İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... BU HAFTA SONU SERİSİNİN SONUNA GELDİK... AMA TABİ Kİ YENİ BÖLÜMLER 50 YORUM KOTASI DOLDUĞUNDA GELMEYE DEVAM EDECEK... YARIN SABAHA 50 YORUM TAMAMLANIRSA SABAHTAN YAYINLAYACAĞIM... BOL KEYİFLER...
Bir yanlışlık vardı. Hem de çok büyük bir yanlışlık. Öyle ki anlamlandıramadığı bir şeydi. Astaroth bu anı daha önce yaşamıştı. Bir elinde az önce öldürdüğü çocuklarından birinin ruhu vardı. Diğerindeyse cadıyı tutuyordu.
Hayır, bu an daha önce yaşanmıştı. Sisle kaplı bu alanda hemen arkalarında en güçlü vampir çocukları vardı. Çığlık sesi bile aynıydı. Başını çevirip cadıya baktı. O kanını içmişti. Tam bu anda. Üstelik şuanda da aynı şekildeydi. Kanıyla değişim geçirmişti.
Astaroth, geri doğru bir hamle yaptı ama cadı onu bırakmadı. Dişlerini onun eline geçirdi ve sertçe bir kere daha ısırdı. Erkek onu geri doğru atmak istediğindeyse bütün gücüyle koluna sarıldı. O gece içtiğinden çok daha büyük bir miktarı içiyordu.
"HAYIR!"
Kadını geri doğru savurdu ancak kadın o anda kanatlarını açtı ve kendini geri itti. Ardından da büyük bir güç dalgası yayarak Astaroth'u geri itti. Erkek geri doğru fırladı ve elindeki ruh serbest kaldı.
Hayır, bu an böyle olmamıştı. O kanını içtikten sonra onu geri itmişti ama kadın son gücüyle elindeki ruhu tekrar canlandırmayı başarmıştı. Nasıl her şey daha farklı bir şekilde işlerdi? Zamanda oynamak... Böyle bir gücü olsaydı en başında onu geri gönderirdi.
Dönüştükten sonra mı kazanmıştı?
İlahi müdahale işe mi yarıyordu?
Cadı o dengesini kaybedip yere düştüğü anda Astaroth'un üzerine sıçradı ve bütün ağırlığı ile kendisini ona bastırdı. Bir an için her ikisi de burun buruna duruyorlardı. Astaroth, onun zamanı nasıl geri çevirdiğini anlamamıştı ama önemli değildi. Kadın başından beri planladığı şeyi yerine getirmek için çabalıyordu.
"Bir iblisi kendine mi bağlayacaksın?" dedi gülerek en sonunda. "Delirdin mi?
Kadın buna karşılık gülümsedi. "Ben sadece sana beni yeme fırsatını veriyorum. Bunu en başından beri istiyordun"
Demek onu yakalamıştı. Zeki kadın, yapacağı şey ikisini de mahvedecekti. "Kendi ruhunu yakıyorsun" dedi en sonunda. "Ruhun yandığında ne olacak sanıyorsun? Benim gibi bir iblise dönüşeceksin. Sonra onları hala korumak isteyeceğini mi sanıyorsun? Umurunda olmayacaklar"
Hayır, içtiği kan hala ruhundan daha güçlü değildi. Sadece geçen seferkinden daha çok içebilmeyi istemişti. Artık onun kanına daha çok sahipti. İlk seferki gibi gücü içini yakmıyordu. Hayır, ağzının içindeki güç patlamasını hissedebiliyordu bu harika bir histi.
Kendinden vazgeçmişti. Yarım bir şeyler olmak istemiyordu. Bir bütün olamayacak kadar da çok bölünmüştü. Ancak cadı yanı var olduğu sürece Astaroth'a karşı savaşabileceğini düşünmüştü. Şimdi onun kanına sahipken ve hala bir cadıyken bunu yapabilirdi.
"Kusurlusun" dedi en sonunda erkeğe gülümseyerek. "Ve senin kusurunda benim"
Dudaklarını onun dudaklarına bastırdı ve dilini ısırdı. Erkeğin ağzını açmasını zaten beklemiyordu. Onu üzerinden atmak için uğraşıyordu ama kanatlarını yere sabitledi ve onu sertçe aşağı bastırdı. Tırnakları koluna geçti ve onu kanatmaya başladı.
Daha önceden kestiği elini onun koluna dayadı ve kanlarını birbirine karıştırmaya başladı. Astaroth sanki acı çekiyormuş gibi bir güçle bağırdı ve onu üzerinden geri attı. Ancak her şey için çok geçti. Birkaç damla bile olsa da kanı onun bedenine girmişti bir kere.
Her ikisi de karşılıklı birbirine baktı. Astaroth, başını çevirip iyileşmiş olan koluna baktı. Kanı siyahtı ve tıpkı zift gibi yoğundu. Buna karşılık kadının kırmızı kanı kolunun üzerinde duruyordu.
Anna Maria, gözlerini kapadı ve güç onun üzerindekileri havalandırdı. Aynı güç aynı anda Astaroth'un etrafında dolandı. Tek bir güçlü bağ Anna Maria'dan Astaroth'a doğru uzandı ve sonsuza kadar birbirlerine bağlı kalacakları şekilde onları tuttu.
Astaroth, başını iki yana salladı. "Bunun için çok fazla uğraştın" dedi en sonunda. Ah, en başından beri onu yemek için önce öldürmesi gerektiğini biliyordu. Artık her şey için çok geçti. Onu öldüremezdi. Güçleri ona işlemezdi. Cadı, bir iblisi lanetlemişti. "Şimdi ne olacak?"
"Artık çocuklarına sıkıntı çıkaramazsın"
"Arzu ettiğin gibi geri dönebilirim ama benimle gelmek zorunda kalırsın"
Ne yazık ki işler istediği gibi gitmemişti pek. Anna Maria, bağı tek taraflı tutmak istemişti ama onun çok fazla kanını içmiş olmalıydı. Ne yazık ki haklıydı. Eğer o giderse Anna Maria'da gitmek zorunda kalacaktı.
Başını eğip elinde tuttuğu ruha baktı ve ruha doğru üfledi. "Onlar artık bizim çocuklarımız" dedi Anna Maria sakince. Ruh ikisinden de uzaklaşıp bir beden oluştururken onu izledi. "Onlara zarar veremezsin."
"Ve sende onları koruyamazsın hala"
Genç kadın başını çevirip ona baktı. Astaroth, bir elini cebine sokmuş hemen arkasında duruyordu. Anna Maria, onun ne demek istediğini anlamamıştı. Artık eşit durumdalardı. Birbirlerine zarar veremezlerdi.
Erkek bir kolunu onun beline sarıp kadını kendisine çekti. Ne yapmaya çalışıyordu? Etraflarındaki sis dağıldı ve diğer vampirler onları görebilir bir hale geldi.
"Colin!"
Megan ve diğerleri koşarak Colin Kourakin'e doğru gelirken onları gördüler. Blake hepsinin önüne geçerek onları durdurdu. "Anna Maria" diye fısıldadı. Belli ki neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kızının görüntüsü buraya geldiği zamandan farklıydı ve o iblise sarılmış bir şekilde duruyordu.
Ah, zamandan etkilenmeyen sadece o ikisiydi. Geri kalanı geçmişte yaşananları çoktan unutmuşlardı. Anna Maria'nın bu halini ilk defa görüyorlardı. Zaten planlarından hiç haberleri olmamıştı. Başını çevirip Astaroth'a baktı.
Erkek kanatlarını açtı ve kucağında onunla birlikte yükseldi. "Birini parçalamak için illa ki öldürmeye gerek yok" dedi gülümseyerek. "Onların en değerli olanlarını çalarsan o zaman zaten parçalanırlar" dedi ve karanlık her ikisini de sardı.
Genç kadın kendisini son bir hamleyle ondan ayırmaya çalıştığı ama erkek son derece sert bir şekilde kendisine bastırmaya devam etti. "Yapma" dedi. Onları bırakmak istemiyordu. Ancak Astaroth'un elinden kendisini kurtaramadı.
"İstediğini yerine getiriyorum" dedi Astaroth sakince. "Artık sen ve ben sonsuzluk boyunca birlikteyiz, tatlım."
Anna Maria, karanlığın içine düşerken en son Rebekah'ın çığlığını duydu.
"ANNA MARİA!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADI
Fantasía. Boynuzları ve uzun dişleri, parlak simsiyah teni ve kıpkırmızı gözleriyle gerçekte olduğu iblis orada duruyordu. Tıpkı ilk gördüğü zamanki gibiydi. "Bu insan maskesini takmayı seviyor musun?" diye sordu en sonunda. Elini bir kere daha erkeğin önün...