🖤 Biten Hayatların Anıları 🖤

1K 56 3
                                    

Mezarlığa geldiğimizde ikisi de korkudan altlarına edeceklerdi ama hak ettikleri için böyle bir cezayı, af yoktu ne yazık ki. Beni ve karımı birbirimize düşürmeye hakları yoktu ne onların nede bir başkalarının! Bu yüzden başlarına geleceklerini çekeceklerdi!

Adamların onları sürükleyerek iki mezarın yan yana kazıldığı yere getirdiler tabi gözleri siyah kumaşla kapalıydılar, işaret ettiğimde Berk gözlerini açtı karşılarında iki tane mezarın olduğunu gördüklerinde Taner başını bana doğru çevirdi ve yutkundu. "Tamam Tahir söz veriyorum bir daha sana bulaşmayacağım yemin ederim, yeter ki bize zarar verme" dediğinde dişlerimin arasından konuştum.

"Ben seni tam iki kere uyardım, seni hastenelik ettim yine anlamadın! Ama bu sefer gerçekten kaçarın yok Taner!" deyip tekmeyi attığımda yüz üstü çukurun içine düştü ve acıyla bağırdı, babasını da tekmeyle ittiğimde oğluna küfürler saydırıyordu, Sedat'a baktığımda elinde kürekle duruyordu, başımla işaret ettiğimde ilk önce Taner'in üzerine toprak atmaya başladı.

Taner korkudan çığlık atıp altını kaçırdığını görmemle gülümsedim, ve bir başka adamıma baktığımda oda elindeki kürekle babasını gömmeye başlayınca arkamı dönüp yürümeye başladım, Berk ciddiyetle yanımda ilerledi.

"Abi gerçekten de bunları öldürmeyeceğiz herhalde değil mi?"

"Elbette hayır, ben katil değilim. Kafaları dışarıda kalacak şekilde bırakacaklar, bir gün orada kalsınlar yeter onlara zaten" dediğimde sırıttı.

"Şimdi nereye gideceğiz?"

"Oradan bir şirkete uğrayalım, sonra Doğa'nın şirketine bir bakalım ne var ne yok? O bugün gelemez Ranan izinli, Doğa da kardeşimle ilgileniyor" dediğimde kocaman gülümsedi ve başını salladı.

Şirketlerdeki işleri hallettikten sonra eve doğru ilerlemeye başladım Sedat gömme işlemini tamamladıktan sonra onlar da peşimden gelmişlerdi, eve vardığımda arabayı garaja park edip bahçe kapısına ilerledim ve içeri girdim kahkaha sesleri duyduğumda yüzümde bir gülümseme oluştu ve ellerimi ceplerime koyup seslerin geldiği yöne ilerledim, annemi gördüm.

Yüzümdeki gülümseme buruk bir hal almıştı oda biliyordu Lavanta'nın başına gelenleri ve kardeşimi, hiçbir şey dememişti hatta kadın İçin çok üzülmüştü ve onun hakkında ön yargı yaptığı içinde pişman olsa da olan olmuştu artık? Kimse gerçekte ne olduğunu bilmiyordu. Yine de yapılmaması gerekiyordu aslında ön yargı ama bazen insanlar düşünemiyordu neyin ne olduğunu ne yazık ki.

Annem çardakta otururken minik yaramaz Peri kovadaki suyla oynuyordu ve oyuncak ördekleri içine atıp çıkarıyordu, suları kürekle boşaltıp duruyordu çimlere ve bunu yaparken üstünü ıslatıyordu Doğa her zaman ki gibi onun bu haline gülüyor sitem etmiyordu, Peri kahkaha atıp kürekle doldurup suyu Doğa'nın üstüne fırlatınca Doğa irkildi ve ağzını kocaman açarak şaşırmış numarası yaptı, Peri onun bu halini komik bulmuş oldu ki tekrar basmıştı kahkahayı.

Yüzünden tebessüm, dünyada kahkahan eksik olmasın minik kardeşim.

Diye içimden geçirdim.

Sonra Peri kovayı kaldırdı kafasından aşağı dökünce annem ve Doğa kahkaha attı, Peri de gülerek kovayı alıp başına geçirdi ve ellerini kollarını sallarken bende kıkırdadım, Doğa kovayı alıp onu kucağına aldı ve karnını gıdıklamaya başlayınca kahkaha attı, belki kız kardeşim büyüdüğünde ve gerçekleri öğrendiğinde çok üzülecekti, yıkılacaktı, ve ölen it babamızın çürümüş kemiklerine hakaret edecekti, bilinç altında ona türlü çeşit işkenceler edecekti ama olana çare yoktu, olmuştu ve bitmişti.

Bize tek düşen şey, hayatlarında bize bıraktıkları anıları anmak oluyordu üzülsek de sevinsek de onlar birer anıydı. Biten hayatların anıları vardı yaşadığımız şimdi ki hayatta...babamdan bize işkence ve travma kalmıştı, Lavanta'dan ise hem çocuğunun hemde benim kardeşim olarak emaneti kalmıştı. Ve bizim bırakacağımız bu dünyada bir gün vefat ettiğimizde geride bıraktığımız nesillere kalacaktı, oradan oraya aktarılıyordu? Anılar, mal, mülk, her şey.

Yanlarına gitmeye başladığımda beni fark ettiler, Doğa hemen el sallayınca bende aynı karşılığı verdim, annem de beni görünce sevindi ve baş selamı verince bende aynı karşılığı verdim, ve Peri...ah bu yaramaz Peri! Beni görünce hemen ayaklanıp koşmaya başladı.

"Abi!" deyip kollarını açınca yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu ve tek dizimin üzerine çöküp kollarımı açtım.

"Yaramaz Peri'm" dediğimde bana yetişti ve kollarını doladı boynuma, gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim masum korkuyordu, bebek kokuyordu, cennet korkuyordu, bundan önce ise kardeş kokuyordu. "Güzel kardeşim" dedim ve tekrar kokusunu içime çektiğimde geri çekilip yanağımı öptü, bende onun yanağını öpüp gözlerine baktığımda heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladık.

"Biliyo muşun Doya ablamla bij reşim yaptık" dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Hımm kimi çizdiniz bakalım?"

"Doya ablam orman ayışı çizdiğini şöyledi bende kedi yaptım" dediğinde tek kaşımı kaldırıp sırıttım ve Doğa'ya baktım, ıslık çalıp bakışlarını kaçırınca başımı salladım.

"Orman ayısı çizdiniz demek? Haaa" diye uzattığımda bana baktı ve sonra tekrar bakışlarını kaçırınca derin nefes aldım.

"Getir bakalım, bende görmek istiyorum" dediğimde heyecanlandı ve hemen koşup içeri girdi, bende Doğa'ya baktığımda hala bana bakmıyordu annemle sohbet ediyordu, bende annemin yanına gidip sarıldım ve öptüm, gülümseyerek bana baktıktan sonra bakışlarımı Doğa'ya çevirdim ve boğazımı temizleyip işaret parmağımla yanağımı kaşıdım. "Tatlım bir mutfağa gelir misin?" dediğimde bana baktı.

"Şey ben..."

"Gel gel" dediğimde annem gülümsedi.

"Git kızım belli ki bir şey diyecek sana" dediğinde Doğa ayağı kalkıp bana yaklaştı, gülmemek için kendimi tutup elini tuttum ve onu evin kapısına sürükledim, mutfağa girdiğimizde oda gülmemek için kendisini tutuyordu, ellerimi beline koyup tezgahla kendim arasında sıkıştırıp gözlerine baktığımda bakışlarını kaçırdı.

"Orman ayısı çizdin ha?"

"Şaka olsun diye şey ettim ne var ki...kızdın mı?" diye sordu çocuk gibi, kocaman sırıttım ve başımı iki yana salladım.

"Hayır kızmadım, ama öpüşürsek çok iyi olur bak hayır demem" dediğimde kıkırdadı ve tam beni öpmek üzereydi ki arkamdan minik cadının kahkahasıyla hemen Doğa'dan uzaklaştım, Peri elinde tuttuğu resimi bana gösterince gülümsedim, kulübeyi andıran bir ev ve ağaçlar vardı ayıya benzer bir hayvan olduğunu görünce kıkırdadım, Doğa da kahkaha atınca derin nefes aldım. "Ayı sanatın muhteşem, pek benzemese de ayı sonuçta" dediğimde tekrar kahkaha attı.

"Dalga geçme elimden ancak bu kadarı geldi ne yapayım" dediğinde kıkırdadım, bakışlarımı kardeşime çevirip başını öptüm.

"Çok güzel olmuş abim, çok beğendim" dediğimde gülümsedi, yerimde doğrulup bahçeden anneme baktım gülümseyerek, ama sonra yüzümdeki gülümseme soldu, annemin başı aşağı doğru düşmüş yüzünde hafif bir gülümseme vardı Doğa hemen kaşlarını çatıp bana baktı ve elimi tuttu.

"Sevgilim ne oldu? Neden üzgünsün?"

"Doğa ambulans çağır güzelim, annem öldü"

🖤 Sözleşme 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin