SAAT 18.00 A KADAR 50 YORUM GELİRSE BİR BÖLÜM DAHA YAYINLANACAK...
Rusya'ya giden yol boyunca kimse konuşmamıştı. Ancak herkes endişeli ve korkuyorlardı. Alexander Kuran vampir halkı için çok önemli bir figürdü. Karısı Kathleen Kuran ile evliliğinden sonra Kuran ailesi Elizabeth Vitkova savaşında ön saflarda yer almışlardı. Dahası kral onun atasıydı. Bir zamanlar kurul vampir halkını yönetirken Alexander Kuran kurulu dağıtmış ve tek gerçek kralı getirmişti.
Blake ve Rebekah, tabi ki biricik evlatlarının ölebilme ihtimaline sessiz kalamamışlardı. Anna Maria, tek başına daha hızlı hareket edebilirdi ama ne yazık ki yanındaki gurupla hareket etmesi çok güç harcamasını gerektirirdi ve bu kesinlikle iyi bir sonuç çıkarmazdı.
Benedict, Ian, Diana ve Julia yardım etmek için geliyorlardı. Her birinin yetenekleri buna izin verebilirdi. Ancak ne yazık ki hiçbir işe yaramayacaktı. Onları tek bir hamlesiyle yok edebilirdi. Astaroth, onu bilhassa seçmiş olmalıydı.
Alexander Kuran, Kral Blake başa geçtiğinden beri inzivadaydı. Moskova'daki evinde her şeyden uzak durmayı seçmişti. Bunun ne yazık ki sona ermesi gerekiyordu.
Uçak malikâneye indiği zaman Diana Maitland'ın da huzursuzluğu artmaya başlamıştı. Artık yerinde duramıyor gibi görünüyordu. Ian, onu sakinleştirmeye çalışsa da genç kadın zorlanıyor gibiydi.
Başlarda hem Ian hem de Diana ondan uzak durmayı seçmişlerdi ancak belli ki Leydi Diana, Anna Maria'nın ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Hiç şüphesiz ki bunun kendi iyiliği için olduğunu düşünüyordu.
Uçak yere inmeye yaklaştığı anda Blake hızla aşağı atladı. Ebette ki torununu başıboş bırakacak değildi ve hızlı bir şekilde malikâneye doğru yürüdü. Belli ki Alexander ve Kathleen onun varlığını hissetmişlerdi. Uçak yere indiğinde her ikisi de dışarı çıkmışlardı bile.
Blake onlarla konuşurken geri kalanı da onlara doğru yaklaştı. Alexander'ın ve Kathleen'in gözleri bir Diana'ya bir Anna Maria'ya kaydı. Kathleen endişeyle kocasının koluna sarıldı.
Anna Maria'nın ayakları birdenbire olduğu yerde kaldı. Kalbi yerinden çıkacak kadar güçlü bir şekilde atıyordu. Vampir güruhuna bakarken yanlış yaptıklarını fark etti. Astaroth'un en güçlü çocuklarının hepsi bir aradaydı. Hatta Nathan ve Ciara Kuran ile Kourakin aileleri de oradaydı.
Bütün safkanlar bir arada...
Başını arkaya çevirip Moskova'nın karlı ormanlarına baktı. Ayaklarının altında eriyen karı görebiliyordu. "Ölüm perisi senin çocuklarından biri değil" diye fısıldadı.
"Hepsi bir kusurla doğarlar ama"
"ANNA MARİA!"
Rebekah'ın çığlığını duyabiliyordu. Ancak sanki çok uzaktan geliyormuş gibiydi. Başını çevirip arkasına bakmadı. Yine o har gibi yanan sıcaklığı hissedebiliyordu. Hemen arkasında olduğunu biliyordu ve işte bir kere daha o his...
Korkuyordu...
"Kusursuz olan sen misin?" diye sordu en sonunda. Gözlerinin önündeki alanın buğulandığını gördü. Karlar eriyordu ve hava giderek sıcaklaşıyordu. Bir sis perdesi üzerlerine çöküyordu. "Mükemmel olan sen misin?"
"Mükemmel olan Tanrı ve babam" dedi en sonunda Astaroth sakince. "Sonrasında gelenler hasarlı ve bizim yarattıklarımız bizden de hasarlı. Neden biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADI
Fantasy. Boynuzları ve uzun dişleri, parlak simsiyah teni ve kıpkırmızı gözleriyle gerçekte olduğu iblis orada duruyordu. Tıpkı ilk gördüğü zamanki gibiydi. "Bu insan maskesini takmayı seviyor musun?" diye sordu en sonunda. Elini bir kere daha erkeğin önün...