Bölüm 25

917 182 67
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Hep bir yerlere gidiyordu. Her zaman ortadan kayboluyordu. Tıpkı Paimon'un söylediği gibi asla nereye gittiğini söylemiyor ve saatlerce gelmiyordu. Bu seferse tamamen gitmiş gibiydi. Anna Maria, başını çevirip pencereden dışarı baktı. Cehennemin, dünyanın kıyametten sonraki manzarası artık onu rahatsız etmiyordu. Kükürt kokusu ciğerlerini yakmıyordu. Çığlık sesleri midesini bulandırmıyordu.

İki gün geçmişti taht odasından sonraki kavgadan sonra buna karşılık Astaroth hala ortalarda yoktu. Nereye gittiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Nerede olduğunu bilmiyordu kimsenin de ona söyleyecek kimse yoktu.

Kimse onunla konuşmaya niyetli değildi zaten. Odasının kapısı zaten hiç çalmıyordu. Kim onunla sohbet edecekti ki? Paimon ile Astaroth'un dedikodusunu yapacak değildi zaten. Yine de artık kitap okumak hoşuna gitmiyordu.

Kabul etmek canını yakıyordu. Onun burada olmasını istiyordu. Gözlerini sımsıkı kapadı ve dizlerini kendisine çekip alnını dizlerine dayadı. Bu kadar yalnız olduğunu geldiğinden beri hiç hissetmemişti. Hayatı boyunca her zaman yanında birilerinin olmasına alışmıştı. Şimdi ise hiç olmadığı kadar yalnız hissediyordu.

Bu histen nefret ediyordu. Elinde olmadan gözlerinden akan yaşlara engel olamadı. Hıçkırmaya başladı. Artık dayanamıyordu resmen. Herkes ve her şey onun peşindeydi. Sürekli bir koşuşturmaca içindeydi. Sürekli bir savaş içindeydi. Astaroth'a karşı bile savaşacaksa o zaman ne anlamı vardı ki artık?

Kapının aniden açılmasıyla genç kadın başını kaldırdı. Ancak gelenler ona hizmet etmek için gelen ufak kambur şeytanlardı. "Dışarı çıkın" diye bağırdı genç kadın elindeki kitabı olduğu gibi onlara doğru fırlatarak.

Şu hallerinden nefret ediyordu. Hızla ayağa kalktı. En başından itibaren zaten görevini yerine getirmemiş miydi? Astaroth'u dünyadan uzaklaştırmaktı görevi en başından beri ve bunu başarmıştı. O zaman daha fazla savaşmasına gerek yoktu. Görevini tamamlamıştı artık.

Genç kadın, odanın içinde dolaşmaya başladı ve ardından üzerindeki kıyafetleri umursamadan kan dolu havuza doğru yürüdü. Kan havuzunun merdivenlerinden aşağı indi ve kendisini havuzun içine gömdü.

Gözlerini sımsıkı kapattı ve kendisini yoğun sulara bıraktı. Tamamen zihnini açtı. Bir kere en acı çektiği anda ulaşmıştı ona. Bir kere daha kendisine gelebileceğini biliyordu.

"Çok yalnız kaldın değil mi?"

Gözlerini açtığında simsiyah bir alandaydı tam da daha önce gördüğü gibiydi. Judith hemen arkasında durmuş ona bakıyordu. Üzerinde bembeyaz elbisesiyle duruyordu. Onun karşısında durunca genç kız üzerindeki kıyafetlerden rahatsız olduğunu hissetti.

"Görevimi tamamlamadım mı?" diye sordu genç kadın en sonunda gözlerinden yaşlar akarak. "Bitmesi gerekmiyor muydu? Ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum"

Judith, ona karşı şefkatli bir gülümsemeyle baktı. Daha önce belki de hiç göstermediği bir nezaketle ona uzandı ve yanağını okşadı. "Bunu sadece sen söyleyebilirsin" dedi. "Böyle mi hissediyorsun?"

Başını iki yana salladı. Bilmiyordu. Gerçekten hiçbir şeyden emin olamıyordu. Sadece artık bitmesi gerektiğini düşünüyordu artık. "Kendimi çok yorgun hissediyorum" dedi hıçkırarak. "Ona ruhumu teklif ettim. Eğer yemek isteseydi engel olmayacaktım ama o yapmadı bile ve şimdi de ortalarda yok"

Daha önce hiç yaşanmamış olan her şey Anna Maria ile yaşanıyordu. Bir insan bir iblise kalbini veriyordu. Üstelik bunun farkında bile değildi. Ancak bir şekilde Anna Maria, o iblise bağlanmış gibiydi. Judith, bunun olabileceğini hiç düşünmemişti. Onun geleceğinde bunları hiç görmemişti. Anna Maria'nın Astaroth'u alt edebileceğini hep biliyordu ama iblis prensine diz çöktürmek...

Kaderini değiştirmişti. Astaroth'un kanını içerek yapmış olduğu ilahi müdahale ile kendi kaderini onun kaderine bağlamıştı bir şekilde.

Judith ona doğru bir adım atıp torununa sarıldı. Bu Anna Maria'yı daha da çok etkilemiş olacak ki hıçkırıklarına engel olamadı ve ona sımsıkı sarılarak ağlamaya başladı. "Herkes beni yemek için sırada bekliyor" dedi hıçkırıklarının arasından. Lucifer, cehennemin beni ezip geçeceğini söyledi ve gerçekten de ezip geçiyor. Ben artık ölmek istiyorum, büyükanne. Yok olup gitmek istiyorum"

Daha çok küçük yaşlardan itibaren Judith, ona önemli sorumluluklar yüklemişti. Bunu kendi istediği için değil kaderine karşı hazırlıklı olsun diye yapmıştı tabi ki ama şimdi görüyordu ki hata yapmıştı. Anna Maria, bir insandı özünde ve sosyal olarak güçlenen varlıklardı insanlar. Şu anda kendisini çok zayıf hissediyordu çünkü tek başına kalmıştı.

Kızın yüzünü elleri arasına aldı. "Anna Maria" dedi nazikçe. "Bir iblisin kalbi yoktur. Cehennem ateşi onu kül etmiştir. Bu yüzden iblislerin görüntüleri de yozlaşmıştır. Hiçbiri ruha, ışığa ya da kalbe sahip değiller. Sana iyi davranan varsa bile kanmamalısın. Aksi halde ne olacağını bilemezsin"

Hayır, ona kendi ruhunu sunmuştu. Astaroth, bu zamana kadar ne istediyse yapmasına izin vermişti. "Paimon'u öldürecektim" diye fısıldadı en sonunda. "İlahi müdahale dedikleri bir şey kullanmaya başlamıştım ve Paimon'u öldürecektim ama beni durdurdu. Eğer yapsaydım ruhumun sonsuz karanlığa gömüleceğini söyledi." Başını kaldırıp Judith'e baktı. "İlahi müdahale için hep bedel mi ödemek gerekir?"

O kadar güçlü büyüler hep yanlarında bir bedel getirirdi çünkü kendi ruhunun dışında bir şeye bel bağlıyordun. Judith, geri çekildi. "Elizabeth Vitkova'ya karşı kullanmıştım" dedi gülümseyerek. Kollarını iki yana açtı. "Sonuç ortada sanırım. Buna cevabım yok"

Dış bir etmeni bedenine alıp onu güç olarak geri yansıttığın zaman bile arkasında kalıntılar bırakırdı.

"Ben, Astaroth'a karşı ilahi müdahale kullanmıştım" dedi genç kadın. "Bu benden ne götürdü?"

"Seni dünyadan sürgün etti" dedi Judith. "Sevdiklerinden ayırdı. Bu yeterli değil mi sence bedel olarak? Asla bir daha insan ya da sıradan bir vampir olamayacaksın? Asla dünyaya geri dönemeyeceksin?"

Ama onlar güvende olacaklardı. Astaroth ona söz vermişti. Dünyadaki çocuklarının mutlu ve huzurlu olmalarını sağlayacaktı. Buna değmez miydi? Genç kız derin bir nefes alıp yanaklarını sildi. Başını eğip baktığında gözlerinden akanın kan değil yaş olduğunu gördü. Şaşkın bir şekilde başını çevirip büyükannesine baktı.

Judith gülümsedi. "Asla yalnız değilsin" dedi en sonunda. "Sevdiğimiz herkesi her daim kalbimizde taşırız ve onlarda bizi kalbinde taşırlar." Onun ellerini tuttu. "Sen güçlü bir kızsın. Ben her zaman burada olacağım" dedi.

Anna Maria, kan havuzundan çıktı ve etrafına bakındı. Birdenbire tekrar kendisini odasında bulmuştu. Hatta işin aslı bu odada çok bile durmuştu. Astaroth gelmek istemiyorsa bu onun sorunuydu. Ancak Anna Maria'nın çözmesi gereken başka sorunları vardı. 

LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin