İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Anna Maria, gözlerini açtığında mağarada yalnızdı. Hızla doğrulup başını çevirdi. Kapı hala orada duruyordu. Korkunç gerçeklerin hiç değişmeyeceğini gösterircesine. Ancak Astaroth ortalarda yoktu. Genç kadın doğrularak lahitten indi ve etrafına bakındı. Dinlenmiş hissediyordu. Mağaraya geldiğinde yaşadığı o inanılmaz acı biraz olsun rahatlamış gibiydi.
Fısıltılar uzun zaman sonra bir kere daha kulaklarına geldiğinde genç kadın hızla başını çevirdi. Burada kimse yoktu. Birinin gözlerinin içine bakmadığı sürece hiç fısıltı duyduğu olmamıştı.
Kapıdan geliyordu sesler. Genç kadın merak içinde kapıya doğru yaklaştı. Onu çağırıyorlardı. Bir sır vereceklerini söylüyorlardı. Kalbinin uzun zaman sonra bir kere daha korkuyla attığını hissetti. Oraya gitmek istemiyordu ve korkuyordu. Ancak bu dünyanın onu kusmak istediğini de hissedebiliyordu.
"Geliyorum" diye fısıldadı en sonunda o seslere doğru. "Yakında orada olacağım"
Bunu kabul etmiyorlardı. Hemen şimdi kapıdan içeri girmesini istiyorlardı. Genç kadın zorlukla yutkundu ve ileri doğru bir adım attı. Neredeyse kapıyla burun buruna duruyordu. Bir elini ileri doğru uzattı.
Erkek tam zamanında o eli yakaladı. Diğer taraftan iskelet bir el ona doğru uzanmışken Anna Maria'yı tutamadan önce geri çekti ve sertçe kadına baktı. "Bu kadar aceleci olma" dedi. "Acı çekmeye meraklı olduğunu sanmıyorum"
Kocaman açılmış gözlerle ona baktı. "Beni çağırdılar" dedi en sonunda şimdi susmuşlardı. Başını iki yana salladı. "Sen yoktun ve onlar beni çağırıyorlardı."
Astaroth memnuniyetsiz bir şekilde kapıya baktı. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu ya da belki de bu kadar beklemiş olmalarına inanamıyordu. Agares'di bu. O ihtiyar muhtemelen Astaroth'un kapıya yakın olduğunu ve yanındaki yaratığı görebiliyordu. Her zaman meraklı olurlardı zaten.
"Fısıltıları dinleme" dedi en sonunda. "Ne dünyada ne cehennemde ne de başka bir evrende."
"Ama onlar benim hayatım boyunca vardı"
Çok az şey diye düşündü bir anda. Çok az şey vardı Astaroth'u şaşırtabilecek ve muhtemelen bu kadın her seferinde bunu başarabiliyordu. Kaşlarını kaldırıp ona baktı. "Hayatın boyunca fısıltılar mı duydun?"
İlgilenmiş gibi görünüyordu. Pek bir şeyle ilgilenmeyen bir adam için oldukça tuhaf bir durumdu doğrusu. Hafifçe omuz silkti. "Birinin gözlerinin içine baktığımda duyardım" dedi. "Onun ne düşündüğünü ne istediğini ya da neyden korktuğunu söylerlerdi bana"
Fısıltılar dedikleri şey aslında tam olarak böyle bir şey değildi ama Agares'in en büyük özelliğiydi. İnsanlar buna şeytanın sesi diyorlardı. Onları günaha ya da yanlışa sevk eden şeylerdi. En küçük kardeş olan Agares, diğerlerinin içinde en beteriydi. Bilge bir adam gibi görünmesine rağmen sapkınlıkları çok severdi. Her türlü iğrençlikten zevk alırdı.
Başını iki yana salladı. Ardından bir elini ona doğru uzattı. Elinde duran yoğun ışık topunu Anna Maria'ya gösterdi. Aynı Colin Kourakin'in ruhuna benziyordu. Bu da bir ruhtu sonuçta. Genç kadın anlamayarak ona baktı. "Ye" dedi Astaroth sakince.
Bu bir şaka mıydı? Genç kadın istemsizce güldü. "Bunu yapamam" dedi. "O bir insan ruhu. Ben insan ruhu yiyemem"
Yiyebilirdi. Sonuçta iblis kanı taşıyordu. "Kapıdan geçmek istiyorsan yemek zorundasın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER FİNAL KİTABI- LANETLİ CADI
Fantasía. Boynuzları ve uzun dişleri, parlak simsiyah teni ve kıpkırmızı gözleriyle gerçekte olduğu iblis orada duruyordu. Tıpkı ilk gördüğü zamanki gibiydi. "Bu insan maskesini takmayı seviyor musun?" diye sordu en sonunda. Elini bir kere daha erkeğin önün...