Bölüm 4

1.1K 186 64
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER :)


Çok fazla isim vardı. Herhangi birine tepki vermek çok zordu. O kadar çok ismi vardı ki gerçek adının ne olduğunu bile unutacak kadar uzun zaman geçmişti. Gerçi ismin bir önemi var mıydı? Tasvir her zaman aynıydı sonuçta.

Şu karşısında duran minik cadı onu en başında şaşırtmıştı. Neredeyse onu öldürmeye çalıştığı için üzülecekti. En başında güçlerini engelleyebildiği için şaşırmıştı. On yıl mı geçmişti? Göz açıp kapayınca kadar bir süreden bahsediyordu onun için.

Zeki bir insandı. Ah, hayır o insanlığından vazgeçmişti. Artık Astaroth'un çocuklarından biriydi. Yine de hala o cadı tarafı duruyordu. Karanlık cadıların her biri Mammon'un evlatlarıydı. Ancak bu ışık cadılarından biriydi. Ufak bir pürüzle doğan insanlardandı. Bu pürüz ruhlarının gücünü dışarı yansıtmalarını sağlıyordu.

Ona dokunamıyordu. Güçleri ona erişemiyordu ama fiziksel olarak hala zayıftı. Hemen karşısında durmuş kusurlu bir yaratık olarak hayatına devam ediyordu. Ölümsüz diyorlardı kendilerine ama ölümsüzlüğün ne demek olduğu hakkında en ufak bir fikirleri bile yoktu.

Elini uzatıp kalbini yerinden sökse ölürdü. Başını gövdesinden ayırsa ölürdü. Onu ateşlere atsa ölürdü. Sadece bir dal parçasıydı. Kırılmaz gibi görünüyordu ama ayağını bastığı anda çatırdayacaktı ve bütün bu kusurlarının yanında hala mükemmelmiş gibi karşısında dimdik duruyordu.

Bir ayağını mezar taşına dayadı ve kolunu dizine yasladı. "Tanışmak mı istiyordun?" diye sordu en sonunda.

Genç kadın, gözlerini onun gözlerinden bir an olsun bile ayırmıyordu. İnsani görüntüsünün nasıl bir yalan olduğunu gösteren o kırmızı gözlere baktığında cehennemin derinliklerinde acı çeken ruhların çığlıklarını duyabiliyordu sanki. "İsimler güç verir" dedi en sonunda. "Birinin adını bilmek onun üzerinde güç sahibi olmanı sağlar"

Aptal değildi neden böyle bir şey söylüyordu o zaman? "Bu insan ırkı için geçerli. Görüntüm seni yanıltmasın ben insan değilim. Kaldı ki pek çok isimle çağırılırım. Hangisinin gerçek adım olduğunu ben bile hatırlamıyorum artık"

Onun hakkında ne okuduğunu hatırlıyordu. Her biri hakkında ne okuduğunu çok iyi hatırlıyordu. Astaroth, cennetin meleklerinden biriydi bir zamanlar. Dünyada yaşamayı istediği için sürülmüştü ve cehenneme düşmüştü. En sonunda da cehennemin prenslerinden biri olmuştu.

Ah, bahsi geçen şeye akıl sır erdiremezdi. Judith bu konuda her zaman çok netti. Ona öğrettiği dini bilgiler konusunda çok katıydı. Bir rahipten, bir hahamdan ve bir imamdan hatta bir buda rahibinden bile çok daha fazla şey biliyordu. Hiçbir dini liderin karşısında duramayacağı kadar bu işleri aklına kazımıştı. Buna karşılık hepsi birer mitolojik hikayeydi. Onun açısından bakıldığında Yunan ya da Roma tanrıları neyse karşısında duran bu yaratıklarda oydu.

Anna Maria güçleri için hiçbir zaman ne Tanrıya ne de meleklere inanmamıştı. Her zaman kendisine inanmayı seçmişti. Açıkçası bu inancı onu gördüğü ilk andan beri büyük bir sarsıntı içindeydi. Ona bilmediği bir şey söyleyebilir miydi? Onu öldürebilir miydi? Ya da onu hapsedebilir miydi?

Yine de onu da engelleyen bir şey olduğunu biliyordu. Hala hayattaydı. Onu bu mezarlığa çektiği anda işini bitirebilirdi. Çok öncesinden belki de karşılaştıkları ilk anda. Ancak yine de kalmayı seçmişti. Anna Maria'ya dokunmamayı tercih etmişti.

LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin