Bölüm 14

927 178 81
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...

Ağlamasını durduramıyordu. Yüzünü Anna Maria'nın yastığına gömmüştü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaktan kendisini alamıyordu. Rebekah, hayatı boyunca sahip olmayı istediği o çocuğa Anna Maria ile sahip olmuştu sonunda ve onun ne halde olduğu da belirsizdi.

Açıkçası en çok kızını bu şekilde kaybetmiş olmak mı, karısının çaresiz ağlayışları mı, halkının üstüne çöken ölüm sessizliği mi yoksa çaresizlik mi en çok Blake'i çileden çıkarıyordu emin değildi. En büyük düşman bellediği annesinin karşısında bile böyle bir çaresizlik yaşamamıştı.

Herkes Anna Maria'ya ne olduğunu merak ediyordu. Alexander'ı korumak için gitmişlerdi ama olan Colin'e olmuştu. O sis perdesinin altına olan bitenleri görememişti ama Colin'in gözleri önünde canlandığını görmüştü. Anna Maria'nın onu yeniden hayata getirdiğini görmüşlerdi ve sonra o iblis Anna Maria'yı alarak uzaklaşmıştı.

Asıl olansa ona asla zarar veremeyen ve her iki buluşmalarında da ondan kaçmayı başarmış olan kızlarının bu sefer hiçbir şey yapmamış olmasıydı. Blake bunu anlamlandıramıyordu. Anna Maria, ondan isteseydi kaçabilirdi. O zaman neden yapmamıştı?

Cevapsız sorular kafasında dönüp duruyordu. Rebekah'ı bu halde görmek içini parçalıyordu resmen. Nasıl bir kral kendi kızını ve karısını koruyamazdı ki? Bu işi zaten hiçbir zaman istememişti ama sorumluluklarının her daim bilincindeydi. Hayatında ilk defa güneşe yürümek istiyordu.

"İhtiyar" dedi sessizce arkasında duran Nathan elini omzuna koyarak. "Onunla biz ilgileniriz" dedi. Reyes, Ciara ve Scarlet hemen yanında onu başlarıyla onayladılar. "Sen gidip biraz kafanı dağıt"

Kafasını nasıl dağıtabilirdi emin değildi. Anna Maria, bu halkın prensesiydi. Ölmediğini biliyordu eğer ölmüş olsaydı Diana Maitland'ın bunu bileceğinden emindi. Ancak yine de ölümden beter şeyler olduğunu tecrübeleriyle biliyordu. O yaratığın Anna Maria'ya neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyordu.

Yine de gençlerin sözünü dinleyerek odadan ayrıldı. O ayrılırken Kuran ve Kourakinler odaya giriyorlardı. Başını çevirip bir kere daha bakmamasını söyledi kendisine sert bir şekilde ve aşağıdaki taht odasına doğru gitti.

Safkan ailelerin her biri oradaydılar. Yuvarlak bir masanın etrafında oturmuşlardı ve hiçbiri bir şey söylemiyordu. Megan ise sanki Colin her an ellerinden uçup gidecekmiş gibi erkeğin kucağına oturmuş ve ona sıkı sıkıya sarılmıştı.

O içeri girince hepsi başlarını kaldırdı. Kathleen ayağa kalkarak ona doğru gitti. "Rebekah nasıl?" diye sordu yumuşak bir tonda. Kendisi de nasıl olduğunu biliyordu ama yine de uyuduğunu falan duymayı umut ediyordu belki de.

Blake sessizce başını iki yana salladı. Ardından masaya geçip oturdu. Alexander ona bir viski koydu ve şişeyle beraber bardağı önüne bıraktı. Kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktu ve herkes eşleri ya da çocukları burada olduğu için şükrediyorlardı.

Blake bir yudum aldı ve bir iç çekti. "Alexander'ın öleceğini düşünüyorduk" dedi en sonunda. "Diana bize Alexander'ın öleceğini söylemişti" dedi. "Muhtemelen o yaratıkta bunu planlıyordu ya da daha doğrusu eline geçen herhangi birini. Ancak Anna Maria ile konuştuğunda bir şekilde eline geçen ilk kişi Colin oldu"

Alexander ne diyeceğini bilemeyerek bir süre durdu. Birinin onun ölümünü görmüş olması yeterince korkunç değilmiş gibi savaşın içinde onun yerine kardeşi gibi sevdiği arkadaşının ölümünü görmüştü. Başını iki yana salladı. "Prenses bir şekilde Colin'i diriltmeyi başardı" dedi en sonunda. "Ancak bir bedeli olmuş olmalı"

LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin