İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
BU HİKAYENİN BENİM İÇİN EN ÖNEMLİ YANI BENİM KALEMİMDEN CEHENNEM BU SEFER HİÇ DE EĞLENCELİ DEĞİL :D BU YÜZDEN ÇOK MUTLUYUM...
Anna Maria, Astaroth'un nerede olduğunu bilmiyordu. O havuzda yıkanırken uyuyakalmış olmalıydı. Uyandığında ise adam çoktan gitmişti. Düşük seviyeli kambur şeytanlardan iki tanesi ona yeni kıyafetler ve sıcak su getirdiklerinde çok memnun olmuştu. O kan banyosunun o kadar da temizleyici olduğunu düşünmüyordu.
Uzun zamandır güzel bir duş almamıştı. Neredeyse Astaroth'un kanını içtiği günden beri böyle bir şansı olmamıştı. Saçları yağlanmıştı ve kendisine kokmaya başlamıştı. Kendisini devasa küvetin içine bakıp başını arkaya yasladı. Uzun zaman sonunda ilk defa gerçekten dinlenebilme şansı yakalamıştı ve bu şu an büyük bir nimet gibi geliyordu.
Bu çok tuhaftı. Dünyadayken kabuslarının baş karakteri, en çok korktuğu şey ve baş düşmanı şimdi cehennemdeki tek güvenebileceği kişiydi. Kendisini de onunla beraber buraya mahkûm ettiği için mutlu değildi. Aklındaki kesinlikle bu değildi ama düşündüğünde başka bir yol bulamıyordu.
Şimdi sakin kafayla baktığında en başında Astaroth'un kanını içmeseydi onunla mücadele edebileceği gücü hiç olmayacaktı. Sadece kendisine gelen saldırıları engelleyebilirdi. Ancak Colin Kourakin'i diriltemezdi.
Cehennem kesinlikle beklediğinden daha beter bir yerdi. Ancak buranın asıl mevzusu muhtemelen kuralların olmamasıydı. Ensest, yamyamlık ve muhtemel olarak Anna Maria'nın görmediği daha nice şey vardı. Dünyada yasaklı olan ne varsa daha doğrusu.
Lucifer ise her şeyin başındaydı. O adamı ilk gördüğünde neredeyse güzelliği ve göz alıcılığıyla büyülenecekti. Ancak yanlış bir şeyler olduğu başından beri hissettiriyordu. Kaldı ki Lucifer, onunla konuşurken heyecanına yenik düşmüş ve görünüşünün kontrolünü kaybetmişti.
Tuhaf bir şeyler vardı. Lucifer, onunla konuştuğunda bir şekilde yalan söylediğini anlamıştı. Ancak bu zamana kadar ki bütün konuşmaları düşündüğü zaman Astaroth'un kendisine yalan söylediğine dair bir şey görmüyordu. Kandırmaya çalışmamıştı. Her şeyi ayan beyan dile getirmişti. Sadece onu dinlemeyi gerçekten bilmek gerekiyordu. Sözlerinde her zaman alt anlamlar yatıyordu.
Gözlerini açıp tavana baktı. Hala bir şekilde kanını içmekten kaçınıyordu. Anna Maria'nın sadece birkaç damla kanı bedenine girmişti ve bu bir bağ kurmak için yeterliydi. Genç kadın ondan sürekli hazır bir beslenme çantası gibi beslenmişti ama Astaroth onun kanını hiç içmemişti.
Ruh yeme özelliği vardı ve bundan muhtemelen kandan alamadığı bir güç alıyordu. O zaman eğer istese Anna Maria'nın ruhunu da yiyebilirdi. Bunu zaten daha önce de dile getirmişti ama bir şekilde hem kanında hem ruhundan uzak durmaya çalışıyordu sürekli.
Kalenin içinde de dışında da güvende olmayacaktı ama Astaroth onu koruyamayacağını söylemişti. Muhtemelen bir zayıflık gösterirse bütün kardeşleri üzerine çullanacaktı. Astaroth bir şekilde kardeşlerine karşı kendi güvenli alanını yaratmıştı ve bunu bozacak olan her şeyden kaçınmaya çalışıyordu. Ancak başından beri kendi yapamadığı şeyin yerine gelmesi işine gelirdi. Eğer kardeşlerinden biri Anna Maria'yı öldürmeyi başarırsa o zaman özgür kalırdı.
Diğerleri onu yemek istiyordu. Ruhunu, bedenini kanını... Tek bir kemik bile kalmayana kadar tüketmek istiyorlardı. Hatta bir tanesi bu uğurda gücünün değdiği kardeşini yemişti. Hal böyle olunca Anna Maria'nın kaçacak yeri kalmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADI
Fantasía. Boynuzları ve uzun dişleri, parlak simsiyah teni ve kıpkırmızı gözleriyle gerçekte olduğu iblis orada duruyordu. Tıpkı ilk gördüğü zamanki gibiydi. "Bu insan maskesini takmayı seviyor musun?" diye sordu en sonunda. Elini bir kere daha erkeğin önün...