Erva bugün, vurulduktan yaklaşık bir buçuk ay sonra okula gelecekti. Artık çok çok daha iyiydi. Vurulduğu ilk gün, onu öyle gördüğüm ilk an çok kötü bir hatıra olarak kalmıştı.
Serkan ikinci çıktığı mahkemede tutuklanmıştı. Aysel teyze bizi savunurken, bana karşı takıntılı hisler içinde olduğunu, daha önce beni taciz ettiğini, 4 kişiyi kaçırıp tehdit unsuru olarak kullandığını ve Erva'nın vurulmasının ise kasten adam öldürmeye teşebbüs olduğunu söylemişti.
Serkan'ın avukatları bu durumu inkar edip cezasında indirim uygulamak istese de Aysel teyze söylediği ve iddia ettiği her şeyin kanıtını mahkemeye sunmuştu.
Sonuç olarak ise Serkan'ın cezası kesinleşmiş ve 12 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Birkaç defa daha Aras'a ulaşmaya çalışmıştı fakat Aras dinlememişti onu ve bu durumu benimle paylaşmıştı. Bir kere de Erva'yı aramıştı ve özür dileyip kapatmıştı.
Erva şimdi yine eski günlerdeki gibi gülümseyerek bana doğru geliyordu. Ayağı kalktım ve koşarak gidip ona sarıldım.
‘‘Hoş geldin.’’ dedim büyük bir heyecan ve sevinçle.
‘‘Hoş buldum.’’ dedi o da mutlulukla. Ondan ayrıldım ve beraber demin oturduğum masaya doğru ilerleyip oturduk. Gözlerinin içi parlıyordu.
‘‘Erva.’’
İkimiz de aynı anda sesin geldiği yöne doğru dönünce Ege’yi gördük. Yanında da Doğa vardı.
Doğa’ya karşı olan hoşlanmama duygularım sevmemeye dönüşmüştü. Aras’ı her gördüğü an içine düşecekmiş gibi bakıyordu ama Aras’a göre bunu ben yanlış anlıyordum.
Ben başımı hoşnutsuz bir şekilde çevirirken Erva ayağı kalktı.
‘‘Sonunda döndün aramıza.’’ dedi Ege gülerek.
‘‘Evet.’’ dedi Erva. ‘‘Sonunda.’’
‘‘Geçmiş olsun.’’ dedi Doğa’nın ince sesi. ‘‘Ben Ege’nin kuzeniyim.’’
Çok da önemliydi sanki kim olduğun.
‘‘Sağ ol.’’ dedi Erva. Şuan gülümsediğinde emindim. ‘‘Oturmaz mısınız?’’
Şaşkınlıkla dönüp Erva’ya baktım. Doğayla aramızdaki bu soğuk savaştan haberi vardı ve onu masaya çağırıyordu.
‘‘Benim gitmem lazım geç kaldım zaten.’’ deyip gitti Doğa.
Geç kaldığı yoktu dersi kaçırmıştı zaten. Çünkü Masal yaklaşık yarım saat önce derse gitmişti. Benimle aynı masada oturmak istememesi beni de memnun etti.
Ege de işleri olduğunu söyledikten sonra gitti ve Erva tekrar oturdu.
‘‘Ne diye çağırıyorsun kızı masamıza?’’ diye kızdım.
‘‘Ege’ye oturmasını teklif ederken sen git mi deseydim kıza?’’ diye sordu hayretle.
‘‘Deseydin.’’ Omuz silktim. Bana inanamıyormuş gibi baktı. ‘‘Uzay nerede?’’ diye sordum konuyu değiştirerek.
‘‘Derse gönderdim onu. Gitmek istemiyordu.’’
‘‘İşine gelene git diyorsun.’’ dedim kaşlarımı kaldırarak.
‘‘O benim sevgilim Alya.’’ dedi ‘yapma’ der gibi. ‘‘Önemliydi dersi.’’
‘‘Gitmeyi kabul etmiş.’’ Benim tanıdığım Uzay Erva'nın şuan boşta olup dersinin henüz başlamadığını bilseydi yanından ayrılmaz, dersi de umurunda olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu Sonsuz
Teen Fiction"Ben seninle mutlu son istemiyorum." dediğimde söylediğimi algılayamamış gibi bana baktı. "Mutlu olalım ama aynı zamanda sonsuz olalım." ''Mutlu son olmasın, mutlu sonsuz olsun.'' dedi ve gülümsedi. ''Ama o film mutsuz sonla bitmişti.'' ''O şarkının...