tutup o halimi gördükleri halde soru sormaya kalktıklarında öfkelendim birinin uzattığı mikrofonu alıp suratına indirmekle kalmayıp yere savurdum.

Acıyla bağırıp koşmaya devam ettiğimde arkamdan Tahir'in bağırmasını duydum ama durmak istemiyordum, polis ve çalışanlar hemen beni fark edince engel olmak İçin barikat kurdular, bağırarak onları itmeye çalıştım. "Bırakın beni! İçeri gireceğim! BENİM BABAMIN EŞYALARI ORADA CAYIR CAYIR YANIYOR!" diye bağırıp gürleyerek ağlamaya başladım ve insanları geçmeye çalıştım, ama izin vermediler hep bir ağızdan konuşmaya başladılar.

O sırada Tahir insanları benden uzaklaştırdı ve karşıma geçip ellerini yanaklarıma koydu, gözlerime üzgünce bakınca ellerini tuttum ve yalvaran gözlerle ona baktım. "Tahir ne olur eşyaları alalım, ne olur Tahir? Babamın sevdiği eşyalar orada, iş yerinde bıraktığı ve yerinden oynamadığı eşyalar orada babamın parmak izleri olan eşyalar var orada!" deyip dizlerimin üzerine çöktüm ve haykırarak ağladığımda oda ağladı, dişlerini sıkıp oda benimle beraber diz çöktü ve hıçkırdığında bir anda ayağı kalktım, ve herkes her bir yere dağılmışken bunu fırsat bilip hemen şirketin kapısına koştuğumda Tahir arkamdan bağırdı!

Önüme dönmemle aramıza tavandan sarkan ışıklar düştü ve alev almaya başlayınca umursamadım, Tahir korkudan gözlerini büyütüp bağırdı ve bana doğru koşmaya başladı ama izin vermediler, ismimi bağırıp oradan çıkmamı belirtmişti ama umursamadım ve arkamı dönüp merdivenlere yaklaştım, hızlı hızlı çıkıp babamın odasına geldim ve ateşlere dikkat ederek onun günlük defterini, sevdiği süs eşyalarını, ve kalemini alıp odadan çıktım, her yer duman olmuş ve alev alırken dikkatli bir şekilde koşarak ilerledim ve merdivenlerden inmeye başladım.

Şirketin kapısına yaklaştığımda Tahir bağırdı ve bir kaç kişiyi o öfkeyle dövmeye başladı, içeri girmek istiyordu, tam çıkmak üzere iken tavandaki tahta oymalar yere düşmeye başlayıp etrafı daha da ateşe verince panikle gözlerimi büyüttüm, kapıdan çıkmama engel olmuştu, Tahir bana bakıp milleti aşmaya çalışıyordu hala gelmek için? Aklıma arka kapı geldi, otoparka çıkan kapı!

Hemen arkamı dönüp koşmaya başladım ve aşağı indim, her kim yaptıysa buraları bile yakmış! Hemen kurtulmak İçin garajın olduğu yere geldim ve ellerimdeki yere bırakıp garajın yanındaki sopayı aldım ve kilidine yerleştirip çevirmeye başladım, garaj kapısı açılmaya başlayınca daha hızlı çevirmeye başlayıp yarısına kadar açtım, hemen sopayı yere atıp yerdeki eşyaları aldım ve koşarak dışarı çıktım.

Şirketin önüne geldiğimde Tahir deli gibi bağırıyordu Asel onu sakinleştirmek için ellerini havaya kaldırıp konuşuyordu ama Asel de neredeyse oturup ağlayacaktı, onların yanına doğru koşmaya başlayıp bağırdım. "Ben buradayım!" diye bağırdığımda Tahir başını bana doğru çevirdi yüzü kıp kırmızı olmuştu ve ağlıyordu, adımı bağırıp insanları üzerinden itmesiyle herkes serbest bıraktı, bana doğru hızla koşarken bende ona doğru koştum.

Kollarıyla beni sıkıca sarıp kokumu içine çekti ve seslice ağlayıp sarsılınca bende ağladım ve hıçkırdım, sinirle ve üzüntüyle konuştu. "Beni ne hale soktun farkında mısın? Öldüm ben öldüm, sana bir şey olacak diye öldüm, bu deliliklerin beni deli ediyor!" diye hafifçe yüksek sesle konuşunca ona sıkıca sarıldım ve gözlerimi kapattım.

"Babamın hatıralarının yanmasını istemedim Tahir" dediğimde derin nefes aldı ve bana sıkıca sarılmaya devam edince derin nefes aldım.

Yangın sönmüş ambulans hızla hastaneye yol alırken polisler durumu araştırmak için işlerini yaparken, ben ise gözlerim şişmiş hala gözlerimden akan yaşlarla babamın emeklerle diktiği şirketin kül olmuş halini izliyordum, Tahir elini sırtıma koyup sıvazladığında yutkundum ve derin nefes aldım. "Ben küçüktüm o zaman, babam arada sırada beni buraya getirirdi onunla beraber çizim yapardık, o gerçek proje için uğraşırken bense hayal dünyamın resmini çiziyordum? Tehditler aldı, ölümlerden döndü, şirketi batırmak isteyenler oldu, yapamadılar çünkü babam vardı? İnadına büyüdü ve başardı. Şimdi başına ben geçtim, ben onun kadar güçlü ve kurnaz olamadım, patlattılar ama kimin yaptığını bilmiyorum, babam olsaydı aklına bütün çevremizi sorgulamamız İçin harekete geçerdi muhtemelen"

"Benim elim boş kalmayacak güzelim, ben araştıracağım? Kim yaptıysa burunlarından kan getireceğim" deyip ellerini yanaklarıma koydu ve gözlerimin içine baktı, yanaklarımı silip üzülerek alnımı öptü. "Merak etme, yanıp kül de olsa yeniden dikeriz" dediğinde ona sarıldım ve gözlerimi kapattım, o sırada polislerden biri Tahir'e seslenince ikimiz birbirimizden ayrıldık ve polise baktık, şeffaf poşetin içinde bir adet kolye vardı, bize gösterince dikkatlice baktım, hiçbir çalışanımda böyle kolye görmemiştim.

"Bunu bombanın olduğu yerde bulduk, muhtemelen panikle bombayı patlatmaya  çalışırken düşürmüş olduğundan şüpheleniyoruz? Size tanıdık geldi mi?" diye sorduğunda Tahir bana baktı, başımı iki salladım.

"Hayır hiç görmedim kimsede"

"Şirketinize giren müşteri, çalışan..."

"Hayır hiç görmedim"

"Bende görmedim" diye araya Tahir girince polis başını salladı.

"İlla ki parmak izinden kim olduğu anlaşılır, geçmiş olsun tekrar"

"Kolay gelsin" dedi Tahir, ellerimle başımı sıvazlarken Tahir'in telefonu çalınca oflayarak telefonu çıkardı, bakışlarımı ona çevirip baktığımda kaşlarını çatınca bende meraklandım.

"Ne oldu?"

"Birisi numarasını gizleyerek aramış"

"Aç hemen! Kesin şirketi patlatan arıyordur? Bir şey isteyecek belli ki" dediğimde hemen telefonu açıp başını salladı ve hopörlere alıp ikimizin arasında tuttu, bir çocuğun ağlama sesi gelince ikimiz de birimize bakıp kaşlarımızı çattık, öyle içli ağlıyordu ki yüreğime dokunmuştu? O sırada telefon kapandı, ikimiz de şaşırarak birbirimize bakmaya devam ettik. "Bu neydi şimdi?"

"Bende anlamadım..." mesaj gelince hemen ikimiz de telefona baktık, mesaja girdi ve ikimiz de mesajı okuduk.

Evine git. Orada.

Diye yazıyordu.

Tahir ve ben neyin içinde olduğumuzu kimin bize oyun oynadığını birbirimize bakarak sorguladık, sonra hemen elimi tuttu ve hızlıca yürümeye başlayınca bende peşinden gittim.

"Sence bu mesajı atan yapmış mıdır? Başka şüpheli olamaz zaten"

"Yüksek ihtimal, gidelim bakalım eve neler bulacağız" deyip beni ön koltuğa kadar takip etti, kapımı açtı.

"Peki ya bebek sesi? Ne alakaydı?"

"Bakacağız güzelim, önce bir eve gidelim ve orada dediği neyse bir bakalım" dediğinde başımı salladım ve koltuğa oturdum oda kapımı kapatıp hemen şöför koltuğuna yerleşti ve arabayı çalıştırıp gaza bastı.

Eve geldiğimizde ikimiz de hızlı bir şekilde bahçeye koştuk evde korumalar yoktu evin kapısı açıktı? Tahir bir küfür savurunca bende endişe merakla içeride kimin olduğunu merak ettim, kim olabilirdi ki! Beraber evin içine girip salona bakmamızla gördüğümüz şey yüzünden çakılı kaldık.

Üç yaşlarında bir kız çocuğu yere oturmuş ağlıyordu!

🖤 Sözleşme 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin